Bilim dünyasındaki kadınları düşününce akla ilk gelen isimlerden biri Marie Curie oluyor. Peki Marie Curie kimdir? Neden bu kadar önemlidir? Yaşamı boyunca ne gibi başarılara imza atmıştır? Bilim uğruna kendini feda edenlerden midir? Eğer Marie Curie’yi sadece isim olarak biliyor, hayatının detaylarını öğrenmek istiyorsanız sizi şöyle alalım.
Marie Curie omuzlarına erken yaşta yük binenlerden...
7 Kasım 1867 tarihinde Maria Salomea Skłodowska adıyla Polonya’nın Varşova kentinde dünyaya gelen kaşifimiz, daha çocukken parlak zekâsıyla dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı. 16 yaşındayken Rus lisesinden altın madalya kazanarak mezun oldu ve ortaöğretimi büyük bir başarıyla tamamladı. Bu noktada kahramanımız hayatın yükünü erken yaşta üstlenmek durumunda kaldı. Çünkü Marie Curie’nin matematik ve fizik öğretmeni olan babası yaptığı yanlış yatırımlar sebebiyle birikimlerini kaybedince Marie Curie'ye öğretmen olarak çalışmaya başlayıp hayata atılmak düştü. Parlak bir öğrenci olarak eğitimine devam etmek istedi haliyle. Ancak dönemin şartlarını az çok tahmin edersiniz. Eğitim kurumları kollarını açıp kadın öğrencileri beklemiyordu ne yazık ki. Marie Curie de sırf cinsiyeti yüzünden normal bir üniversiteye kaydolamadığı için kadın öğrencileri kabul eden bir üniversite olan Floating Üniversitesi (Flying Üniversitesi olarak da bilinir) adlı yüksek öğrenim kurumuna girdi.
Özel öğretmenlik yaptığı sırada olmadık birine tutuldu
Marie Curie 18 yaşına geldiğinde bir evde özel öğretmen olarak işe başladı. Daha sonra iki sene boyunca babasının bir akrabasının evinde özel öğretmenlik yaptı. Bu esnada evin oğlu ve gelecekte önemli bir matematikçi olacak olan Kazimierz Żorawski’ye aşık oldu. Ne yazık ki Żorawski’nin anne babası meteliksiz olduğu gerekçesiyle Marie Curie’yle evlenmesine karşı çıktı. Żorawski de anne babasına karşı gelemeyince bu sevda başlamadan son buldu. Hem Marie Curie hem de Kazimierz Żorawski için büyük bir yıkım olmuştu. Kısa bir süre sonra büyük akademik başarılar elde eden Żorawski’nin yıllar sonra 1935 yılında Radyum Enstitüsü’nün önüne yapılan Marie Curie heykelinin önünde düşünceli düşünceli oturduğu bile görülmüş.
Kardeşiyle birbirlerine destek olarak eğitimlerini tamamladılar
Yaşadığı kalp kırıklığı Marie Curie’yi eğitim aşkından vazgeçirmedi elbette. Özel öğretmenlik yaparken elde ettiği kazancı kullanarak kızkardeşi Bronisława’yı Paris’te tıp okuttu. Ancak kız kardeşiyle küçük bir anlaşma yaptılar. Önce Marie Curie Bronisława’ya eğitiminde yardımcı olacaktı daha sonra da Bronisława Marie Curie’ye. Nihayet 1891 yılında Marie Curie de Polonya’dan ayrılarak Paris’teki kız kardeşinin yanına gitti. Paris Üniversitesi’nde fizik, kimya ve matematik okumaya başlayan Marie Curie, zor şartlar altında yaşıyordu. Gerçek anlamda kuru ekmekle beslenen Marie Curie, gündüzleri derslere odaklanıp geceleri para kazanabilmek için dersler veriyordu. O zor günlerde Jean Perrin, Charles Maurain ve Aimé Cotton gibi çok kıymetli fizikçilerle tanıştı.
Tıpkı lisede gösterdiği başarı gibi 1893 yılında fizik bilimleri bölümünden birinci olarak mezun oldu. Paris’e ilk geldiği zamanlarda derslerine girdiği kıymetli öğretmeni fizikçi Gabriel Lippmann’ın araştırma laboratuvarında çalışmaya başladı. 1894 yılında eğitim hayatında bir başarıya daha imza atarak matematik bilimleri bölümünden ikincilikle mezun oldu. Aynı yılın baharında kısa bir süre sonra hayatını birleştireceği Pierre Curie ile tanıştı.
Marie Curie ile Pierre Curie birbirini besleyen bir çift olarak bilim dünyasına adım attı
Pierre Curie ile Marie Curie’nin bilime duyduğu ortak tutku, yakınlaşmalarını sağladı. Aslında Pierre Curie evlilik teklif ettiğinde Marie Curie kabul etmedi. Çünkü Polonya’ya dönmeyi planlıyordu. Pierre Curie onunla birlikte Polonya’ya taşınmaya razı olduğunu bile söylemiş. 1894 yılının yaz tatilinde Varşova’ya dönen Marie Curie, akademide yaşanan cinsiyetçilik sebebiyle Kraków Üniversitesi’ne kabul edilmeyince Paris’e dönmeye ve kariyerine orada devam etmeye razı oldu. 26 Temmuz 1895’te evlenen Marie Curie ile Pierre Curie, hem gönül hem de bir tür bilim ortaklığı kurmuş oldu.
