Dünyada Bu Kadar Fakirlik Varken Neden İnsanları Ay'a Göndermek İçin Milyarlarca Dolar Para Harcanıyor?

32
15
4
3
1
Dünyanın dört bir yanında yoksulluk artarken milyarlarca dolar harcayarak Ay'a, hatta Mars'a gitmeye çalışıyoruz. Peki bu gerçekten eleştirildiği gibi 'israf' mı? İnsanlar neden dünyanın 'dertlerini' çözmek yerine uzaya para harcıyor?

İnsanlık, 1950'li yıllarda gökyüzüne sadece bakmanın yetmeyeceğini fark edip rotayı uzaya çevirdi. Fakat yalnızca 60-70 yıllık tarihi var gibi görünen uzay merakı, aslında insanlığın tarihi kadar eski.

Günümüzde her bir görev için milyarlarca dolarlık yatırım gerektiren uzay çalışmaları, 'insanlığın dünya üzerinde gırla problemi varken neden uzaya para harcanıyor?' gibi mantığı anlaşılabilir fakat bolca cevabı olan bazı sorularla eleştiriliyor. Peki gerçekten, insanlık neden dünya sorunlarını çözmek varken uzaya para harcamaya devam ediyor? 

Bundan 30 bin yıl önce, tek ışığın yıldızlar olduğu bir gecede gökyüzüne baktığınızı hayal edin…

Böyle bir anın büyüleyici olacağını hayal etmek çok da zor değil. Hiçbir yapay ışık kaynağı olmadan, açık ve aysız bir gecede gökyüzüne bakabilsek kim bilir neler görürdük. Atalarımız da öyle yaptılar. Uzun geceler boyu gökyüzünü izlediler. Gördüklerinin ne olduğunu anlamaya çalıştılar. 

Hatta kimi çalışmalar, 33 bin - 10 bin yıl arasına tarihlenmiş bazı mağara duvar resimlerinin yıldızların konumuna dair temsili çizimler olduğunu söylüyor. Stonehenge gibi hâlâ 'gizemini' koruyan bazı yapıların da yıldızların konumu, inançlar ve sosyal yaşam ile yakından bağlantılı olduğu düşünülüyor. 

Yani aslında insanlık, kafasını kaldırıp gökyüzünü fark ettiğinden beri orada ne olduğunu anlamaya çalıştı. Sorulara aldığı cevaplar ise hayatını şekillendirecek sonuçlar ortaya çıkardı. Tarımdan inanç sistemlerine insan hayatını kökünden etkileyen pek çok konu, uzaya dair bilgimizden doğrudan etkilendi.

Zaman değişti, gözlerimizle değil teleskoplarla gökyüzünü izlemeye başladık

Bu aklın alması zor uzunlukta zaman boyunca yıldızlara ve gezegenlere bakıp pek çok şey yaptık. Üzerinde yaşadığımız gezegeni ve günümüzde kulağa basit gelen bazı 'kanunları' anladık, gördüklerimizi anlamlandırmaya başladık.

Aradan geçen on binlerce yıldan sonra, yaklaşık 400 sene önce ilk kez teleskoplar kullanılarak gözlerimizden daha fazlasıyla uzayı gözlemlemeye başladık. Ardından yine birkaç yüz yıl geçti ve sonunda, 1950'li yıllarda uzaya araçlar ve hatta insanlar, hayvanlar gönderme kararı aldık.

Sonrasında Ay'a ayak basan ilk insanlar, uzayda bir istasyonda araştırma yürüten astronotlar, uzak gezegenleri 'gözlerimiz olup' izleyen uzay araçları…

İyi de, esas sorumuzun bu hikayeyle ne ilgisi var?

İnsanlık olarak sık sık ne kadar özel bir tür olduğumuzdan bahsederiz. Akıllıyızdır. Bilgiye sahibizdir. Zekiyizdir. Becerikliyizdir. Yapamayacağımız şey yoktur. Bize bu 'özelliği' sağlayan şeyin ne olduğunu düşündüğümüzde ise sonsuz bir merak, sorulan sorular ve alınan cevaplar ile gelinen nokta olduğunu görürüz.

