Koronavirüs aslında ne insanlar ne de bilim dünyası açısından yeni bir virüs türü. Kasım 2002 ve Temmuz 2003 arasında yaşanan SARS-CoV salgını ile bu virüsün etkileri gözlemlendi. Bu gözlemler, bilim dünyasını yeni tip koronavirüse karşı temel düzeyde hazırlıklı olmasını sağladı.
2020’de Çin’den çıkıp tüm dünyayı saran yeni tip koronavirüs SARS-CoV-2, tıpkı daha önceki salgında olduğu gibi şiddetli akut solunum yolu sendromuna neden oluyordu. Ancak virüsün yeni tip olması nedeni ile 2020’de gördüğümüz hastalığa Covid-19 adı verildi.
“Tıp tarihinde daha böyle bir şey önceden görülmedi:”
Semih Taaren, Washington Üniversitesi’nde mikrobiyoloji okuduktan sonra moleküler biyoloji alanında doktora yapan, 25 yıldır çeşitli biyokteknoloji şirketinde virolog olarak görev yapan bir isim. Kendisi salgının en başından bu yana sosyal medya üzerinden hatalı bilgilerin düzeltilmesi için yoğun bir çaba sarf ediyor.
Taaren’e göre ilaç şirketleri, hükümetler, sağlık acentaları ve Dünya Sağlık Örgütü, tarihte ilk kez Covid-19 salgınında bu kadar entegre çalıştı. Twitter’dan paylaştığı açıklamasında bu durumu “Tıp tarihinde daha böyle bir şey önceden görülmedi” şeklinde ifade eden Taaren, koronavirüs aşısının bu kadar kısa sürede geliştirilmesi ile ilgili endişelere de değindi.
Bugüne kadar en hızlı geliştirilen aşı için çalışmalar 4 yıl sürdü. Peki koronavirüs aşılarının 1 yıl bile olmadan son aşamaya gelmesi ne kadar güvenilir?
Taaren, bu konuyu bir aşının geliştirilmesi için gereken bilgi birikimi, teknoloji ve süreç yönetimi gibi ana hususlara dikkat çekerek açıklıyor. Koronavirüsün aslında yeni olmadığını, bilim dünyasında RNA araştırma ve aşılarının zaten yıllardır yapıldığını belirten uzman, bu sayede Covid-19 aşısının kısa sürede geliştirilebildiğine dikkat çekiyor. Kendisinin açıklamalarını aşağıdaki zincir üzerinden okuyabilirsiniz: