Eylül ayında Science Advances dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, gerçekliğin sübjektif yani öznel olabileceğini iddia etti. Çalışmadaki teoriye göre parçacıklar, aynı anda birden fazla yerde ya da durumda var olabiliyorlar. Bu duruma süperpozisyon adı veriliyor. Ancak bu durum, parçacıklar gözlemlenmediğinde gerçekleşiyor.
Kuantum sistemi gözlemlendiğinde spesifik konum ya da durum kuruluyor ve böylece süperpozisyon bozulmuş oluyor. 1961 yılında, fizikçi Eugene Wigner, bir düşünce deneyi yapıyor. Kuantum mekaniklerini, kendilerini gözlemledikleri bir gözlemci konumuna oturtuyor. Bir kuantum parasıyla yazı tura atıldığında, yazı ve tura durumlarında, her atış atıcı tarafından gözlemlenen belli bir sonuç ortaya koyacaktır.
Gözlemci farklılığı
Bu düşüne deneyine göre odanın dışındaki birisiyse, kesin bir sonuç elde edemeyecektir. Yani teoriye göre kişi, deneydeki olası sonuçların hepsinin süperpozisyonundaki bir odaya konuluyor. Bu sebeple odanın içerisindeki kişinin algıladığı gerçeklikle, dışarıdaki kişinin algıladığı gerçeklik çelişiyor.
Viyana Üniversitesi’nden Caslav Brukner, gerçekliğin gözlemcilere göre sübjektif olabileceğini kanıtlamak için “Winger’in arkadaşı” hipotezini gerçek dünyaya aktarabilecek bir yol buluyor. Brukner, deneyini, iki Wigner ve iki arkadaşını, durumlarının içeride ve dışarıda ölçüldüğü iki ayrı kutuya koyarak yürütüyor.
Brukner’in deneyi, Edinburg Heriot-Watt Üniversitesi’ndeki ufak ölçekli bir kuantum bilgisayarda üç çift dolanık foton kullanılarak gerçekleştiriliyor. İlk çift foton ve kutularının içerisindeki polarizasyonları ölçülüyor. Kutuların dışındaki diğer çift de öteki tarafta kalıyor ve ayrıca onlar da ölçülebiliyor.
Haftalar sonra kuantum mekaniklerinin objektif gerçek varsayımıyla çelişebileceğini göstermeyi başarıyorlar. Doğal davranışların gözlemciye tabi olması daha önce ünlü çift yarık deneyi gibi deneylerle kanıtlanmıştı. Ancak bilinç, bu fenomen için ön koşul olarak kanıtlanmamıştı.
Brukner’in teorisi, gözlemcilerin bilinçli olmasını gerektirmiyor ve buradaki tek gereklilik ölçüm şekillerindeki gerçekleri kurabilmesi. Bu tarz deneylerdeki bir diğer sorun, izole ortamlarda yapılan deneylerin ve örneklerin tek başına evrensel kuralları kanıtlamaması ve daha büyük ölçeklere uygulanamaması.