Alzheimer, günümüzde halen daha kesin bir tedavisi bulunamayan ve oldukça yaygın görülen bir nörolojik hastalık. Hastalığın tedavisinin olmamasının arkasında yatan neden ise Alzheimer'ın kaynağında ne olduğunun henüz tam olarak anlaşılamamış olması.
Başlangıçta yalnızca düşünme ve hatırlama gibi becerileri etkilese de Alzheimer ilerleyen süreçlerde hastaların temel ihtiyaçlarını karşılamalarına engel oluyor. Son derece yaygın olan ve giderek görülme sıklığı artan Alzheimer'ın en iyi şekilde anlaşılması ve tedavilerin geliştirilmesi için pek çok bilimsel araştırma yürütülüyor. Sonuçları Biological Reviews'da yayınlanan yeni bir çalışma ise Alzheimer ile kronik stres arasındaki bağlantıyı inceliyor.
Kronik stres Alzheimer'ı bir nevi besleyen faktörlerden biri:
Alzheimer ile ilgili yürütülen araştırmalarda kronik stres önemli bir konu başlığı ve yıllar içerisinde bu konuda farklı araştırmalar yürütülmüş. Özellikle çocukluk döneminde oluşan travma sonrası stres bozukluğu gibi durumların ilerleyen yaşlarda Alzheimer için kişileri 'savunmasız bıraktığı' yönünde yürütülen bir araştırma sonrası şimdi de bilim insanları bunun sebebinin ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için yeni bir araştırma gerçekleştirdi.
Araştırmanın odağında ise beynin iki bölümünü lobların hemen üzerinde bulunan bezlerle birbirine bağlayan bir yol olan hipotalamik-hipofiz-adrenal eksen (HPA ekseni) var. Özellikle stresle ilişkili bozukluklarda rol oynayan ve strese yönelik tepkiyi düzenleyen bu bölge, Alzheimer araştırmalarında da önemli bir yer tutuyor.
HPA ekseninin görevlerinden birı, kortizolün salınımını düzenlemektir. Stres ne kadar büyükse, o kadar fazla kortizol salınır. Glukokortikoid hormonlar olarak bilinen bir sınıfın parçası olan bu hormon, kan şekerini yükseltir ve bağışıklık sistemini baskılar.
HPA ekseninin bozulması ve ardından kortizol seviyelerinde artışlar Alzheimer vakalarında sıklıkla görülür ve bu da HPA eksenini Alzheimer'ı anlamakta önemli bir bölge haline getirir. Ancak bilim insanları, bu artışın sebebini henüz tam olarak anlamış değiller.
Yürütülen araştırmada ise araştırmacılar, HPA eksenini etkileyen genetik faktörlerin, Alzheimer gibi hastalıklarda görülen nöron hasarına katkıda bulunduğu bilinen beyindeki iltihabı da etkileyebileceğini öne sürüyor. Avustralya'da Curtin Üniversitesi'nden moleküler genetikçi David Groth kronik stresin vücudumuzdaki pek çok biyolojik yolu etkilediğini ve HPA ekseninin de bu yollardan biri olduğunu ifade ediyor. Groth, Alzheimer ve kronik stres arasındaki ilişkiyi "Bu yollar içindeki genetik varyasyonlar, beynin bağışıklık sisteminin davranış biçimini etkileyerek işlevsiz bir tepkiye yol açabilir. Beyinde bu, normal beyin süreçlerinde kronik bir bozulmaya yol açar, sonra nörodejenerasyona sebep olur ve nihayetinde bunama riskini artırır'' sözleriyle özetliyor.
Alzheimer'ın kimi belirtilerinin daha erken yaşlarda ortaya çıkmaya başlayabileceği biliniyor ve özellikle kronik stres gibi etkileri ölçümlenebilir olası sebeplerin iyi şekilde anlaşılmasının, Alzheimer'ın önlenmesinde ve tedavisinde önemli rol oynayacağı düşünülüyor.