Bir astrofizikçi ve çalışmanın yazarlarından Chris Fassnacht bir basın açıklamasında, "Kozmolojide bir kriz yatıyor." dedi. Bu yılın başlarında yayınlanan diğer çalışmalar da benzer sonuçlara ulaşıldı.
Nobel Ödüllü bilim insanı Adam Riess, nisan ayında çıkan bir araştırmanın ardından, "Bu uyumsuzluk büyüyor ve artık bir tesadüf olarak tanımlaması gerçekten imkansız olan bir noktaya ulaştı” dedi. Bu açıklamalara ek olarak kozmolojide on yıllardır keşfedilen en heyecan verici gelişme olabileceğini de sözlerine keledi.
Hubble Sabiti
Evren her zaman büyür, galaksileri birbirinden uzağa iter. On yıllardır, bilim insanları evrenin ne kadar hızlı büyüdüğünü ölçmeye çalıştılar; Hubble Sabiti olarak adlandırılan bir sayı kullanarak.
Araştırmacılar, yaklaşık 13.8 milyar yıl önce Büyük Patlama'dan bırakılan radyasyon ışımasını (kozmik mikrodalga arkaplan) araştırarak evrenin tarihini bir araya getiriyor. Bilim insanları kozmik mikrodalga arkaplan’ı araştırırken, ışık sabit bir hızda gittiğinden hem uzağa hem de geçmişe bakıyorlar. Güneşe baktığımızda 8 dakika önceki haliyle güneşi görüyoruz, çünkü yaklaşık 8 dakika uzaklıkta. Böylece bilim insanları uzaktaki nesnelere yeterince baktıklarında, onları evrenin başlangıcında oldukları gibi görebilirler.
Bu gözlemlere dayanarak bilim insanları, Büyük Patlama'dan sonra ilk önce evrenin çok hızlı bir şekilde genişlediğini bulmuşlardır. Sonra, evrendeki tüm maddelerin yaklaşık yüzde 85'ini oluşturan gizemli, görünmez bir güç olan karanlık maddenin çekimi nedeniyle genişleme yavaşladı. Ancak son zamanlarda bir sorunla karşılaştılar. Riess 'April çalışması, evrenin tahmin edilenden %9 daha hızlı genişlediğini tespit etti.
“Temelde iki farklı şeyi ölçüyoruz. Biri, evrenin bugün ne kadar hızlı büyüdüğünü, gördüğümüz gibi ölçüyor. Diğeri, erken evrenin fiziğini ve ne kadar hızlı genişlemesi gerektiğini ölçen bir tahmin. Eğer bu değerler aynı fikirde olmazsa, çok güçlü bir ihtimalle bir şeyleri kaçırdığımız anlamına geliyor.”
Yeni çalışma için, araştırmacılar Hawaii'deki Keck Gözlemevi teleskobunda son teknoloji bir ayna sistemi kullandılar. Cihaz, Dünya'nın atmosferinden kaynaklanan bozulmaları düzeltebilecek ve gökyüzündeki nesnelerin ekstra keskin görüntülerini geri getirebilecek esnek aynalar kullanır. Araştırmacılar teleskopu, kuasar denilen yüksek parlaklıkta üç aktif galaksi sistemine doğru yönlendirdiler.
Kuasarlar, yerçekimsel mercekleme adı verilen ve ışığın kıvrılma şeklini ölçerek, kütleli nesnelerin etrafında dünyaya doğru yol aldıklarını ölçen bir işlem kullanarak çalıştılar. Devasa bir nesne (galaksi gibi), bilim insanlarının aynı kuasarın geçmişte biraz farklı zamanlardan, farklı versiyonlarını görmelerini sağlayan çeşitli yönlere ışık yayar. Daha sonra, bir kuasar ışığının bize ulaşmasının ne kadar sürdüğünü hesaplamak ve bu seyahat süresinde evrenin ne kadar büyüdüğü hakkında bilgi toplamak için bu çeşitli görüntüleri karşılaştırabilirler.
Önceki çalışmalarda olduğu gibi, yeni sonuçlar evrenin standart modelin öngördüğünden daha hızlı bir şekilde genişlediğini gösterdi. Araştırmacılar sonuçlarını Hubble Uzay Teleskobu'ndaki verilerle karşılaştırdı ve bulgular tutarlıydı. Astrofizikçi Sherry Suyu, son çalışma hakkında yapılan basın açıklamasında, "Hubble sabiti ile bulunan erken ve geç evren arasındaki fark, mevcut standart modelimizde eksik olan bir şey olduğu anlamına geliyor." dedi. "Örneğin, henüz keşfedilmemiş egzotik karanlık enerji, yeni bir görelilik parçacık veya başka yeni bir fizik olabilir."
Fassnacht, evreni anlamalarında eksik parçaları ararken daha kesin veri toplamak için bu yeni teleskop teknolojisini kullanmaya devam etmeyi umduğunu söyledi. “Belki de bu bizi evrenin daha eksiksiz bir kozmolojik modeline götürecektir.” dedi.
