Bazı İnsanların Kafalarında Bulunan 'Occipital Torus' Çıkıntısı Nereden Geliyor?

Ensenizde, tam da saçınızın başladığı noktada belki kuaförünüz dışında kimsenin fark etmediği bir çıkıntı olabilir. Endişe etmeyin, occipital torus ya da neandertal topuzu olarak isimlendirilen bu çıkıntı size çok çok eski atalarınızdan miras kalmış olabilir. Occipital torus nedir gelin tüm detaylarıyla inceleyelim.

Elinizi şöyle bir ensenize götürün ve saçlarınızın başladığı noktayı parmaklarınızla yoklayın. Bir çıkıntı var mı? Yok mu? Olabilir, çünkü occipital torus denilen bu çıkıntı pek yaygın olmamak beraber birçok insanda görülebiliyor. Aslında occipital torus olarak isimlendirilen kemik herkesin kafatasını oluşturan yapılardan bir tanesi. Ancak ele gelebilecek şekilde bir çıkıntı olması ise atalarımızın mirası olabilir.

Occipital torus, anladığınız üzere bir kafatası kemiğidir. Eğer bu kemik ele gelen bir çıkıntı ile başınızın arkasında duruyorsa atalarınızdan bazıları neandertal olabilir. Hatta bir bilimsel çalışmaya katılarak insanlığın ilk günlerinin keşfedilmesine katkıda bulunabilirsiniz. Occipital torus nedir, gelin biraz daha detaylı inceleyelim.

Occipital torus nedir?

Latince adı "occipital torus" olan, oksipital topuz ya da neandertal topuzu olarak isimlendirilen bu kemik; kafatası alt sırt bölgesinde bulunan kıvrımlı bir kemiktir. Kafatasını oluşturan yani beyin, sinir ve kas dokusunu korumakla görevli ana kemiklerden bir tanesidir. Occipital torus kemiği olmasa yaşayamazdık demek yanlış olmaz.

Occipital torus ne işe yarar?

Hani filmlerde silahın kabzası ile insanlara vururlar da bir anda bayıltırlar ya, işte kabzanın vurulduğu yer occipital torus kemiğidir. Çünkü bu kemiğin en büyük işlevi, beyinden tüm vücuda emirleri gönderen kas ve sinir sistemini korumaktır. Hatta beyin ve vücut arasında sağlıklı kan akışını korumak bile bu kemiğin görevidir. Yani buraya şaka olarak olsa bile vurmayın. Film hilesi onlar. 

Latince adları biraz karışık olsa da occipital torus kemiği; foramen magnum aksesuar sinirleri denilen boyun ve omuz sinir  bağlantılarını, alar bağları denilen baş ve boyun stabilizasyon fonksiyonunu, membrana tectoria denilen omurga bağlantı noktasını altında barındırır. Yani occipital torus kemiği, yardımcı kemiklerle beraber beden ve kafa arasındaki en önemli bağlantıları sağlar ve korur.

Eğer daha önce tam olarak gelişmemiş bir fetüs gördüyseniz occipital torus kemiğinin çıkıntılı olduğunu hatta kafatası şeklinin biraz garip göründüğünü fark etmişsinizdir. Bu kemiğin diğer kemiklerle tam olarak birleşmesi 18 - 25 yaş arasında gerçekleşir. Kafatasındaki tüm kemiklerin tam anlamıyla kaynaması ise, sıkı durun, 26 - 40 yaşları arasında gerçekleşiyor. 

Occipital torus çıkıntısının genetik kökeni:

İnsanlığın gelişim aşamalarına tam olarak hakim olmasanız da homo neanderthalensis olarak isimlendirilen neandertalleri ve sonrasında ilk modern insan olarak da bilinen cro magnonları bilirsiniz. Sonrası zaten aynaya baktığımızda da gördüğümüz homo sapienslerdir. Peki, tüm bunların occipital torus kemiğinin ele gelir bir çıkıntı olması ile ne ilgisi var?

Şöyle ki, occipital torus kemiği ele gelir bir çıkıntı olan tür neandertallerdi. Yani modern insanda bu kemiğin ele gelir bir çıkıntı şeklinde olmaması gerekiyor. Elbette, anatomik açıdan occipital torus kıvrımlı bir kemik ancak saçlarınızın arasına gizlenmiş o ele geçen çıkıntı herkeste yok. Sorabilirsiniz.

Peki, ne oldu da ilkel atalarımızın kemikleri bugüne kadar bizimle gelebildi? Sorunun kesin bir yanıtı yok ancak doğru olma ihtimali en yüksek olan yanıt, zamanında ilkel neandertaller ile modern cro magnonlar arasında bir çiftleşme olmuş olmasıdır. Bu ilişkiyi maymun - insan ilişkisi gibi düşünmek yanlış olur. Her iki tür de günümüz insanına en yakın türdür ve neredeyse aynı zaman aralığında yaşamışlardır.

Avrupa bölgesi mağara adamı ile dolu:

Neandertallerin günümüzden yaklaşık 250 bin - 28 bin yıl önce, Avrasya bölgesinde yaşadığı tahmin ediliyor. Yani neandertal atalarımız Avrupa ve Asya kıtasında yaşamışlardır. İlk modern insan dediğimiz cro magnonlar ise günümüzden yaklaşık 45 bin yıl önce Avrupa kıtasında yaşamışlardır. Binlerce yıl dünyada hüküm sürmüş olan neandertallerle görece genç olan cro magnonların yolu Avrupa’da kesişmiştir.

Neandertaller binlerce yıl dünyada hakim insan türü oldukları için elimizi nereye atsak bu türün kalıntıları ile karşılaşabiliyoruz. Cro magnonlar ile ilgili kalıntılar ise İtalya, İngiltere ve Fransa’da bulunmuştur. Bu iki tür, romantik bir Avrupa seyahati sırasında tanışmış ve birlikte olmuş olabilirler.

Böyle bir olayın yaşanmış olmasının en büyük kanıtı ise occipital torus kemiği çıkıntılı olan yani neandertal topuzuna sahip olan insanların büyük bir bölümü ile erken modern Avrupalılarda karşılaşıyor olmamızdır. Elbette göç ede ede ve insanlar karışa karışa bugün tüm Avrasya bölgesinde mağara adamı olarak tanımladığımız neandertallerin genetik mirası ile karşılaşabiliyoruz.

Tüm bunlar ne anlama geliyor?

Bol bol Latince kelime kullandık, çok çok uzak tarih hakkında bilgiler verdik. Tamam, occipital torus kemiğimiz çıkıntılıymış, damarlarımızda neandertal kanı dolaşıyormuş, ne olacak? Ne olacak, eğer insanlığın büyük çoğunluğunda neandertal DNA’sı varsa neandertal kalıntılarında klonlar üretilecek ve bilim insanlarının aptal olarak nitelendirdiği bu tür hayatımızı kurtaracak.

İnsanın kusurlu bir canlı olduğunu biliyoruz. Bunu her geçen gün daha fazla kullanmak zorunda kaldığımız kimyasal ilaçlardan anlayabiliriz. Bilim insanları bu durumun nedeni olarak modern insanda bulunan neandertal genini gösteriyor. Gerçekten böyle bir gene sahip olduğumuzu keşfedersek tür üzerinde yapılan çalışmalar sonucu, genin neden olduğu tüm kötülüklerden kurtulabiliriz.

Diğer bir açıdan bakarsak, ne kadar etik olur bilinmez, klon neandertaller hepimiz için yedek organ deposu görevi görebilirler. Evimizin bir odasında neandertal bulundurmaktan söz etmiyoruz. Laboratuvar ortamında tam bir canlı klonlamasından ya da tek tek organların yaratılmasından bahsediyoruz. İmkansız mı? Uzay boşluğunda bir Tesla arabasının dolaşması da imkansızdı.

Uzaya çıkıyoruz, okyanus derinliklerine iniyoruz, teknoloji aldı başını gidiyor ama doğanın en büyük mucizesi olan insanı hala anlamış değiliz. Occipital torus kemiğinin ele gelir şekilde çıkıntılı olması gibi küçük bir detay bile bilim insanlarının günümüz insan türünü anlamasını sağlayacak geçmiş bulguların keşfedilmesini sağlayabilir. Kim bilir, belki neandertal diyeti ile gerçekten kilo vermemiz bile mümkündür. 

Bonus: