Efsane Oyunlar #5 : DOTA ve League of Legends Gibi Efsanelerin Atası Olan Diablo II'yi Yıllar Sonra İnceledik

Çıktığı günden bu yana tahtını kaptırmayan, bir sonraki oyunundan bile hala daha iyi Diablo 2’ye dönüşe hazır mısınız? Efsane Oyunlar 5 başlasın o halde.

Öncelikle tüm Webtekno okuyucularına sonsuz şükranlarımı sunmak istiyorum. Serimiz 5 haftadır devam ediyor. GTA Vice City, Ultima Online, Call of Duty 2 ve Assassin's Creed 1 evrenlerine dönüş yaptık. Efsane oyunları sizlerin yorumlara yazdığınız oyunları inceleyerek seçiyoruz. Elbette bu noktada gerçekten “efsane” olan önerileri alıyoruz. Efsane Oyunlar 5’e kadar gelebilmişken Diablo 2 artık kırmızı çizgimiz oldu.

Diablo 2 için aslında çok fazla cümle kurmasak bu oyun “efsane oğlum!” yazsak yine olacak biliyoruz ancak özet bir inceleme yapmak istiyorum. RPG oyuncularının tamamının Diablo’da oldukça eğlenceli zaman geçirdiğine adım gibi eminim. Bildiğiniz üzere Diablo 2 Resurrected’da geliyor. Blizzard’ın Warcraft 3 Remastered’ın ardından Diablo 2 için böyle bir adım atması benim kalbimi tekrar kazanmasına neden oldu. Oyunun aynı zamanda tüm konsollara çıkıyor olması da ayrıca muazzam bir durum. Efsaneyi dirilten Blizzard’ın Diablo 2’si neden efsaneymiş hadi gelin beraber inceleyelim.

Diablo 2 hikayesinin tadı bambaşkaydı, adeta Michelin yıldızlı bir yemek gibi:

Öncelikle 1997 yılında yayınlanan Diablo 1 tam böyle insanın damağında ince bir tat bırakmıştı. Bu oyunun romanları ve çizgi romanları olduğunu asla unutmayın. Tristram’a geliyoruz gayet korkusuz bir kahramanız, Deckard Cain’i ilk defa burada görüyoruz. Maceralardan maceralara sıçrarken, Diablo ile karşılaşıyoruz. Tam Diablo’yu yendik derken o ruh taşını kalkıp kendi kafamıza yerleştirmemizle aha da Diablo biz oluyoruz.

Şimdi burada uzun uzun Diablo 2’yi anlatmayacağım ancak hack and slash ve RPG kategorisinde olan bir oyunda cayır cayır yaratık keserken bir anda nasıl oluyor da hikayeye bağlı hale geliyor insan anlamıyor. Oyunun entrikaları, haritalar arasındaki bağlantılı seyahat planlamaları, her karakterin bir hikayesi oluşu gerçekten Diablo 2’nin tutarlı hikayesinin sürekliliğini sağlıyor. Oyunda şunu demiyorsunuz “ya kes kes kes sıkıldım aman bee” kesinlikle dedirtmiyor oyun. Harita üzerinde yok ettiğiniz her yaratığın bir anlamı var. Amaçsız kesinlikle yaratık öldürmüyorsunuz. Bu oyunu oynadıktan sonra oturup romanını satın alıp okumak geliyor insanın içinden.

Atmosfer ve müzikler oyunun tadını damağınızda bırakıyordu:

Oyunda her mekan incelikle tasarlanmış. Hikayeyi hiç bozmamaya ve aynen yansıtmaya çalışmışlar. Her mekan için özel müzikler, aksiyonlar için özel yaratıklar tasarlanması insanı gerçekten kendine hayran bırakıyor. Diablo 2’nin en önemli bölümü sanıyoruz buydu. Aynı dönemde RPG oyunlar oldukça popülerdi ama bu oyun Sacred gibi oyunların ortaya çıkmasına neden oldu.

RPG oyunlarda atmosfer ve müzik o kadar değerlidir ki, bunu tutturamayan oyunlar genelde piyasada uzun süre tutunamıyorlar. Zaten Diablo 2’yi de efsane yapan en önemli öğelerden biri bu. Oyun atmosferi insanı içine çekiyor ve bir türlü bırakmıyor.

Diablo 2’nin “Kelebek Etkisi”

Gothic ve karanlık atmosferin bir oyunda ne kadar tutacağı oldukça karanlıktı. 2000 yılında Diablo 2’nin yakaladığı popülerlik sayesinde birçok video oyunu ortaya çıkmaya başladı. Normalde o dönem için çok cesaret edilemeyecek işlerden biriydi. Diablo 2 içindeki şeytani mesajlar, kan ve vahşet herhangi bir oyunda yoktu.

Diablo 2’nin bu denli popülerlik yakalaması sayesinde diğer video oyun firmaları, arcade platformlardan ve kitaplardan 3D video oyunlar piyasasına girmeye başladı. Blizzard’ın elinde iki güçlü silah vardı. Warcraft ve Diablo. Diablo 2’nin popülerliği ve satış rakamları sayesinde Warcraft 3 finanse edildi ve bugün belki de DOTA 2, League of Legends gibi oyunların ortaya çıkmasına neden oldu. Kelebek etkisini anlayabilmişsinizdir.

Bize özgü ama, bu oyun bir nesle İngilizce öğretti

Diablo 2 görevlerini anlayabilmek amacıyla PC başına otururken insan yanına İngilizce sözlük alıyordu. Şu anda cayır cayır İngilizce bilen bir gamer nesil varsa net Diablo 2 sayesindedir. İnsan oyunu oynadıkça hikayeyi anlamak istiyor, anladıkça da oyuna bakış açısı değişiyor. Bugün nasıl insanlarla “Witcher 3’te nerede kaldın, hangi köydesin” vs. gibi sohbetler ediyorsanız, 2000’li yıllarda Diablo 2 için benzer konularda sohbet eden insanlar vardı.

Uzun saatler boyunca Diablo sohbetleri edilir, hikayeyi ne kadar öğrendiğiniz konusunda sohbet ederdiniz. Bu arada "magical" itemlar konusunda fikir alışverişleri ve talentlar konusunda ciddi kavgalar dönerdi. Diablo 2’nin bambaşka bir vizyonu olduğu kesin çünkü hack and slash bir oyun, bu kadar çok RPG öğesi içerince 2000’lı yıllarda bu kalitede oyun da bulamayınca “oyuncular ne konuşacaklardı?” değil mi?

İnternet cafeden disketle save taşımak

“İnternet cafeden disketle save taşıdım. Hem de çok uzun süre taşıdım. Cafe’de kendime en sonunda ağda bir yer açıp savelerimi buraya kaydettim. Bununla beraber Diablo 2 saveimin üzerine kaydeden bir elemanla kavgada ettim.” Şöyle bu dönemde herkesin evinde bilgisayar olmadığı için Diablo 2 internet cafelerde oldukça popüler bir oyundu. Bu nedenle Diablo 2 oynayan çok insan vardı ve işin garibi karakter limitine ulaşınca insanlar “pervasız ve edepsizce” saveinizi silebiliyorlardı. Hatta çok beceriksiz bir tip geldiyse sizin saveinizden oyuna devam edip bir anda Barbar karakterinizi saçma sapan bir hale getirebiliyordu.

Düşünün stat point biriktirmişsiniz, biri gelmiş kafasına göre dağıtmış… Önce disketle ardından USB’le çok fazla save taşıyan insan gördüm. Diablo oynamak oldukça eğlenceli bir aktiviteydi. Bu arada bulunduğunuz cafede güzel bir ekip varsa “multiplayer” Diablo 2’de oynayabiliyordunuz. Arcade makinelerin hala popüler olduğu, PlayStation cafelerin yeni yeni ortaya çıktığı bir dönemde, internet cafede Diablo oynayacak bir ekibinizin olması paha biçilmezdi.

Diablo neden efsane oldu?

Diablo hala dünyanın en popüler oyunları arasında. Yeni çıkacak Diablo 2 remastered’ı sayesinde birçok kişi büyük heyecan duyuyor. Hala gerek online gerekse single player modunda oyunu tekrar tekrar oynayan kişiler mevcut. (Biri de benim.)

Diablo 2’nin insanlarda yarattığı aura sayesinde, oyun her açıdan insanı kendine çekiyor. Diablo 2’nin atmosferi, müzikleri, insanda bıraktığı etki, hikayesi oynanışı her açıdan muazzam bir oyun. Yani bu oyunu negatif eleştirebilecek bir taraf var mıdır diye düşünüyorum? Zannedersem bulamam. Oyunun tüm dünyada popüler olmasının da temel etkileri altında bu maddeler yatıyor. Seçtiğiniz Barbar, Druid, Necromancer, Mage, Paladin gibi sınıfların bile detaylı anlatımı ve oynanabilirliği sayesinde oyunun muazzam bir çeşitliliği de var. Oyunun 2000 yılı için efsane olmaması adına herhangi bir neden yok gibi. Bu arada belirtmek gerekli “Diablo 3” yerine keşke Blizzard, Diablo 2 remastered çıkarsaydı…

Diablo 2 için yaz çiz, yaz çiz yapmak istiyorum ancak ne yazsam finalinde oyunun ne kadar muazzam olduğunu anlatacağım. Sizde yorumlarda lütfen bizimle Diablo 2 için düşüncelerinizi ve haftaya hangi oyunu incelememizi istediğinizi paylaşın.