Astronomlar, teknolojinin gelişmesiyle birlikte Büyük Patlama’dan sonra meydana gelen olayları daha derinlemesine inceleme fırsatı buluyorlar. Ancak bu, evren ile ilgili tüm bilgilere sahip olduğumuz anlamına gelmiyor. Uzayda hala teknolojinin incelememize izin vermediği çok fazla gizem bulunuyor. Hatta evrenin bir sınırının olup olmadığını bile bilmiyoruz.
Aslında bu soru hakkında düşünmenin üç farklı yolu var ve her birinin farklı bir cevabı var. Güçlü bir roketle sonsuz bir yolculuğa çıkabiliriz, Big Bang'in başlangıcından beri keşfedilen her şeyi bir araya getirebiliriz ya da hayal gücünü kullanarak gözlemlenebilecek olanların ötesindekileri tahmin etmeye çalışabiliriz.
Evrenin bir sınırı var mıdır? Yoksa uçsuz bucaksız bir evrende miyiz?
Evreni, iki nokta arasındaki en kısa mesafenin düz bir çizgi olduğu ve mesafelerin zamanla değişmediği 3 boyutlu bir koordinat sistemi olarak düşünüyoruz. Ancak uzay-zaman, maddenin ve enerjinin varlığının neden olduğu eğriliğe maruz kaldığı için, iki nokta arasındaki en kısa mesafe, doğal olarak bu noktalar arasındaki evrenin şekline bağlı.
Gözlemsel olarak, evrenin genişlediğine dair kuvvetli bulgular var. Ancak bu bulgular, kozmik mesafelerle ayrılan nesneler için, aralarındaki mesafenin zamanla genişlemesi de dahil olmak üzere bazı karmaşık sonuçları beraberinde getiriyor. Bugün görebildiğimiz en uzak nesneler, Big Bang'den bu yana sadece 13.8 milyar yıl geçmiş olmasına rağmen, 30 milyar ışık yılı uzaklıkta.
Çoğu insan, evrenin 13,8 milyar yaşında olduğunu ve evrende en uzağa gidebileceğimiz sınırın 13,8 milyar ışık yılı olacağını varsayıyor. Evren durağan ve genişlemiyor olsaydı, bu varsayım doğru olurdu, ancak ne yazık ki öyle değil. Genişlemenin oranı değişiyor ve evrende ne olduğunu bilmek, evrenin ne kadar hızlı genişlediğini söyler.
Evrenin sınırları, uzayın sınırını değil görebildiğimiz evrenin sınırını temsil ediyor. Çünkü ışık hızı, evren ne kadar geniş olursa olsun yalnızca Büyük Patlama'dan bu yana geçen 13.8 milyar yıldır yayılıyor. Dolayısı ile 30 milyar ışık yılı uzaklıktaki nesnelerin ışığının Dünya'ya ulaşması için henüz yeterli zaman geçmedi.
Evrenin sürekli olarak genişliyor olması, sonsuz olduğu anlamına gelmiyor. Ancak gözlemlerimizin gösterdiği sınır, evrenin bir sınırının olduğunu da ispatlamıyor. Dolayısı ile şu an için evrenin bir sınırı vardır ya da yoktur demek çok da mümkün değil.
