Tesla’nın dev pili daha ilk günlerden ne denli başarılı bir iş olduğunu kanıtlamaya başladı. Birkaç ay evvel Elon Musk tarafından 100 günde tamamlanacağı söylenen proje, geçtiğimiz ay hizmete başlamıştı.
Avustralya’ya yapılma nedeniyse ülkenin güneyinde bulunan kasabalarının yaşadığı enerji sorunlarını çözmek. Bu nedenle Güney Avustralya’da bulunan Jamestown kasabası başlangıç noktası olarak seçildi. Batarya, kış aylarında haftalarca elektriksiz kalan şehre destek sağlayacak.
Tesla’nın bu bataryaya depoladığı elektrik enerjisi de tesisin yakınında bulunan Neoen’s Hornsdale Rüzgar Gülü Çiftliği’nden sağlanıyor. Yani bu sistemin doğaya hiçbir zararı yok. Yenilenebilir enerji kaynağından elde edilen elektrik, bataryalarda depolanıyor.
Avustralya'nın en büyük kömürle çalışan elektrik santrallerinden birisi olan Loy Yang santrali ise Tesla’nın bu enerji üssüne yaklaşık 1000 kilometre kadar uzakta. 14 Aralık’ta 560 megawattlık beklenmedik bir kayıp yaşayan geleneksel santral, enerji sağladığı bölgeyi tehdit altına soktu.
Ardından Tesla’nın enerji üssünden alınan elektrik enerjisi, geleneksel kömür santraline yaklaşık 7.5 megawattlık bir destek sağladı. Bataryaların toplam enerji miktarı ise 100 megawatt. Yani çok ufak bir destekle kömür santralini hayata döndürmüş oldu. Kömür santralinde yaşanan frekans düşüşü, Tesla bataryasından gelen destekle normale döndü.
Yeni ve son teknolojiyle elektrik enerjisini elde eden ve depolayan bataryalar, son derece eski ve doğaya zararlarıyla sonumuzu hazırlayan kömür santrallerinin işine yaradı. Hala yenilenebilir enerji sistemleri, kömür gibi geleneksel yollarla elektrik üreten sistemlerden daha çok enerji üretemiyorlar.
Normalde elektrikli araçlarıyla otomotiv piyasasına kök söktüren Tesla, enerji yönetimi konusunda da önemli bir firma olacağa benziyor. Zaten bu öngörüyü Elon Musk’ın açıklamalarından da anlamak mümkün. Çünkü kendisi Tesla’nın sadece yenilikçi bir otomotiv firması olmadığını, enerji konusunda ekosistem yaratmak için çalıştıklarını bildiriyor.