Aslında bu durum, kişiden kişiye birçok faktöre göre değişebilir. Ancak bilim insanları yine de bu konu hakkında çeşitli çalışmalar yapmış ve bazı sonuçlara ulaşmıştır.
Peki hangisi daha etkilidir?
Duyusal anılar, aslında oldukça geçicidir ve genellikle sürdükleri süreye göre ölçülürler.
İşitsel-duyusal bellek, şimdiye dek 7-10 saniye ile görsel belleğe göre çok daha önde gözüküyor. Yani yankı/işitsel bellek, ikonik/görsel belleğe kıyasla çok daha uzun sürer.
Çünkü duyusal belleklerin temel işlevi, bilgiyi tanınacak kadar uzun süre tutmaktır. Bunu yaptıktan sonra ise o bilgiyi çalışan belleğe devreder. Çalışan bellekteki hatırlama da bir dizi faktöre göre şekillenir.
Bilim insanları, bu sonuçlara rağmen yine de bu konuyu irdelemek için çeşitli deneyler yaptılar.
1964’te Conrad ve meslektaşları, bazı harfleri bir gruba gösterirken diğer gruba tek tek söyledi. Ardından bu kişilere bir kâğıt parçası verildi ve gördüklerini ve duyduklarını yazmaları istendi. Harfleri duyan grup, yalnızca harfleri gören gruba kıyasla çok daha doğru hatırlama eğilimi gösterdi.
Öte yandan 2009’da Lindner ve meslektaşları tarafından yapılan başka bir çalışmada, duyulan metin ile okunan metin arasındaki öğrenme ve hatırlama oranları incelendi. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Metni kendi okuyan insanlar, metni duyanlara göre çok daha fazla şey hatırlamış ve öğrenmişti.
Özetle yukarıdaki çalışmalar, aynı çalışma belleğinin iki farklı yönünü gösterir. Anlamsız harfler ve kelimeler için, bilginin işitsel şekli çok daha iyi hatırlanır. Fakat anlam içeren bilgiler için ise görsellik, aksine daha ön plandadır.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: