Felsefe Antik Yunanlılar tarafından bulunmuş olsa da şüphesiz Araplar tarafından geliştirilmiştir. Örneğin Aristo tarafından ortaya konulan tüm düşünceleri açıklama görevi Farabi’ye düşmüştür. Bu nedenle insanlık tarihinin en önemli filozoflarından bir tanesi olarak kabul edilen Farabi, aynı zamanda İslam Altın Çağı’nın da parlayan yıldızlarından bir tanesi olarak tarihe geçmiştir.
Açıkçası Farabi’nin hayatı hakkında bildiklerimiz son derece sınırlı. Çünkü hakkında yazılmış biyografik eserler ölümünden çok sonra kaleme alınmış ve rivayetler üzerine kurgulanmıştır. Yine de günümüze kadar kalan pek çok eseri sayesinde neyi savunduğu ya da felsefe tarihine ne gibi katkılarını olduğunu net bir şekilde biliyoruz. Gelin Farabi kimdir yakından bakalım ve hayatı ile eserleri hakkındaki ilginç detayları görelim.
İslam Altın Çağı’nın efsane ismi Farabi kimdir?
Farabi, tahmini olarak 872 yılında Kazakistan’ın Farab kentinde ya da Horasan bölgesindeki Faryab kentinde dünyaya gelmiştir. Hayatını ise 950 yılında Suriye’nin Şam kentinde kaybettiği tahmin edilir. Tam adı Ebu Nasr Muhammed bin Muhammed el-Farabi ya da Ebu Nasr Muhammed bin Muhammed el-Tarkanî olabilir. Tüm eserlerini Arapça kaleme almasına rağmen kendisinin Fars ya da bir ihtimal Türk olduğu düşünülüyor.
Yahu kardeşim yok mu adam gibi bir bilgi diye sinirlenmekte haklısınız ancak Farabi hakkında yazılmış en güvenilir kaynak bile ölümünden 27 yıl sonra İbn Havkal tarafından kaleme alınmıştır. Bu nedenledir ki Farabi hakkında yazılmış metinler üzerinden İbn Ebî Useybia’nın başını çektiği Suriye Ekolü, İbn-i Hallikân'ın eseri, Ẓahīr-al-Dīn Beyhaki'nın Doğu Ekolü gibi farklı akımlar ortaya çıkmıştır.
Farabi’nin eğitim ve düşünce hayatı iç içe geçmiştir:
İbn Ebî Useybia tarafından korunarak günümüze kadar kalmış olan ve bizzat Farabi tarafından kaleme alındığı düşünülen otobiyografik metinlere bakacak olursak kendisi Bağdat’ın en önemli Hristiyan alimlerinden bir tanesi olan Yuhanna bin Haylan ile mantık çalışmaları yapmıştır.
Bir tür evliya hayatı yaşadığı bilinen Yuhanna bin Haylan’ın yanı sıra Farabi, Aristo’yu Arapçaya çeviren en önemli isimlerden olan Ebu Bişr Metta'dan da mantık eğitimi almıştır. Porfiryus'un Isagoge adlı eseri ve Aristo’nun altı ciltlik Organon eseri bu çalışmalarda temel kaynakları olmuştur. Detaylar çok bilinmese de Farabi’nin Yunan ile Arap dünyasını bu kadar iyi birleştirmesinin nedeninin bu Hristiyan alimlerden ders alması olduğu düşünülüyor.
Farklı kaynaklar Farabi’nin 40 yaşında Bağdat’a gelip kısa sürede Arapça öğrendiğini söyler ama koca Aristo’yu Arapçaya çevirecek kadar başarılı bir şekilde sonradan bu dili öğrenmesi mümkün olmadığı için bu rivayet pek doğru kabul edilmez. Farklı bir rivayette ise Farabi’nin 70 dil bildiği söylenir ancak bu da Arapça 70 kelimesi ile birçok kelimesinin karıştırılması nedeniyle söylenmiştir. Kendisi eminiz dönemin popüler dillerine hakimdi ancak 70 dil bildiği bir şehir efsanesidir.
Farabi’nin hayatı son derece sade geçmiştir:
Aktarılanlara göre Farabi dini bütün ve zeki bir adamdı. Sufi kıyafetleriyle gezer ve sık sık kalabalıktan uzaklaşarak kendi halinde takılırdı. Kendi kendine olduğu süreçte müzikle uğraştığı biliniyor. Musiki Üzerine adlı eseri Orta Çağ müzik kuramı hakkında yazılmış en önemli eser olarak kabul edilir.
