2014 yapımı Enigma filmini izlediyseniz Alan Turing kimdir sorusunun yanıtını genel anlamda da olsa biliyorsunuz demektir. Film, gerçek bir hikayenin yalnızca bir kısmını anlatıyor. Çünkü Alan Turing, kısa yaşamı boyunca yalnızca İkinci Dünya Savaşı’nın tarihini değiştirmekle kalmamış bugün bildiğimiz anlamdaki bilgisayarların ve yapay zeka sisteminin temelini matematiksel anlamda oluşturmuştur.
Alan Turing gibi bir dehanın, özellikle İngiltere gibi ‘gelişmiş’ bir ülkede baş tacı edildiğini düşünebilirsiniz ancak maalesef bu sıradışı insanın sonu, Apple logosuna da ilham veren siyanürlü bir elma olmuştur. Alan Turing kimdir, neler yapmıştır, savaşın kaderini nasıl değiştirmiştir gibi soruları yakından inceleyelim ve bu dahinin kısa ömrünün nasıl olup da böyle bir hazin bir sonla noktalandığını görelim.
Bilgisayarların insan olduğu zamanlar:
1912 yılında Londra’da doğan Alan Turing, tam adıyla Alan Mathison Turing, Sherborne Okulu’nda başladığı eğitim hayatında matematiğin sihirli dünyasını keşfetti ve bu tutkusu üzerinde başarıyla çalıştıktan sonra King's College’deki matematik bölümünde çalışmalarına devam etme kararı aldı. Buradaki eğitimini de başarıyla tamamladıktan sonra Cambridge Üniversitesi’nde akademi üyesi olarak kabul edildi.
Alan Turing The Entscheidungsproblem isimli bir makale yayımladı. Hesaplanabilir Sayılar Üzerine olarak dilimize çevirebileceğimiz bu makalede karar sorunu olarak bilinen bir problemin temel elektronik bilgisayarlar üzerinden nasıl çözüleceğini anlatıyordu. Bu çığır açan bir teoriydi çünkü o dönemin bilgisayarları insanlardı.
Şakal değil, bilgisayar anlamına gelen İngilizcedeki computer kelimesi o dönem insanlar için kullanılıyordu. Büyük hesaplamalar, tablo oluşturmalar, zorlu işlemler bir odaya doluşturulmuş ve neredeyse tüm gün çalışan kadınlardan oluşan bir ekip tarafından gerçekleştiriliyordu. Bu ekipten hesaplayıcı anlamındaki computer kelimesi ile bahsediliyordu.
Alan Turing tarafından ortaya konulan karar sorunu çözme yöntemi aslında insanların dijital hesaplama yapabileceği teorisi üzerine kurgulanmıştı. Evet, bildiğimiz yapay zeka. Turing tarafından ortaya atılan bu sistem, o dönem yalnızca 4 işlem gerçekleştirebilen bilgisayarların çok daha fazlasını yapabileceğini ortaya koyarak bilgisayarların bir insan mesleği değil bir cihaz olmasının temellerini atmıştır.
Almanların çözülemez dedikleri Enigma sistemini çözüyor:
Yazdığı bu makale ile birlikte matematik ve mantık dünyasında adından söz ettiren Alan Turing, Princeton Üniversitesi tarafından kabul edildi ve İngiltere’ye döndü. 1938 yılında İngiltere’ye döndükten sonra bu sistemi devlet adına kullanması için hükümet tarafından işe alındı ama henüz çalışmalarının dumanı üstündeyken İkinci Dünya Savaşı başladı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere, bilfiil Naziler tarafından bombalanıyordu. Belki binlerce İngiliz ajanı Almanların telsiz sistemine girerek saldırı stratejilerini öğrenmek istiyordu ancak Enigma olarak isimlendirilen ve her gün yenilenen bir şifreleme sistemi nedeniyle bu istihbaratları analiz etmek etmek imkansız hale geliyordu. Üstelik her gün değiştirildiği için bu insanların yalnızca 24 saatlik bir zamanları vardı.
Bu noktada devreye Alan Turing girdi ve kurduğu sistem sayesinde her gün rastgele değişiyor gibi görünen, bir insanın normal şartlar altında çözmesi imkansız olan şifreleme sistemini neredeyse tek başına çözmeyi başardı. Çözülen şifreleme sistemi sayesinde Nazilerin tüm haberleşme bilgileri ele geçirildi ve milyonlarca İngilizin hayatı kurtarılmakla kalmadı, savaşın kaderi de değiştirildi.
