Her ne kadar son yıllarda tekdüzeleşmiş olsalar da Türk dizileri, dünya tarafından da kabul görmüş başarılı yapımlar. Bizler de elimizin altındaki bu madenlerin değerini daha iyi anlayıp tanımak için yeni bir seriye başlayacağız. Türk dizilerinin efsane repliklerine yer vereceğimiz içeriklerimiz, siz değerli takipçilerimizin içinde "Yalnız güzel diziydi ha" şeklinde bir duygu oluşturabilir. Düzenli olarak oluşturacağımız bu listemizin ilk konuğu, final bölümünün ardından yıllar geçmesine rağmen hala pek çok kişinin en çok sevdiği dizi olmayı başaran Ezel olacak.
Tuncel Kurtiz gibi büyük bir ustanın hayat verdiği Ramiz Dayı başta olmak üzere gerek hikayesi gerekse de oyunculuklarıyla çok özel bir dizi olan Ezel, replikleriyle de beğeni toplamaya devam ediyor. Hadi gelin önce Ezel'in kısa bir hikayesini, sonrasında da bu dizideki replikleri hatırlayalım.
Türk televizyon efsanesi Ezel'i tanıyalım
Ay yapım tarafından toplamda 71 bölüm yayınlanan Ezel, aslında Monte Kristo Kontu'nun başarılı bir uyarlaması olarak geçiyor. Dizide baş karakterimiz Ömer, aşık olduğu Eyşan'la evlenme hazırlıkları yapmaktadır. Ayrıca Ömer'in çocukluk arkadaşı Cengiz ve çok sevdiği ustası Kerpeten Ali'yle de çok yakındırlar. Bir gün; Eyşan, Cengiz ve Ali, son derece iyi niyetli olan Ömer'e ihanet ederek kendi yaptıkları hırsızlığı bizim saf karakterimizin üzerine atıp Ömer'i cezaevine gönderirler.
Cezaevinde Ramiz Karaeski; bilindik adıyla Ramiz dayıyla karşılaşan Ömer, suçsuz yere bu hapishanede yatar. Bir isyan sonrası cezaevinde çıkan yangında vücudu yanan Ömer, Ramiz dayının bağlantılarıyla hapishaneden çıkarılıp ameliyatlar sonucu bambaşka bir insana dönüşür. Bu süreçten sonra Ömer diye biri yoktur, artık o Ezel'dir. Bir süre sonra Ramiz dayı da hapishaneden çıkar ve birlikte alınması gereken intikamların peşine düşerler.
Türk dizi efsanesi Ezel'in hafızalardan çıkmayan replikleri
"Fırtınada ağaçlar nasıl çatırdar bilir misin kardeş?"
Herkes öldürür sevdiğini...
"Oysa herkes öldürür sevdiğini, kulak verin bu dediklerime.
Kimi bir bakışıyla yapar bunu, kimi dalkavukça sözlerle.
Korkaklar öpücük ile öldürür, yürekliler kılıç darbeleriyle.
Kimi gençken öldürür sevdiğini, kimi yaşlıyken.
Şehvetli ellerle boğar kimi, kimi altından ellerle.
Merhametli kişi bıçak kullanır, çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
Kimi yeterince sevmez, kimi fazla sever.
Kimi satar, kimi de satın alır.
Kimi gözyaşı döker öldürürken, kimi kılı kıpardamadan.
Çünkü herkes öldürür sevdiğini, ama herkes öldürdü diye ölmez."
"Nereye gitti bizim İstanbul ha!"
Sen adamlarına öldürmeyi öğretirsin, ben ölmeyi...
"Seninle benim aramdaki fark kardeş, sen kendin için yalvarırsın, ben ise sevdiklerim için… Seninle bizim aramızdaki fark kardeş, sen adamlarına öldürmeyi öğretirsin, ben ölmeyi. Öldürmek için gelen öldürmeden dönebilir, ama ölmek için gelen..."
Son bir şarkı...
"Bir şarkı istiyorum kardeş senden, son bir şarkı. Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin. Son defa çal benim için."
Hayatın kuralı bu yeğen...
"Hayatın kuralı bu yeğen. Ne kadar uzağa gidersen git, başladığın yere dönersin sonunda. Ne kadar değişirsen değiş, nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı. Ne kadar terbiye etsen de susturamazsın içindeki canavarı. Nereye gidersen git yeğenim şunu unutma; herkes gün olur evine geri döner."
Neymiş mesele?
"Mesele, en mutlu olduğun o gün, en güzeller hayaller kurduğun o gün ölmekmiş mesele. Mesele ölmek değil, mesele dost bildiğin, en güvendiğin adamın eliyle ölmekmiş mesele."
Hiç kimse çaresiz değildir...
"En karanlık gününde, en çaresiz anında kendini ortaya atıyorsan eğer, en mutsuz anında, kendin için değil, çocukların için, kendini çare diye sunuyorsan eğer, yüreğinde çocuğunun sevgisini tutan, hiç kimse çaresiz değildir."
"Bazen öyle acır ki için değiştin sanırsın, şimdi dersin. Şimdi her şeyi yapabilirim."
"Ben her şeyi olan ve kaybedeceği hiç bir şey olmayan insanım."
Aşağıda alevler, arkamda melek, önümde şeytan...
"Bugün bir köprünün tam ortasında duruverdim. Aşağıda alevler, arkamda melek, önümde şeytan, ikisi de aynı soruyu sordu: Kimsin sen? Kimin tarafındasın? Aşk mı? İntikam mı? Mahkum mu? Cellat mı? Hep ikisinden birini seçmemizi isterler ama hep üçüncü bir şık var; o da ateşe atlamak."
Güç gizden gelir...
"Kaderimiz niye avucumuzun içinde yazılıdır bilir misin? Gerektiğinde gizleyebilelim diye. Niye bilir misin? Çünkü güç gizden gelir. Gerçek niyetini kimse bilmeyecek. Kaderin sırrındır. Kaderini kimseyle paylaşmayacaksın."
Avucundakileri savuracaksın havaya...
"Bazen yeğen, işleri yoluna koymak için sıkmayacaksın yumruğunu, açacaksın avucunu. Avucundakileri savuracaksın havaya. Bekleyeceksin, bekleyeceksin sana geri gelmelerini."
Herkes doğasının gereğini yapar...
Geçmişe dönmek başka, geçmişi silmek başka. Bir kere aktı mı zamanın içinden suyun yolu değişmez. "Unutma! Bin kere dönsen o güne, bin kere ihanet edecekler sana. Herkes doğasının gereğini yapar. Bin kere ihanet etseler sana çaresi yok bin kere gidersin yanlarına."
"Sakın bir daha seni seviyorum deme, çünkü inanırım."