Güneş Sistemi'ndeki en büyük ikinci gezegen olan Satürn, 82 uydudan oluşan sürüsüyle birlikte evrendeki varlığını sürdürüyor. Satürn'nün etrafındaki bu uyduların her biri kendisine has özelliklere ev sahipliği yapıyor. Bu uydulardan birisi olan ve Satürn'ün en büyük ikinci uydusu olan Rhea'ysa özel bir yere sahip.
Üç dar ve yoğun halkaya sahip olan Rhea, daha önce yapılan incelemelerde farklı bir konuyla gündeme gelmişti. Uydunun yüzeyinde tanımlanamayan bir madde keşfedilmişti. Cuma günü Science Advances'da yayınlanan yeni bir çalışma, bu gizemli maddenin ne olduğuna ışık tuttu.
Rhea'nın yüzeyindeki gizem çözüldü:
Çalışmaya geçmeden önce Rhea'da keşfedilen gizemli madde hakkında biraz detay vermemiz gerekiyor. Rhea'nın yüzeyi hakkındaki gizemler on yıllar önce NASA'nın Cassini uzay aracının uydunun yanından geçmesiyle başladı. Cassini, bu süreçte uydunun ultraviyole görüntüleme verilerini ve kimyasal yapısını topladı; yüzeyinin buzdan oluştuğunu doğrulayan bir spektrografik analiz gerçekleştirdi. Bu veriler tanımlanamayan bir maddeye de işaret etmişti.
Yeni çalışmada bilim insanları, Cassini'den elde edilen orijinal verileri yeniden inceleme altına aldılar. Ekip, Rhea etrafındaki uçuşlardan birinde elde edilen verileri tekrar analiz etti ve farklı molekülleri test etmek ve hangisinin bu maddeye benzediğini görmek için laboratuvar deneyleri yaptı.
Bilim insanları, gerçekleştirilen deneylerin ardından Rhea yüzeyindeki gizemi yaratan olası bir adayı ortaya çıkarmayı başardı: Hidrazin. Çalışmaya göre bu bileşik herhangi bir uyduda ilk kez tespit edildi. Amonyakla aynı keskin kokuya sahip renksiz bir sıvı olan inorganik bileşik hidrazin, günümüzde eczacılıkta, zirai kimyasallarda ve uzay araçlarındaki iticilerde kullanılıyor.
Peki hidrazin Rhea'da nasıl oluştu veya gezegene nasıl geldi? Bilim insanları, bu sorunun cevabını verebilmek için Rhea'nın yüzey şartlarını laboratuvar ortamında oluşturdu. Oluşturulan simülasyon, Rhea'nın komşu uydusu Titan'ın hidrazinle ilişkili olabileceğine işaret etti. Titan, Rhea'ya nitrojen molekülleri yayıyor, bu da daha sonra uydudaki radyasyonla etkileşime geçerek hidrazine dönüşüyordu. Yeni keşif, bilim insanlarının gözlerini sistemimizdeki diğer uydulara çevirdi.