Marvel çizgi romanları, 1940’lardan bu yana varlıklarını devam ettiriyor. Hâl böyle olunca ortaya takip etmesi neredeyse imkânsız sayısız evrenden ve detaydan oluşan bir çizgi roman serisi çıkıyor. Marvel Sinematik Evreni, özellikle Avengers filmleri ile çizgi romanlardaki önemli kilit olayları orijinaline sadık kalarak anlatmaya çalışsa da bu ne yazık ki mümkün olmuyor.
Bu nedenle izlediğimiz Marvel filmleri, çizgi romandaki olaylardan daha farklı yönlere doğru evrilebiliyor. Yıllar önce yazılıp çizilmiş eski hikâyelerin günümüzde artık o kadar da etkileyici olmaması veya tüm kahramanların haklarının tek bir stüdyonun elinde bulunmaması bu farklılıklara neden olabiliyor. Hazırsanız Marvel filmleri ve çizgi romanları arasındaki belirli farklara yakından bir göz atalım.
Marvel filmleri ve çizgi romanları arasındaki önemli farklar:
- Ant-Man ana hikâyesi Marvel Sinematik Evreni için değiştirildi
- Black Widow da tıpkı Captain America gibi yapay olarak güçlendirildi
- Spider-Man için karakterler değiştirildi
- Star Lord’un babası gerçekten kim?
- Galaksinin Koruyucularındaki Drax, aslında gerçekten bir uzaylı değil
- Scarlet Witch ve Quicksilver'ın ana hikayesi filmlerde bambaşka verildi
- Ultron’un ortaya çıkışından aslında Tony Stark sorumlu değil
- Aslında Vision’ın alnında bir Sonsuzluk Taşı bulunmuyordu
- Ultron Vision’ı çok daha farklı bir şekilde yaratıyor
- Çizgi romanlarda karakterlerin görünüşleri epey bir farklı
- Thanos, çizgi romanlarda Sonsuzluk Taşları’nı aslında farklı bir şekilde ele geçiriyor
- Çizgi romanlarda Thanos’un tüm yaşam formlarının yarısını yok etme sebebi çok farklı
- Avengers: Endgame, çizgi romanlardan farklı olarak kendine has bir şekilde bitiyor.
Ant-Man’in köken hikâyesi Marvel Sinematik Evreni için değiştirilmiş:
Ant-Man, Marvel çizgi roman serisinin ilk kahramanlarından biri olsa da yeni Marvel Sinematik Evreni’nde ne yazık ki pek popüler olamamış bir süper kahraman. Belki de Ant-Man’in popüler olmama sebeplerinden biri köken hikâyesinde yapılan değişikliklerdir. Orijinal olarak çizgi romanlarda Ant-Man ve Wasp Avengers’ın kurucu üyeleriydi ve Avengers ile çalışan aslında ilk jenerasyon Ant-Man olan Hank Pym’di.
Fakat MCU’da gördüğümüz Ant-Man ikinci jenerasyon olan Scott Lang’dir. Bu da dengeleri tamamen değiştiriyor. Çizgi romanlarda Ant-Man olarak yıldız karakter Hank Pym’ken, filmlerde Hank Pym ikinci planda yer alıyor. Hank Pym’in köken hikâyesi de direkt olarak Scott Lang’e veriliyor. Ayrıca Hank Pym ve Wasp’in 1980’lerde S.H.I.E.L.D. süper ajanları olarak resmedilmeleri de sadece Avengers filmleri ile S.H.I.E.L.D.’ı daha iyi birbirine bağlamak için yapılmış. Çizgi romanlarda böyle bir ajanlık süreci bulunmuyor.
Black Widow da tıpkı Captain America gibi yapay olarak güçlendirilmişti:
Black Widow, Marvel filmleri çatısı altında çizgi romanlar ile büyük ölçüde benzerlik gösteriyor. Fakat Avengers filmlerinde Black Widow’un kökenine pek ışık tutulmasa da atlanan önemli bir nokta bulunuyor. Black Widow, küçük yaşlardan itibaren bir KGB ajanı olarak yetiştiriliyor. Black Widow kusursuz nişancılığını ve dövüş sanatlarındaki ustalığını bu eğitme borçlu. Çizgi romanlarda da bu durum bu şekilde işleniyor. Fakat çizgi romanlarda bulunan ve filmlerde anlatılmayan bir nokta daha var.
Çizgi romanlarda Black Widows sadece süper bir ajan değil, aynı zamanda bilimsel olarak geliştirilmiş bazı özellikleri bulunuyor. Captain America kadar olmasa da Black Widow da eğitilirken bazı deneylere maruz kalıyor. Bu deneyler sonucunda ise geliştirilmiş dayanıklılık, his, refleksler ve hatta küçük bir miktar hızlı iyileşme gibi güçler elde ediyor.
Spider-Man için karakterler değiştirildi:
Marvel evreninin beyazperde de en çok değiştirilen ve yeniden başlatılan süper kahramanlarından biri de Spider-Man. Bu durum özellikle Spider-Verse ile çizgi romanlarda da hemen hemen aynı şekilde karşımıza çıkıyor. En son karşımıza çıkan ve Avengers ekibine dâhil olan Spider-Man’de ise bazı köklü değişiklikler yapılmış.
Özellikle ilk iki Spider-Man serisi ile örtüşen şeylerin olmaması için yeni Spider-Man’in hayatından Harry Osborn ve Gwen Stacy karakterleri çıkartılmış. Normalde Miles Morales’in arkadaşı olan Ganke Lee ise Ned Leeds ismi ile Peter Parker’ın hayatına entegere değilmiş. En büyük değişiklik ise Mary Jane, Michelle Jonas ismiyle bambaşka bir MJ olarak resmedilmiş. Ayrıca Aunt May de birkaç 10 yaş gençleştirilmiş ve garip bir şekilde Tony Stark ile flörtleşiyor.
Star Lord’un babası gerçekten kim?
Guardians of Galaxy, çizgi romanlarda pek popüler olmasa da başarılı oyuncu kadrosu ve beyazperdeye uyarlanan Avengers dayanaklı hikâyeleri ile bir hâyli sevildi. Filmde Peter Quill yani Star Lord, Yondu Udonta tarafından yetiştiriliyor. Bu durum hem çizgi roman hem Marvel filmleri cephesinde doğru. Fakat asıl sorun Star Lord’un gerçek babasının kim olduğu.
Çizgi romanlara baktığımızda Galaktik İmparator Jason of Spartax, Star Lord’un gerçek babası olarak karşımıza çıkıyor. Guardians of Galaxy Vol.2’de ise Star Lord’un babası çılgın güçlere sahip olan tanrı/gezegen Ego the Living Planet olarak gösteriliyor. Filmlerde neden böyle köklü bir değişiklik yapıldığı ise bilinmiyor. Nitekim Ego da ana Avengers hikâyesine pek bir etkide bulunmuyor.
Drax gerçekten bir uzaylı değil:
Drax her ne kadar Marvel filmleri kapsamında ikinci hatta üçüncü sınıf bir kahraman olsa da çizgi romanlarda önemli bir yere sahip ve Guardians of Galaxy filmlerinde olduğu gibi uzaylı değil. Aslında Drax’in filmlerdeki köken hikâyesi çizgi romanlarla bir bakıma uyuşuyor. Ailesinin ölümünün intikamını almak isteyen Drax bir savaşçı hâline geliyor ve tek amacı çizgi romanda Thanos’u, filmlerde Ronan’ı yok etmek oluyor.
Daha önce belirttiğimiz gibi Drax hep bu uzaylı benzeri formda değildi. Arthur Sampson Douglas isimli bir insan olan Drax, bir gece karısı ve kızıyla birlikte çölden geçerken bir uzay gemisine rastlıyor. Thanos’a ait olan bu uzay gemisi ailenin sonu oluyor, çünkü Thanos dünyada olduğunu kimsenin bilmesini istemediği için tüm aileyi öldürüyor.
