Yayınlandığı günden bu yana Exxen oldukça eleştirilen bir platform haline geldi. Hatta öyle ki, Sihirli Annem dizisi için birçok eleştiri yapıldı hatta linçlendi. Yine platformda birçok YouTuber’ın ücretli yapımları yer almaya devam ediyor. Bu noktada öyle bir dizi var ki, Netflix’de olsa üzerine methiyeler dizeriz.
IMDB’de 8.4 puanda bulunan Feyyaz Yiğit ve Kıvanç Kılınç’ın başrollerinde bulunduğu “Gibi” şimdiden efsane diziler içine girebilir. Okan Bayülgen’nin programında tanıdığımız Feyyaz Yiğit’in yıldızı Ölümlü Dünya filmiyle parlamış ardından Cinayet Süsü’nde şahane bir gol atmıştı. Bununla beraber sponsorlu bir çalışma olan “Mega Techno Force” isimli YouTube kanalında Bartu Küçükçağlayan’la oldukça keyifli bir iş çıkarmıştı. Peki nasıl oldu da “Gibi” bu kadar başarılı bir yapım oldu?
Alternatif komedi oyuncularına açız
Türkiye’de komedi oyunculuğu dalında birçok iyi sanatçı var ancak sürekli aynı dizilerde ya da aynı filmlerde aynı isimleri görüyoruz. Gibi bu konuda oldukça alternatif isim sunuyor. Hatta birçok oyuncuyu daha önce hiç görmemiş bile olabiliriz.
Feyyaz Yiğit ve Kıvanç Kılınç ikilisi de henüz dinozor olmamış ve yüzlerini eskitmemiş isimler. Bu nedenle iyi oyuncu aslında birçok açıdan bizim beklentimizi fazlasıyla karşılıyor. Bir de şunu unutmamak gerekli, artık her usta oyuncu kendi kadrosu ve ekibiyle iş yapıyor. Ata Demirer ve Cem Yılmaz bunun en büyük örneği. Bu nedenle Gibi’de yer alan insanlar biraz daha hayatımızın içinden. Belki de uzun zamandır bunu istiyorduk.
Birbirinden bağımsız, absürd olaylar
Dizinin en eğlenceli bölümü bu olsa gerek. Gerçek hayatta insanın başına gelebilecek hemen her durum burada ince ince işlenmiş. Özellikle Erasmusla Gelen Yamyam, Karanlık Güç, Ayırtma Yenilemesi ve İkinci Yol bölümleri insana cidden ya dedirtiyor.
Diziyi izlerken ara ara Black Mirror’ın komedi versiyonu gibi hissettiren ayrı bir yapısı var. Dizinin konulara eğilişinde hep ince göndermeleri hissediyoruz. Özellikle bir yalanın insan hayatında nasıl kartopuna dönüşebileceği daha dizinin ilk bölümünden görülebiliyor. Bununla beraber diziyi izlerken, ya benzer bir olay aslında başıma gelmişti demeden edemiyorsunuz.
Umut Sarıkaya karikatürleri severler için gerçekten ideal bir yapım
Ülkemizde artık Umut Sarıkaya mizahı diye bir şey oluştu. Hem 90lar çocukluğunu işleyen hem de hayata karşı eleştirel bir yapısı olan Umut Sarıkaya’nın mizahını “Gibi” de görebilmek gerçekten mümkün. Örnek vermek gerekirse; “Nü Model” bölümünde Türk aile yapısı ve sanat konusundaki göndermeler birçok Sarıkaya karikatürünün birleşmiş hali gibi.
Feyyaz Yiğit’in kalemi, Gibi’de hepimizi oldukça etkiliyor keza aslında dizi de izlediğimiz birçok olay, günümüzde sürekli gerçekleşiyor. Esas sorun artık şunu izlemekten sıkılmış olabiliriz; “Olmayacak olayların, oluyor gibi olması” bizi gerçekten bıktırmış olabilir. Zengin kız, fakir oğlan ya da multi milyarder ağaların çarpık ilişkileri izleyiciyi gerçekten sıkıyor. Absürt komedi alanında da fantastik olaylardan ziyade yaşamımızın içinde gerçekleşen absürt şeyleri dışarıdan görmeye ihtiyacımız olabilir.
Özgün yapımları özledik
Gibi’nin yine bize çok sıcak gelmesinin en büyük nedeni bu. Birkaç platformda şu eleştiriyi sıkça görmeye başladık: “Cem Yılmaz’ın her filmde Arif’i oynaması.” Aslına bakarsanız oldukça ciddi bir eleştiri. Keza Pek Yakında ve Yahşi Batı filmleri dışında Arif’in farklı psikolojik yansımalarını sürekli görüyor gibiyiz. Bu da aslında eser ne kadar güzel olursa olsun, onu özgünlükten koparıyor.
Gibi’nin özgünlüğü daha önce denenmemiş bir tarzı denemesinden kaynaklanıyor. 25 dakikalık bölüm, 25 dakika. Karakterler kalıcı ancak olaylar bambaşka. Birbirini takip eden olaylardan ziyade 25-30 dakika arasında bütün olaylar bitiyor. Artık tüketeceğimiz içerikte biraz daha bunu arıyor olabiliriz sanki.
Kendi sohbetlerimizi çok özledik
“Gibi” de yaşanan olaylar aslında birçok açıdan her gün arkadaşlarımızla yaptığımız geyikleri anımsatıyor. Pandemi nedeniyle artık insanlarla buluşup bu geyikleri yapamıyoruz. Gibi bu özlemi biraz olsun alıyor. Feyyaz Yiğit’e arkadaşlarımızla başımızdan geçen absürt olayları yollasak herhalde ancak böyle bir dizi çıkabilirdi.
Bu özlemin tamamını alan Gibi, sanki evimizin içine giriyor gibi hissettiriyor. Özellikle Yılmaz ve İlkkan’ın arkadaş ortamı biraz daha üniversite yaşantımızı hatırlatıyor. Bu nedenle bu diziyi samimi yapan en önemli etken de “bizi bize anımsatması” olabilir.
Oyunculuklar ve tüm teknik detaylar efsane
Gibi’nin çekimleri efsane olmuş. Bu noktada çekim ekibi ve yönetmenleri kutlamak gerekli. Keza Yılmaz ve İlkkan hangi mekana gitseler sanki oradaymışız gibi hissetmemize neden oluyorlar. Bu noktada Feyyaz Yiğit’in metin yazarı ve ajans kökenli bir insan olması da önemli bir etmen olabilir.
Bu arada oyunculuklarda efsane. Yılmaz ve İlkkan’ın personaları da oldukça dikkatli hazırlanmış. İlkkan sürekli alternatif konulara açık, düzene ayak uyduran ve uzlaşmacı bir karakterken, Yılmaz sürekli akılcı ve özgürlükçü bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Aslında bir insanın iki ayrı yapısı gibi de denebilir bu karakterler için. Hepimizin içinde hem Yılmaz hem de İlkkan’dan biraz var.
Sadece Gibi’yi izlemek için Exxen sahibi olabilirsiniz. Burada ne kadar anlatırsak anlatalım, Gibi gerçekten özgün ve keyifli bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. 12 bölümlük bu güzel diziyi mutlaka izleyin.
Yazar Notu: 2.sezon da lütfen İlkkan’ın ailesi kim açıklayın yahu. Ayrıca “Erdem atletik diye ben neden köfteci açmak zorundayım ya”…