Sahi, Evlilik Fikri İlk Kez Ne Zaman Ortaya Çıktı ve Bu Günlere Dek Nasıl Taşındı?

8
3
1
1
0
Bazılarımızın hayallerini süsleyen bazılarımızın ise adeta korkulu bir rüya haline getirdiği evlilik, şüphesiz sürekli gündemimizde olan konulardan. Ancak üzerinde düşünmeye değer bir ayrıntı var: Evlilik fikri nasıl ortaya çıktı ve ilk kimin aklına geldi?

Nişanlar, düğünler, evlilik sözleşmeleri, çeyizler, yüzükler ve çok daha fazlası… Oldukça uzun ve meşakkatli bir süreç olan fakat bunun yanı sıra iki insanın hayatını birleştirdiğinin en kuvvetli nişanelerinden biridir evlilik. 

Bu noktada geçmişten günümüze evliliğe dair bir zaman yolculuğu yaparak, uygulanan gelenekleri derinlemesine inceleyelim ve bu fikrin ne zamanlardan beri var olduğuna bakalım.

Evlilik kavramı, ilk medeniyetlerde nasıl ortaya çıkmıştı?

Sümer taşı

Zaman içinde kadın-erkek ilişkileri, her uygarlığın geleneklerine göre çeşitli şekiller almaya başladı. Örneğin Sümerli genç kızların, tapınaklara adanması âdettendi ve bu kızların, tanrının temsilcileriyle birlikte yaşadığına inanılırdı.

Bunun yanı sıra evlilik ise bazı kanunlara tabiydi. Sümer kanunlarına göre anne ile babanın, çocukları üzerindeki hakları eşitti ancak bazı durumlarda erkeğin, karısını satması oldukça normal bir durumdu. Kocalarını aldatan kadınlar ölüm cezasına çarptırılır, çocuk sahibi olamayan kadınlar ise eşleri tarafından boşanırdı.

Mısır’da firavunlar için kız kardeşleri ile evlenmek adeta bir gelenekti!

Mısırlılarda evlilik

Bu kardeş evlilikleriyle tahta geçecek kişinin, firavun kanından olması sağlanıyordu ve zaman içinde kız kardeşle evlenme âdeti halk arasında da yayıldı. Ayrıca firavunlar, memleketin en seçkin kızlarından oluşan haremlere de sahipti.

Sümerlerin aksine Mısırlılarda kadınların hakimiyeti bir hayli fazlaydı ve hatırı sayılır derece söz hakkına sahiplerdi. Titizlikle oluşturulan evlilikler sağlam temellere dayanıyor ve böylelikle boşanmalar çok çok az görülüyordu.

Babil erkekleri, istedikleri bir kadınla evlenmeden yaşayabilirlerdi.

Babillerde evlilik

Genel anlamda Babillerde hal böyleydi ancak iş evliliğe geldiğinde, bu sürece ve seçilecek kişiye tamamen anne baba karar verirdi. Evlilik çağına geldiği düşünülen kızlar, babaları tarafından yılın belli bir gününde sergilenmek amacıyla şehirlerin büyük alanlarına getirilirdi.

Evlenmek isteyen erkekler de bu alanlarda toplanır ve kendi zevkine göre bir eş adayı seçmeye çalışırdı. Burada bir memur, kızların tanıtılmasına ön ayak olurdu ve kızların hepsini açık arttırmayla teker teker satardı. 

Çin’de evliliğin aşkla pek de bir ilgisi yoktu.

çinde evlilik

Genç kız ve erkekler, evlenene kadar birbirlerinden uzak çevrelerde yetiştirilir ve iletişim kurmalarına çok da izin verilmezdi. Tıpkı Babillerde olduğu gibi Çin’de de evliliği anne ve baba kararlaştırır, tüm hazırlıkları onlar yapardı. Ayrıca yaşı geçip de evlenemeyen erkeğe iyi gözle bakılmazdı çünkü bu toplum, nüfuslarının artışını talep ettiklerinden gençlerin bir an önce evlenmelerini istemekteydi.

Antik Yunan'da ise işler bir hayli farklı ilerliyordu. Bu bölgede evlilik, bir nevi alışveriş olarak görülürdü ve kızın babası, damada çeyiz hazırlardı. Bunun karşılığı olarak damat da kayınpederine değerli hediyeler almak zorundaydı. Yine Yunanlar, aşkın evlilikten sonra geldiğine inanırdı.

Eski Yunan’da kocalar, karılarını yüksek mevkideki kişilere kiralayabilirdi!

Eski Yunan'da evlilik

Bu bölgenin erkeklerinin en büyük hedefi, kabiliyetli ve kuvvetli çocuklar yetiştirmekti. Ayrıca kadınlar için en uygun görülen evlilik yaşı 20’ydi. Yine evlenme çağı geçip de evlenemeyen genç kız ve erkeklerin bir an önce evlenmeleri için inanması güç bir usül vardı. 

Evlenmek isteyen kadın ve erkekler büyük ve karanlık odada buluşur, burada erkekler, kadınların yüzlerini görmeden rastgele eşleri olacak kişileri seçerdi. Genel anlamda Eski Yunan'da karı-kocaların birbirlerini hiç aldatmadıklarını ileri sürer ve bununla da övünürlerdi. Böylelikle boşanmalar da oldukça az görülürdü. 