Bunu gören Thanos’un babası Mentor, Arthur’u süper güçlü yeni bir bedende canlandırıyor. Tek amacı Thanos’u yok etmek olan Drax Galaksinin Koruyucuları’na bu şekilde katılıyor. Hatta çizgi romanlarda Drax’ın kızı Heather da olaydan sağ olarak kurtuluyor ve daha sonra Moondragon olarak Galaksinin Koruyucuları’na katılıyor.
Köken hikâyeleri değiştirilen diğer karakterler: Scarlet Witch ve Quicksilver:
Age of Ultron filmiyle Avengers’a ve Marvel Sinematik Evreni’ne dâhil olan kardeşler Scarlet Witch ve Quicksilver, aslında çizgi romanlarda bizim bildiğimiz şekilde yer almıyorlar. Age of Ultron filminde Scarlet Witch ve Quicksilver, güçleri yüzünden Hydra’nın tutsakları olarak karşımıza çıkmıştı. Fakat bu durum biraz farklı.
Çizgi romanlarda Wanda ve Pietro Maximoff kardeşler aslında X-Men serisinden tanıdığımız baş kötü Magneto’nun çocukları. Yani aslında bu iki kardeşin Hydra veya Ultron ile bir alakaları yok. Peki neden böyle bir değişiklik yapıldı derseniz cevabı çok basit çünkü Age of Ultron çekildiğinde X-Men karakterlerinin hakları 20th Century Fox’a aitti. Bu nedenle Marvel Magneto ve diğer X-Men karakterlerini kullanamadığı için hikâyeyi komple değiştirmeye karar verdi.
Ultron’un ortaya çıkışından aslında Tony Stark sorumlu değil:
Age of Ultron filminde çizgi roman hayranlarını epey şaşırtan bir diğer olay ise Tony Stark’ın Ultron’u yaratması olmuştu. Filmde hatırladığınız üzere Tony, Ultron’u Avengers’ın dünyayı koruma görevinde yardımcı olması için yaratmıştı. Fakat dünyaya asıl tehlikeli olanların insanlar olduğuna karar veren Ultron tüm insanlığı yok etmek için bir savaş başlatmıştı.
Çizgi romanlarda da Ultron’un amacı aşağı yukarı bu, bu durumda bir sıkıntı yok. Asıl değişiklik yapılan kısım ise orijinal olarak Ultron’un Hank Pym tarafından yaratılması. Çizgi romanlarda Ant-Man Hank Pym, Ultron’u kanlı canlı bir robot olarak yaratmıştı. Fakat Hank Pym’in köken hikâyesi daha öncede belirttiğimiz üzere değiştirildiği için Ultron’u yaratma görevi Tony Stark’a kalmış oldu.
Aslında Vision’ın alnında bir Sonsuzluk Taşı bulunmuyordu:
Age of Ultron ile çizgi romanlardan epey bir kopan Marvel, Vision üzerinde de köklü değişikliklerde bulunuyor. Bu değişikliklerin en göz çarpanlarından biri ise filmlerde Vision’ın alnında bir Sonsuzluk Taşı bulunuyor olması.
Çizgi romanlarda Vision, insanı temsil etmesi amaçlanan bir android ve gerçek insan dokularından yaratılıyor. Ayrıca Vision’ın alnında Zihin Taşı yerine Kontrol Kristali adı verilen bir madde bulunuyor. Yine filmde Vision’ın zihnini Ultron tarafından yok edilen yapay zekâ JARVIS’in kalıntıları oluşturuyor. Çizgi romanlarda ise Jarvis gerçekten bir insan ve Tony Stark’ın kahyası. Bu yüzden aslında Vision ile Jarvis’in bir alakası bulunmuyor.
Ultron Vision’ı çok daha farklı bir şekilde yaratıyor:
Vision ile ilgili yapılan bir diğer farklılık ile yaratılma süreci oluyor. Filmde Ultron, zihnini taşımak için en üst düzey bir bedeni yaratmak amacıyla vibranium, insan dokuları ve Zihin Taşı’nı kullanarak Vision’ı yaratıyor. Çizgi romanlarda ise Ultron Vision’ı Marvel Sinematik Evreni’nde daha önce görmediğimiz ve büyük ihtimalle de artık görmeyeceğimiz Wonder Man’in beyin dalgalarından yaratıyor.
