Günümüz dünyasında ruh eşinizi bulmak çok kolay. Aradan binlerce kilometrelik mesafeleri kaldıran sosyal medya ve mobil uygulamalar var. Ne yazık ki asırlar öncesinde durum böyle değildi. Birisine abayı fena derecede yaktıysanız, elinize çivi ve çekiç alıp aşkınızı bir tablete kazımak durumundaydınız. Böyle bir çabadan sonra reddedilmek ise bambaşka bir acı veriyor olmalı. Neyse ki bazı antik toplumlar papirüsleri kullanıyorlardı...
Şimdi fiziki olarak biraz güneyimize, takvim üzerinden de 1300 yıl geçmişe gidelim. Antik Mısır’da yaşayan birileri aşkı tarif etmek için, birbirlerine bakan kuş benzeri figürleri kullanıp, kısa bir mektup kaleme aldı. Metin, Yunan alfabesini kullanan ölü bir eski Mısır dili Kipti ile yazılmıştı. Çölün ortasındaki vadilerde doğan destansı bir aşk, günümüze kadar ulaşmayı başardı.
Fransa’da yer alan Strazburg Üniversitesi görevlisi Korshi Dosoo, bu metni analiz etti. Çalışmasında aynı dönemde yazılıp günümüze ulaşan papirüs eserlerini kontrol etti. Dosoo "Metin, birbirini seven iki insanın bir araya getirilmesini betimleyen bir ritüele ışık tutuyor.” açıklamasında bulundu.
Dosoo’ya göre aşk mektubunun üzerindeki kuş benzeri figürlerin arasındaki farklar, birisinin dişi, diğerinin de erkek olduğuna dair önemli bir ipucu. Aralarındaki tek bağlantı ise araştırmacıya göre bir zincir ya da aynı şekilde, iki insanın birbirlerine bağlanmalarını betimleyen bir ip olabilir. Figürlerin birbirlerine bağlı iken yüz yüze çizilmeleri, metnin bir tür büyü olabileceğini gösteriyor.
Metnin yazıldığı dönemde Mısır’da Hristiyanlık yaygın bir inançtı. Bu nedenle içerikte dini ögelerin bulunması da son derece doğal. Ayrıca araştırmacıya göre sevgilileri bir araya getirmek için sıklıkla kullanılan geyik ve misk parfümü figürleri de yer alıyor. Hatta söz konusu mektubun ya da büyü metninin, daha büyük bir şeyin parçası olduğuna ilişkin yorumlamalar da var. O dönem yaşamış yerel büyücülerden birisinin yazdığı bir el kitabının parçası da olabilir.
Dosoo, “Mısır'dan günümüze kadar ulaşan aşk metinlerinin çoğunda ana problem kadının erkeği sevmesi değil, birbirlerini sevmelerine rağmen kavuşamamaları oluyor. Çoğu zaman hiç evlenmemiş genç bir kadının ailesi tarafından korunması ya da başka birisiyle istemeden evlendirilmesi anlatılıyor” şeklinde açıklamada bulundu.