Grönland’ın buz örtüsünde yapılan ölçümler oldukça karanlık bir senaryo çiziyor. Yapılan ölçümlerde, 1992 yılından bu yana buz örtüsünde yaklaşık 4 trilyon ton buzun eridiği ve su seviyesinin 10,6 milimetre yükseldiği tespit edildi. Buz örtüsünde yaşanan bu kayıp, 1990 yılından itibaren hız kazanmış durumda ve uzmanlar, erime bu şekilde devam ederse küresel ısınmanın gelecekte getireceği tahmin edilen karanlık senaryoların çok da uzak olmadığına dikkat çekiyor.
Antarktika’nın ardından en büyük buz örtüsüne sahip olan Grönland, su seviyesini 7,4 metre yükseltmeye yetecek kadar buzula ev sahipliği yapıyor. Bölge, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı’nın uyduları tarafından gözlemlenmekte. Yapılan gözlemler sayesinde buz örtüsünde yaşanan değişimler ve iklim değişikliğinin buzullar üzerindeki etkisine dair detaylı veriler elde ediliyor.
IMBIE buzul araştırma ekibi, geçtiğimiz yıl Antarktik buzulu üzerinde de benzer bir tablo ortaya koydu:
Yapılan ölçümlerde Antarktik buzulunda 1992’den 2017 yılına kadar 3 trilyon ton buzun eridiği tespit edildi. Grönland’da yapılan ölçümler ise durumun daha da vahim bir hâle geldiğini gösteriyor. 1992’den bu yana 3,8 trilyon buz kütlesinin eridiği tespit edildi. Yaşanan bu kayıpların çoğu; eriyen buzullar ve sıcaklıktan dolayı tutunamayıp okyanusa düşen buz kütlelerinden oluşuyor. 1990 yılından itibaren hızlanan bu süreç, yılda yaklaşık 18 milyar ton buzun erimesine yol açıyor.
Araştırmacılar, uydulardan gelen verilere dayanarak buzul örtüsünün bu hızda erimeye devam etmesi durumunda su seviyelerinin 7 cm yükselebileceğini; bunun da kıyıda yer alan şehirleri sel tehdidine karşı korunmasız bıraktığını açıkladı.
IMBIE ekibi, 1992’den önce buz örtüsünde yaşanan kaybı ölçmenin kesin bir yolu olmadığının da altını çizdi:
Bu durumun sebebi, 1992 yılından önce gerekli araçlara sahip olunmaması. Grönland’da yer alan buz örtüsündeki değişiklikleri ölçmek için yürütülen çalışmalarda da bazı ufak tutarsızlıklar mevcut.
Şu bir gerçek ki buz örtüsünde yaşanan kayıplar, kıyı kesiminde yaşayan insanları her gün sele karşı daha da savunmasız bir duruma sokuyor. Gerekli önlemler yakın bir zamanda alınmazsa insanlığın geleceği hiç de istenmeyen bir yöne doğru yönelebilir.