Farabi, döneminde ve sonrasında yaşamış pek çok filozof, sanatçı ve bilim adamı gibi zengin bir ailenin himayesinde kalarak çalışmalarını yürütmüştür. Dönemde Suriye’nin kontrolünü elinde bulunduran Şii hanedanı Hamdaniler, Farabi’ye büyük saygı duyarak himayelerine almışlardır. Kesin olmamakla birlikte Farabi’nin de Şii olduğu söylenir.
Peki Farabi ne yaptı da bu kadar önemli biri haline geldi?
Eğer insanlık olarak bugün Aristo’yu anlayabiliyorsak bunu Farabi’ye borçluyuz desek yanlış olmaz. Çünkü Farabi, Aristo’nun altı ciltlik Organon adlı eserini açıklamalarıyla birlikte Arapçaya çevirmekle kalmamış aynı zamanda iki bölüm daha ekleyerek sekiz cilt haline getirmiştir. Bu nedenledir ki bugün bile hala kullanılmakta olan mantık terimlerinin büyük bir bölümü Arapçadır.
Aristo mantık felsefesi için Hace-i Evvel, Magister Primus yani Birinci Üstat olarak anılır. Farabi ise mantık felsefesi için Muallim-i Sânî, Magister Secundus yani İkinci Üstat olarak anılmaktadır. İşte bu yüzden rahatlıkla söyleyebiliriz ki bugün mantık denen bir alan varsa Farabi sayesinde vardır.
Farabi eserleri hakkında da pek çok farklı rivayet var:
Farabi hayatını kaybettikten yıllar hatta yüzyıllar sonra İbn Nedim, El - Mesudi, Beyhaki, İbn Ebi Useybia, İbn Hallikan, İbnu’l - Kıfti gibi önemli isimler tarafından kaleme alınan biyografilerine baktığımız zaman kendisinin 100 - 160 arasında eser kaleme aldığını görüyoruz. Ancak bunların çok az bir kısmı günümüze kadar gelmiştir.
Farabi’nin mantık, dil felsefesi, din felsefesi, metafizik, psikoloji ve müzik gibi konularda kaleme aldığı eserlerin tamamını da aslında büyük kitaplar olarak görmemek lazım. Pek çoğu 90 - 100 sayfalık bugün makale olarak nitelendireceğimiz türde eserlerdir. Tabii sayfaca az olsalar bile içerik olarak benzersiz oldukları bir gerçek.
Farabi’nin eserlerinin içeriği hakkında ilginç bir rivayet İbn-i Sina tarafından aktarılır. Şöyle ki İbn-i Sina Aristo’nun Metafizik adlı eserini tam kırk defa okumuş ama hiçbir şey anlamamış. Lanet olsun metafiziğine diyeceği sırada Farabi’nin bu eser hakkında kaleme aldığı metni okumuş ve hemen kitabı çözmüş.
Farabi bilimi beş temel sınıfta değerlendirmiştir:
Farabi yalnızca mantık alanında çalışmalar yapmamıştır, aynı zamanda İlimlerin Sayımı adlı eserinde bilime farklı bir bakış açısıyla yaklaşmış ve bilim insanlarının kullanması için bir düşünce sistemi geliştirmiştir. Farabi’ye göre bilim; dil ilmi, mantık ilmi, uygulamalı ilimler, tabiat ilmi, medeni ilimler olmak üzere beşe ayrılır.
Dil ilimi kelimelerin nasıl okunacağı, nasıl yazılacağı gibi temel konularda kanunlar içerir. Mantık ilmi Aristo’nun Organon eserinin açıklamalarında ve ek ciltlerinde ifade edilmiştir. Uygulamaları ilimler bugün pozitif bilimler dediğimiz alanları içerir. Medeni ilimler ise hukuk ve siyaset temelli konuları sınıflandırmaktadır.
Farabi’nin bilim sınıflandırması aslında Aristo mantığına uygun olarak gerçekleştirilmiştir fakat bazı noktalarda aralarında temel farklar vardır. Örneğin Farabi’nin ilk sınıflandırma derecesi bilimleri pratik ve teorik olarak ikiye ayırmaktadır. Yaratma bilimlerini görmezden gelen Farabi, bunları mantık ilmi içinde değerlendirir.
İslam Altın Çağı’nda ortaya çıkarak dünyanın en büyük filozoflarından biri haline gelen Farabi kimdir sorusunu yanıtlayarak hayatı ve eserleri hakkında bilmeniz gereken detaylardan bahsettik. Farabi’nin etkilediği sayısız filozof ve bilim insanı ise bambaşka bir yazının konusu.