Savaşın isimsiz kahramanı Alan Turing:
İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren adam başlığıyla tüm gazetelere manşet olmasını, onlarca madalya almasını ve hayatı boyunca saygı görmesini beklediğimiz Alan Turing, savaştan sonra çok fazla devlet sırrı bildiği gerekçesiyle bir köşeye atılıyor. Kelimenin tam anlamıyla köşeye atılıyor çünkü İngiliz hükümeti, Turing’i görmezden gelmeyi tercih etti.
İçindeki tutkuyu yitirmeyen Turing, elektronik bilgisayarlar yapmayı ve kurduğu bu sistemi tam anlamıyla dijital hale getirmeyi kafasına koymuştu. Bu süreçte pek çok bilim insanının alışkanlığı olan uzun yürüyüşleri koşuya çevirmiş ve 1948 yılında İngiliz Olimpiyat Oyunları’na kabul edilecek düzeyde bir atlet haline gelmeyi de başarmıştır.
Maalesef bu dönemdeki başarısı yalnızca spor düzeyinde kaldı çünkü o dönem benzer bir Amerikan sistemi, İngiliz hükümeti tarafından kabul görür olmuştu. Turing zaten fazla devlet sırrı bildiği için kenara itilmişken bir de yaptığı çalışmaların gereksiz görülmesi ile birlikte hayallerinden giderek uzaklaşmaktaydı.
Yapay zekanın babasının sonu siyanürlü bir elma oluyor:
Alan Turing bir eşcinseldi. Elde ettiği o kadar başarıya rağmen İngiliz hükümeti yalnızca bu durumu görüyordu çünkü İngiltere’de eşcinsellik yasaktır hatta bir suçtur. Eşcinsel olduğu ortaya çıkan Turing’e iki seçenek sunuldu. Ya hapse girecek ya da yüksek düzeyde kadınlık hormonu yani östrojen verilecekti. Hapishanede çürümek yerine ikinci seçeneği tercih etti.
Yüksek düzeyde östrojen yüzünden göğüsleri büyüyen, testisleri küçülen ve daha da kötüsü aklı bulanmaya başlayan Alan Turing, yetmezmiş gibi çalışmalarının da devam edilecek düzeyde olmadığı bahanesiyle üniversiteden uzaklaştırıldı. Ancak bir bilim insanının çalışmalarını durdurmak için üniversiteden uzaklaştırmak yetmez. İngiliz hükümeti de bunu biliyordu.
Alan Turing, 7 Haziran 1954 tarihinde evinde ölü bulundu. Yanında yalnızca bir ısırık alınmış olarak bulunan siyanürlü elma ile intihar ettiği söylendi. Ancak bugün bile pek çok insan bu ölümün bir suikast olduğuna ya da Turing’in bu elmayı ısırmaya zorlandığına inanıyor. Yaşadığı baskıyı düşündüğümüz zaman bu düşünceler hiç de gerçek dışı kompo teorilerine benzemiyor.
Alan Turing mirası:
Alan Turing bilgisayarı icat etmedi. Hatta yapay zekayı bile tam olarak icat etti denemez ancak yaptığı çok daha önemliydi. Çünkü bugün kullandığımız tüm cihazların arkasında karmaşık matematiksel formüller ve bunlar üzerine kurulu mühendislik çalışmaları vardır. İşte Alan Turing tam da işin belki de en zor olan tarafını yani matematik yönünü ortaya koymuştur.
Turing’e verilen yoğun hormon cezası kimyasal hadım olarak adlandırılıyor. Bilimsel çalışmaları için vücudunu feda eden Turing, ‘intihar’ etmeseydi gerçek bir elektronik bilgisayar yaparak belki günümüz teknolojisinin çok da erken gelişmesini sağlayacaktı. Bugün hepimizin bildiği Apple logosunun, Turing’in tek bir ısırık alarak hayatını kaybettiği siyanürlü elmadan ilham alınarak tasarlandığı düşünülüyor.
Yapay zekanın babası olarak isimlendirilen, aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren bilim insanı olan Alan Turing kimdir sorusunu yanıtladık ve bu dehanın hazin bir sonla biten kısa hayat hikayesinden bahsettik.