Peki evlilik sözleşmeleri nasıl ortaya çıktı?

papirüs

Görseldeki papirüsün, dünya üzerinde bilinen en eski evlilik sözleşmelerinden biri olduğu ve Pa-igesh ile Ta-ti-lyemhotep çiftine ait olduğu düşülüyor. Bu sözleşme, hiyeroglif ile çok benzer olan ve demotik adı verilen bir tür resim yazısıyla yazılmıştı.

Sözleşmenin detaylarına bakıldığında erkek; boşanma söz konusu olduğunda otuz gün içinde belirlenen miktarda parayı ödeme şartını kabul ederken, kadın ise bu anlaşmada belirtilen mal varlığının üçte birini alabiliyordu.

Söz konusu çocuklar olduğunda da çocukların, erkeğin varisi olarak yetiştirilmesi şartı dikkati çekmekte. Ayrıca papirüsün arkasında, sözleşmeye şahitlik eden sekiz kişinin isimleri de eklenmiş.

Bu sözleşmeler ilk olarak Antik Mısır’da İslamiyet'ten önce 661-332 yılları arasında kayda geçmeye başladı ve İslamiyet'ten sonra birinci yüzyıla kadar devam etti.

papirüs

Bu anlaşmalar, çoğunlukla erkek tarafında hazırlanırdı ve içeriğinde her iki tarafın da nafaka ve mal varlığı noktasındaki haklarına yer verilirdi. Fakat o zamanın yasalarına göre, evliliklerin kayda geçirilmesi şart değildi ve kadının, kocasını terk edip boşanması mümkündü.

Boşanmanın geçerli sayılabilmesi için kadının çocuk doğuramaması, taraflardan birinin bir başkasıyla birlikteliğinin ortaya çıkması, erkeğin karısından hoşlanmaması ve başka bir kadınla evlenmek istemesi şartları vardı. Ayrıca boşanmanın sebebi her ne olursa olsun, kadının, kocasından yardım alma hakkı vardı ve her iki taraf da boşanmanın ardından tekrar evlenmekte serbestti. 

Bilinen en eski evlilik belgesi; MÖ 5. yüzyıla ait olan, Yahudilerden kalma ve Aramca yazılmış bir papirüs. Bu papirüs, 14 yaşında bir kızın 6 inek karşılığında evlendirildiğini yazmakta.

Gelelim gelinlik ve duvak geleneğine.

Duvak

Asurlularda nikah merasimi, tanıklar önünde kadının başını örtmesiyle gerçekleştirilirdi ve o zamanlar Kuzey Avrupa ülkelerinde sadece kaçırılan gelinler yüzlerini örterdi. MÖ 4. yüzyılda ise Romalılar ve Yunanlarda yarı saydam peçeler bir hayli popülerlik kazanmıştı.

16. yüzyıla gelindiğinde Fransa ve İngiltere’de gelinlikler oldukça yaygınlaşmaya başladı. Türkiye’de de gelinlik giyme adeti Batı kökenli kabul edilir fakat duvak ve gelin başına verilen önem, çok daha eskidir. Köy düğünlerinde veya farklı şehirlerde kırmızı duvakların hâlâ varlığını sürdürdüğünü görmek de mümkün.

Son olarak evlilik yüzüğünün nasıl ortaya çıktığına dair iki farklı efsaneye değinelim.

Yüzük çeşitleri

Teorilerden biri; evlilik yüzüğünün, erkekleri kadınlarına bağladıklarına yönelik. Bu iddiaya göre erkek, sevdiği kadının el ve ayaklarını iple bağlardı ve şayet kadının kaçmayacağına inanırsa ayaklarını çözer, tamamen güvenirse ellerini çözer ve çözdüğü ipi parmağına bağlardı. Bu bağ da karı-kocayı birbirine bağlayan aşklarının bir simgesi olarak düşünülürdü.

Bir diğer efsane ise yüzüğün tarihinin MÖ 2000’lere dayandığı doğrultusunda. Eski Mısır döneminde, bazı bitkilere halka şekli verilirdi ve bunun, sonsuzluk manasına gelen çember şeklinden esinlenilerek yapıldığı ve aşkın ölümsüzlüğüne işaret ettiği de düşünülürdü.

Mezopotamyada yüzük

Romalılar döneminde ise yüzük malzemesi olarak demir tercih edilmeye başlandı ve sadece kadınlar tarafından takıldı. Yüzük tıpkı şimdilerde olduğu gibi binlerce yıl öncesinde de sol elin dördüncü parmağına takılırdı. Bunun sebebinin de parmaktan geçen bir damarın direk kalbe ulaştığı inancı. Ancak bu düşünce yalnızca o dönemde benimsenmiş bir inanç ve doğruluk payı bulunmamakta.

Zaman içinde ise yüzükler tamamen altından yapılmaya başladı ve 860 yılında Papa Nicolas, evliliğin bir simgesi olarak altın yüzüğü nişanlı çiftlere zorunlu kıldı. Bununla birlikte nikah ve nişan yüzükleri birbirinden ayrıldı ve törenlerde takılma geleneği ortaya çıktı.

8
3
1
1
0
Emoji İle Tepki Ver
8
3
1
1
0