Bilim ve teknolojinin birbirlerini sürekli ileriye götüren ilişkisi, son yıllarda hiç olmadığı kadar hissediliyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, yeni teknolojileri üretmek için bir zemin hazırlarken, üretilen yeni teknolojiler de bilimsel keşiflerin önünü açıyor.
İnsanlık için önemi tartışılmaz olan bu iki kavram arasındaki bağlantıyı gösteren en net tablo, Nobel Ödülleri ile sunuluyor. Günümüz teknolojisi için büyük öneme sahip, Nobel Ödüllü 10 bilimsel çalışmayı araştırdık. Okudukça bugünün dünyasını daha iyi anlayacaksınız.
Transistörler / 1956 Nobel Fizik Ödülü:
Televizyonlar, bilgisayar, akıllı telefon ve tüm elektronik cihazların temelinde transistör isimli devre elemanı bulunuyor. Bilgisayarlar icat edildiklerinde, kullanılan vakum tüplerinin büyüklüklerinden dolayı boyutları neredeyse bir oda kadardı. Bilgisayarların cebimize girecek kadar küçülmesini sağlayan ve günümüz teknolojisinin temellerini atan transistörler hakkında 1939'da çalışmalar yapan William Shockley ve Walter Brattain, ilk girişimlerinde başarısız olmuşlardı.
II. Dünya Savaşı'nın sonrasında ekibe dahil olan John Bardeen ile birlikte ilk nokta temaslı transistörü yapmayı başardılar. Yaptıkları transistörde "germenyum" elementini kullanan üç bilim insanı, 19.yüzyılda motorun yarattığı etkiyi, 20.yüzyılda transistörler ile yarattılar. Bugün kullandığımız akıllı telefon yongalarında milyonlarca mikro-transistör var. Bu büyük buluş, 1956 yılında Nobel Fizik Ödülü ile taçlandırıldı.
Holografinin Keşfi / 1971 Nobel Fizik Ödülü:
Günümüzde hala gelişimini sürdüren ve birçok alanda kullanılan hologram teknolojisinin fikri, ilk olarak 1947 yılında Dennis Gabor tarafından ortaya atıldı. Hologram hakkındaki fikirlerini ancak 1962'de bir lazer yardımıyla uygulamaya geçirebildi. Bugün bile "geleceğin teknolojisi" olarak adlandırılan hologramın kaşifi Dennis Gabor, 1971 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.
Süperiletkenler Hakkında Oluşturulmuş BCS Teorisi / 1972 Nobel Fizik Ödülü:
Neredeyse hiç direnci olmayan süperiletken kavramı, son yıllarda yaygınlaşsa da aslında hakkındaki çalışmalar yıllar öncesine dayanıyor. Süperiletkenler, 1911 yılında keşfedilmişti fakat onlara dair teoriler, ancak bilimin sağladığı imkanların artmasıyla üretilebildi. Yüksek hızlı trenlerde, MR cihazlarında ve birçok yeni teknoloji üründe kullanılan süperiletkenleri açıklayan BCS teorisi, 1957 yılında John Bardeen, Leon Cooper ve John Robert Schrieffer tarafından ortaya atıldı ve 1972 yılında Nobel Fizik Ödülü ile ödüllendirildi.
Elektron Mikroskobunun Keşfi / 1986 Nobel Fizik Ödülü:
Maddenin yapısının, özelliklerinin öğrenilmesi pek çok teknolojik ürünün geliştirilebilmesinin önünü açtı. Özellikle AR-GE çalışmaları için büyük önem arz eden elektron mikroskobu,1933 yılında Alman bilim insanı Ernst Ruska tarafından icat edildi. Yıllar geçtikçe, yaptığı çalışmanın değeri anlaşılan Ernst Ruska, buluşundan tam 53 yıl sonra Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı.
Yüksek Frekans İçin Yarıiletkenler / 2000 Nobel Fizik Ödülü:
2000 yılı, günümüz teknolojisini oluşturan çalışmalara verilen ödüller açısından büyük önem arz etmekte. O yıl verilen Nobel Fizik Ödülü, iki önemli çalışma arasında paylaşılmıştı. Ödülün yarısı; haberleşme sistemlerine büyük katkı yapan, yüksek frekanslar için yarıiletkenler hakkında Zhores Alferov ve Herbert Kroemer tarafından yürütülen çalışmaya verilmişti. Ayrıca Zhores Alferov, günümüzde kullanılan lazer, LED'ler ve güneş pillerinin geliştirilmesi için de büyük çaba harcadı.
Entegre Devrelerin Geliştirilmesi / 2000 Nobel Fizik Ödülü:
2000 yılında verilen ödülün diğer yarısı ise; neredeyse her akıllı cihazın içinde bulunan entegre devrelerin geliştirilmesi çalışmasına verilmiştir. Yer kaplayan birçok devre elemanını, çok küçük mikro çiplere sığdırmayı akıl eden Jack St. Clair Kilby, 1958 yılında ilk entegre devre tasarımını yaptı. Hesap makinesi ve termal yazıcının da mucidi olan Killby, yeni nesil teknolojilerin gelişimine yaptığı büyük katkı sebebiyle 2000 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.
Fiber Optik Teknolojisinin Geliştirilmesi / 2009 Nobel Fizik Ödülü:
Ülkemizde yeni yeni oluşturulan fiber optik iletişim ağı, ışık hızında bilgi transferine olanak tanıyan bir devrim. Yeni nesil iletişimin temelleri, 1966 yılında Charles K. Kao tarafından yazılmış bir makaleye dayanıyor. Charles K. Kao, o tarihte ışığı kullanarak veri transferini başarmış ve çalışmasını tüm dünyadaki bilim insanlarıyla paylaşmıştı. Başta kısa mesafelerde kullanılan fiber optik ağlar, bugün çok uzun mesafelerde veri taşıyabiliyor. Teknolojiye çağ atlatacak keşfin sahibi Kao; çalışmasından 43 yıl sonra, 2009 yılında Nobel Fizik Ödülü ile onurlandırıldı.
Grafen Hakkındaki Deneyler ve Çalışmalar / 2010 Nobel Fizik Ödülü:
Grafen, karbon atomlarının iki boyutta bal peteği şeklinde dizilmesi sonucu oluşan bir karbon izotopudur. Grafen'i bu kadar önemli kılan özelliği ise harika bir iletken olması. Deneyleri teknolojide çığır açacak olan Andre Geim ve Konstantin Novoselov, 2010 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü almaya hak kazandılar. Süper hızlı bilgisayarlar, yeni nesil bataryalar ve daha birçok yeni teknolojiyi insanlığa sunacak olan grafen hakkındaki çalışmalar hala sürüyor. Aşağıda grafen ile üretilen şefaf devrelere sahip bir film var:
Mavi LED'in Keşfi / 2014 Nobel Fizik Ödülü:
Ekran teknolojisinin, günümüz seviyesine yükselmesinde belki de en önemli buluş LED'lerdi. Eski tip tüplü ekranların yerini, bir anda ince tasarımlarıyla karşımıza çıkan LED ekranlar aldı. Nobel Ödülü'ne layık görülen Mavi LED'in keşfi de bu noktada önemini belli ediyor.
Beyaz ışığı oluşturmak için gereken üç ana renkten ikisi (kırmızı ve yeşil), daha önce LEDler ile üretilebiliyordu fakat mavi renk zincirin eksik halkasıydı. Shuji Nakamura, Isamu Akasaki ve Hiroshi Amano'nun 1989'da yaptığı çalışma ile mavi LED keşfedildi ve böylece ekran teknolojisi için büyük önem arz eden beyaz renk için hiçbir eksik kalmadı. Bu çalışmaların ardından ekranlar, inceldikçe inceldi ve bugün kullandığımız halini aldılar.
Lazer Fiziği Hakkında Yapılmış Çalışmalar / 2018 Nobel Fizik Ödülü:
Lazerin icadının; birçok buluşu tetiklediği düşünülürse, 2018 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülen ve lazer hakkında bilinenleri yeniden gözden geçirtecek çalışmalar, geleceğin teknolojisi için büyük potansiyele sahip. Lazerli üretimde ve göz cerrahisinde kullanılması düşünülen ve yüksek yoğunluklu, çok kısa lazer atışları üretmeyi mümkün kılan teknik, Donna Strickland ve ekibi tarafından geliştirildi. Nobel Fizik Ödülü'nü alan 3.kadın olma ünvanına sahip Donna Strickland'ın çalışmaları, geleceğin teknolojisine ışık tutabilir.
Aktif olarak gelişen bilimin ve teknolojinin, insan yaşamına etkisi çok net bir şekilde görülebiliyor. Nobel Ödülleri'nde en dikkat çeken nokta, ödüllerin verilme tarihlerinin, çalışmaların bitiş tarihinden çok daha sonra olması.
Eğer bugün yapılan bilimsel bir çalışma, gelecek teknolojisinin bir yapıtaşı olacaksa, bunu uzun zaman sonra anlayacağız. Belki de birileri, şu anda gelecek yüz yılın teknolojisini üretmek için çalışıyorlardır, kim bilir... Önemli olan o çalışmalarda ne kadar payımızın olacağı.
Bilimsel çalışmaları araştırmaya ve sizle paylaşmaya devam edeceğiz, takipte kalın :)