Dünyanın en büyük gündem maddelerinden biri olan iklim krizini daha iyi anlamak ve çözüm yolları aramak için sayısız çalışma yürütülüyor. Bu noktada bilim insanlarının değişimi incelemek için ilk baktıkları yerlerden biri ise Arktik Denizi.
Arktik Denizi, Dünya'nın serin kalmasını sağlayan en önemli bölgelerden biri. Yüzeyi buzlarla kaplı bu deniz, Güneş ışınlarını yansıtarak okyanusların ısısının düşük kalmasına yardım ediyor. Bir nevi gezegenimiz için klima görevi görüyor.
Erime düşünülenden hızlı gerçekleşiyor:
Ancak Arktik Denizi'nin üzerindeki buz tabakası ne yazık ki sürekli bir erime yaşıyor. İklim krizi buzları erittikçe, deniz suyu ısınıyor ve bu ısınma da iklim krizinin etkilerinin daha çok artmasına neden olan bir kısır döngüye sebep oluyor.
Özellikle kuzey yarım kürede yaşanan genel ısınma, sıcak hava dalgaları ve sel felaketleri gibi aşırı olayların da büyük ölçüde bu döngüden kaynaklandığına yönelik görüşler giderek artıyor. Bu konuda yapılan yeni bir araştırma ise buz tabakasındaki erimenin şimdiye kadar düşünülenden çok daha hızlı gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
Araştırmada bilgisayar modellemeleri kullanıldı:
Şimdiye kadar Arktik Denizi'ndeki buzun erime miktarının ve hızının tespit edilmesine yardım eden veriler, 1954 ve 1991 yılları arasında buz kütleleri üzerinde yapılan Sovyet keşiflerinin ölçümlerinden elde edilen verilerdi. Ancak küresel ısınmanın etkileri, bu verileri geçersiz kılıyordu ve doğru sonuç alınmasını engelliyordu.
Uydu radar görüntülerinden buz kalınlığını hesaplamak da mümkün değil çünkü değişen kar örtüsü miktarı sonuçları etkiliyor. Yürütülen yeni araştırmada ise bilim insanları 2002'den 2018'e kadar ayrıntılı kar örtüsü tahminleri üretmek için yeni bilgisayar modellemeleri kullandı. Modeller, kar birikimini değerlendirmek için sıcaklık, kar yağışı ve buz kütlesi hareketlerini izledi. Elde edilen sonuçlar ise erimenin düşünülenden iki kat hızlı gerçekleştiği sonucunu verdi.
Denizi kaplayan buz miktarının azalması, ticaret yollarını değiştiriyor:
Arktik Denizi'ndeki buzların erimesi, Çin ile Avrupa arasındaki ticaret yolunun bu bölgeye yönelmesine sebep oluyor. Daha kısa bir rota çizilmesini mümkün kılan bu durum, her ne kadar yolu kısalttığı için daha az karbon emisyonu anlamına gelse de aynı zamanda bölgede geri dönüşü olmayacak petrol sızıntısı gibi ihtimalleri de beraberinde getiriyor.
Aynı zamanda bölgede bulunan petrol kaynakları da eriyen buz ile birlikte 'ulaşılabilir' hale geleceği için bu durum aynı zamanda Arktik Denizi bölgesinde petrol arayışlarının da artacağı anlamına geliyor. Bu da iklim krizine sebep olan döngüye eklenen yeni bir zincir anlamına geliyor.