Yani aslında sorunun en genel ve verilmesi gereken ilk cevabı bu. Türümüzü olduğu yere getiren, her seferinde daha fazlasını öğrenmek için attığımız adımlardı. 2022'de de, 2050'de de, 2378'de de bu değişmeyecek. Çünkü insan için her zaman bilmediği, keşfetmediği bir şeyler olacak. Bunları anlama, keşfetme isteği, her zaman en büyük gerekçemiz olmaya devam edecek. Ama bu sorunun başka cevapları da var.

NASA'nın Ay'a on yıllar sonra yeniden insan göndermesinin maliyeti 93 milyar dolar. Bu ne anlama geliyor?

NASA, Artemis görevi ile yıllar sonra ilk kez insanlı bir Ay görevi gerçekleştirecek. Bu görev ile Ay'a gönderilen astronotlar, geçmiştekilerin aksine Ay'da kalıcı olabileceğimiz üsler kurmak gibi bazı görevler için öncü olacak.

Ay'da kalıcı üsler kurmanın temel motivasyonu ise hem uydumuzu daha yakından tanımak hem de esas rotamız olan Mars'a bir 'geçiş basamağı' oluşturmak.

Ay'da kurulması planlanan üsler, insanlığı insanlı Mars görevleri için pek çok zorluğa karşı hazırlayacak. Yani Artemis görevi, en çok da bu yüzden önemli. Türümüzü Mars'a taşımadan önce, son birkaç araştırma ve hazırlık yapabilmek için…

İşte bu hedef için NASA'nın bütçesinin 2025 yılında 93 milyar dolara ulaşmış olacağı ifade ediliyor. Neredeyse 15 yıldır devam eden çok yönlü çalışmaların bütünü için harcanan toplam bütçe bu.

Şimdi sorumuza geri dönelim. Yaygın olarak sarf edilen bazı söylemler üzerinden, neden Ay'a insan göndermenin önemli olduğuna ve bu kadar para harcanmasında sorun olmadığına dair bazı cevaplara bakalım.

''Dünyada keşfedilmemiş türler, gizemlerle dolu devasa okyanuslar var. Önce onları araştırmak yerine neden uzaya gitmeye çalışıyoruz ki?''

İnsanlığın uzay çalışmalarına yönelik en büyük eleştirilerden biri bu. Ancak bu eleştiri ne yazık ki tutarlı değil. Farklı alanlarda uzmanlaşmış bilim insanları, zaten aklınıza gelebilecek her konuda durmadan araştırma yapıyorlar. Bir grup astrofizikçi ve mühendis uzayla ilgilenirken deniz biyologları okyanusları araştırıyor, jeologlar gezegenimizin yapısını anlamaya çalışıyor.

Zaten uzay çalışmaları tek başına var olmuyor. Dallar arası bilgi paylaşımları yapılan araştırmaları anlamlı kılıyor ve sonuçlar elde etmemizi sağlıyor. Bilim tek bir konu üzerinden ilerleyen limitli bir çalışma alanı değil. İnsanlığı, gezegenleri ve evreni; varoluşu anlamak, her alanda durmadan araştırma yapmamızı gerektiriyor. 

Uzay araştırmaları dışındaki alanlarda yürütülen çalışmalar kamuoyundan çok ilgi görmediği için genelde daha sessiz yürütülüyor…

''Uzay görevleri insanlığa doğrudan fayda sağlamıyor. Mars'ı araştıracağımıza Dünya'daki insanların sorunlarını çözelim''

Bu konuda gelen en büyük eleştirilerden biri de uzay görevlerinin insanlara doğrudan fayda sağlamadığı yönünde oluyor. Aslında bu büyük bir yanılgı. Çünkü insanlığın, örneğin, Mars'a gitmeyi bu kadar istemesinin temel motivasyonu 'hayatta kalmaya' dair oldukça ilkel bir güdü.

Çünkü bu gezegenin sonsuza kadar evimiz olamayacağını biliyoruz. Türümüzün geleceğine yeni seçenekler yaratabilmek için, yaşayabileceğimiz en yakın gezegende neler yapabileceğimizi araştırmak, insan hayatına olabilecek en doğrudan fayda diyebiliriz.

Ayrıca bunun yanında, yukarıda da bahsettiğimiz gibi; uzayda elde edilebilecek herhangi bir bilginin farklı bilim dallarını nasıl etkileyeceğini; bambaşka bir durumu ya da sorunu araştıran bilim insanları için nasıl bir veri sağlayacağını bilemeyiz. Tam da bu sebeple bilimin her alanında atılan adımlar birbirinden bağımsız ve doğrudan faydası olmayan adımlar gibi görünse de, her biri aslında iç içe ve çok değerli. 