Marvel filmleri daha estetik: Çizgi romanlarda karakterlerin görünüşleri epey bir farklı:
Bu durum her ne kadar hemen hemen herkes tarafından bilinse de yine bahsetmeye değer bir konu. Zira bazı Marvel hayranlarının Marvel filmlerini begenmemesinin sebebi bu farklılıklar olarak karşımıza çıkıyor. Çizgi romanlarda ise hemen hemen her Marvel karakteri, çağ dışı kalmış kostümleri ve renkleriyle gerçekten de absürt palyaçolara benziyorlar.
Marvel Sinematik Evreni’nin en iyi yaptığı şeylerden biri de kostüm tasarımı oluyor. Eski görünen absürt kostümlü kahramanlar, Marvel filmleri sayesinde bugün karimazlarıyla büyüleyen ve büyük kitleleri arkalarından sürükleyen havalı süper kahramanlar hâline gelmiş bulunuyor.
Thanos çizgi romanlarda Sonsuzluk Taşları’nı farklı bir şekilde ele geçiriyor:
Avengers: Infinity War ve Endgame filmlerinde uzun saatler boyunca Thanos’un Sonsuzluk Taşları’nı ele geçirme mücadelesini ve kahramanlarımızın buna karşı koymaya çalışmasını izledik. Bu epik mücadelede dengeler ise sürekli bir taraftan diğerine kayıyordu. Peki aslında çizgi romanlarda böyle bir şey oldu mu? Tabii ki de olmadı…
Çizgi romanlarda Sonsuzluk Taşları öylesine bulundukları yerde duruyordu. Thanos hiçbir teste tabii olmadan ve hiçbir güçle karşılaşmadan direkt olarak gidip taşları alıyor ve eldiveni oluşturuyor.
Çizgi romanlarda Thanos’un tüm yaşam formlarının yarısını yok etme sebebi çok farklıydı:
Thanos, özellikle Infinity War ve Endgame filmleri ile alında çizgi romanlarda hiç de olmadığı bir amaca sahip oluyor. Filmlerde Thanos’un tüm yaşam formlarının yarısını yok etmesine daha derin anlamlar yüklenirken, çizgi romanlarda aslında Thanos çok basit bir nedenden dolayı bunu yapıyor.
Çizgi romanlarda Thanos’un yaşam formlarının yarısını yok etmesinin tek sebebi Lady Death’i etkilemek istemesi. Filmlerde ise Thanos’un imajını kuvvetlendirmek için ve karakteri “aptal aşık” modundan kurtarmak için Thanos’a bambaşka amaçlar veriliyor.
Avengers: Endgame, çizgi romanlardan farklı olarak kendine has bir şekilde bitiyor:
Çizgi romanlara baktığımızda Thanos, Sonsuzluk Eldiveni’ni kullanan son kötü değil. Hatta sondan önceki bile değil. Çizgi romanlarda Thanos’tan sonra eldiveni Nebula alıyor, Nebula’nın ardından Thanos’un yardımıyla eldiven Adam Warlock’a geçiyor. Thanos ise bundan sonra uzak bir gezegene yerleşip çiftçilik ile uğraşıyor.
Her ne kadar çiftçilik kısmı Endgame’in başlarında biraz olsun gösterilse de filmlerde Thanos Sonsuzluk Eldiveni’ni kullanan ilk ve tek kötü olarak karşımıza çıkıyor. Bu sayede gerçek kötü karakterin kim olduğu, fazla kafa karışıklığı yaratmadan gösteriliyor. Ayrıca Engame’in sonunda yer alan epik savaş, tamamen film için uydurulmuş bir olay.
Marvel filmleri, her ne kadar çizgi romanların izinden gitmeye çalışsa da bazı noktalarda değişim kaçınılmaz oluyor. Marvel filmleri ile çizgi romanlar arasındaki önemli farklılıklara baktığımız içeriğimizin sonuna geldik. Sizler Marvel filmleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Bizlerle yorumlar kısmından paylaşmayı unutmayın.