Örneğin uzay araştırmaları bize dünyadaki enerji ve kaynak sorununu çözmek için birçok şey öğretebilir. Farklı bir gezegende bulacağımız canlılık izleri, bize kendi evrimimize, yaşamın oluşumuna dair çok önemli bilgiler sunabilir. Ya da uzay araçları için yürütülen mühendislik çalışmaları, insanlık için bambaşka büyük bir sorunun çözümünde kullanılabilir…

''Ay'a ya da Mars'a gitmeye harcanacak parayla açlık çeken milyonlarca insanlar doyurulabilir''

Geçersiz bir diğer argüman ise uzay araştırmalarına ayrılan bütçenin o araştırmalara gitmek yerine açlığı bitirebileceği iddiası. 

Neden geçersiz olduğunu daha detaylı açıklamadan önce farklı ülkelerin uzay ajanslarının yıllık bütçelerine bakalım;

  • ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA): 24 milyar dolar
  • Avrupa Uzay Ajansı (ESA): 6,49 milyar Euro
  • Rusya’nın uzay ajansı Roscosmos: Yıllık ortalama 2 milyar dolar
  • Almanya Uzay Ajansı DLR: 2019’da toplam 1 milyar 155 milyon Euro (Almanya ayrıca ESA’nın fonlamasının yüzde 21,3’ünden sorumlu)
  • Birleşik Krallık Uzay Ajansı (UKSA): 569 milyon pound (İngiltere ayrıca ESA’nın toplam fonlamasının yüzde 9’undan fazlasına katkı sunuyor)
  • Japon Uzay Ajansı (JAXA): 500 milyon dolar
  • Çin: Tahmini 8 milyar dolar
  • Hindistan: Yaklaşık 2 milyar dolar
  • Türkiye Uzay Ajansı: Yaklaşık 3,5 milyon dolar

Ayrıca, bu konuda en çok para harcayan ülke olduğu için ABD'den örnek vermek gerekirse, NASA'nın uzay araştırmaları için aldığı yıllık bütçe, ABD'nin toplam bütçesinin 0,48-0,50 gibi oldukça ufak bir kısmı. Yani aslında devasa bir para gibi görünse de, koskoca ABD'nin bile yıllık bütçesinin %1 etmeyen bir kısmının böyle araştırmalara ayrılmış olmasını sorgulamak oldukça enteresan. 

Öte yandan, ufak bir karşılaştırma için göz atmak gerekirse ABD'de 2021 yılında yalnızca 'milli savunma' için yapılan harcamalar 725 milyar 709 milyon dolar. Bu paranın oldukça büyük kısmının silahlara gittiğini söylemek sanırım yanlış bir tahmin olmaz... Gazilere yönelik harcamalar için 105 milyar dolar, sağlık hizmetleri için 96,4 milyar dolar ve eğitime 66,6 milyar dolar ayrılmış aynı sene içerisinde ABD'de. 

Devletler en çok silaha, insanlar en çok kıyafete para harcarken uzay araştırmalarının bütçesine göz dikilmesi en hafif tabirle komik

Dünya'da içecek su, yiyecek ekmek bulamayan insanlar var. Bu insanlara yardım etmek, onlar için hayatı daha eşit ve adil bir hale getirmeye çabalamak tabii ki hepimizin görevi. Ancak bunu yaparken hem türümüzü hem de içinde olduğumuz sonsuz evreni, varoluşumuzu anlamamıza yardım edecek; belki bundan 500 sene sonra yaşayacak insanlara yeni bir ev bulacak araştırmalardan kısılması gerektiği fikri gerçekten çok komik.

Tüketim çılgınlığına kapılmış; sürekli sepetine daha fazla ürün ekleyen insanlar olarak açlıktan, susuzluktan ölmek üzere olan insanlara yardım etmek için gözümüzü roketlere dikmeden önce belki de kendi yaşama şeklimizi gözden geçirmeliyiz. 

Aynı şekilde, savaşı sürekli besleyen, bir türlü bitirmeyen insan aklı, uzaya giden roketleri durdurmaya çalışmadan önce, başka insanların üzerine attığı roketleri durdurmayı denerse, belki o zaman hedefimize ulaşabiliriz…

32
15
4
3
1
Emoji İle Tepki Ver
32
15
4
3
1