Marie Curie’yi meşhur eden asıl başarı geliyor
1898 yılında Marie Curie ile Pierre Curie, “polonyum” adını verdikleri bir element keşfettiklerini duyuran ortak bir makale yayımladı. Elementi Marie Curie’nin ülkesi Polonya anısına polonyum olarak adlandırdıklarını biliyor muydunuz? 26 Aralık 1898’de ise bugün adını duyduğumuzda akıllara Marie Curie'yi getiren radyum elementini keşfettiklerini duyurdular. Daha sonra Marie Curie ve Pierre Curie, araştırmalar sürecinde “radyoaktivite” kelimesini hayata kazandırdı. O zamanlar tezi için konu arayan Marie Curie, uranyumda bulunan özelliklerin diğer maddelerde de olup olmadığını öğrenmek istedi. Çalışmaları neticesinde aynı özelliğin toryum elementinde de olduğunu keşfetti.
Çalışmaları sonucunda Marie Curie 1903 yılında doktorasını tamamladı. Pierre Curie ise Royal Society tarafından kimya çalışmaları alanında verilen Davy Madalyası’nı kazandı. Yine 1903 yılında Marie Curie, Pierre Curie ve Henri Becquerel, radyoaktivite keşifleri sayesinde Nobel Fizik Ödülü’nü paylaştı.
Marie Curie de “çocuk da yaparım kariyer de” diyenlerden
Biri 1897 diğeri 1904’te doğan Irène and Ève’in doğumu Marie Curie’yi yoğun bilimsel çalışmalardan alıkoymadı. Fizik bölümünde dersler vermeye başlayan Marie Curie, deneysel ispata dayalı öğretim yöntemleri öğretmeye başladı. 1904 yılının Aralık ayında Pierre Curie’nin yönettiği laboratuvara baş asistan olarak atandı.
Pierre Curie’nin ani ölümü Marie Curie’yi üzdüğü kadar hırslandırdı da
Pierre Curie, henüz 47 yaşındayken 19 Nisan 1906 tarihinde bir yol kazasında hayatını kaybetti. Bu ani ölüm, Marie Curie’yi alt üst ettiği kadar kariyerinde dönüm noktası da yarattı. Marie Curie bütün enerjisini eşiyle birlikte belirli bir noktaya taşıdıkları bilimsel çalışmaları tamamlamaya verdi. 13 Mayıs 1906’da, Pierre Curie’nin ölümüyle boşa çıkan profesör koltuğuna atandı. Böylece Sorbonne’da ders veren ilk kadın unvanını da kazandı.
1911 yılında bu kez Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Birinci Dünya Savaşı sırasında kızı Irène’in de yardımlarıyla x-ray kullanımını geliştirmeye yoğunlaştı. Marie Curie 1921 yılında iki kızını da yanına alarak ABD’ye seyahat etti. Orada dönemin başkanı Warren G. Harding tarafından ilgiyle karşılandı. Ardından Belçika, Brezilya, İspanya ve Çekoslovakya’da dersler verdi.
İlerleyen dönemlerde kızlarıyla birlikte çalışmaya başlayan Marie Curie’nin laboratuvarı, dünyanın önde gelen radyoaktivite araştırma laboratuvarlarından biri haline geldi. O zamanlar radyasyonun etkileri bugünkü gibi bilinmediği ve haliyle önlemler alınmadığı için Marie Curie çalışırken test tüplerini ceplerinde taşıyor ya da masasındaki çekmeceye öylece koyuyordu. Ne yazık ki bu dikkatsizliğin bir bedeli olacaktı...
Marie Curie de bilim uğruna kendini feda edenlerden
Marie Curie de tarihteki birçok bilim insanı gibi istemeden de olsa bilim için kendini feda edenlerden. Uzun süreler boyunca radyasyona maruz kalmaktan kaynaklanan lösemi sebebiyle 1934 yılında hayatını kaybeden Marie Curie, fizik dünyasına yaptığı katkıların yanı sıra kendisinden sonra gelen nükleer fizikçileri ve kimyacıları da etkilemiş bir isim. Marie Curie, öldüğünde ilk olarak eşi Pierre Curie’nin yanına gömüldü. Daha sonra külleri 1995 yılında Paris’teki Panthéon’a yerleştirildi. Ofisi ve laboratuvarı, Paris’teki Curie Museum’da yer alıyor. Çok yüksek miktarda radyoaktif kirlenmeye maruz kaldığı için çalışmalarına dokunmak çok tehlikeli kabul ediliyor. Hatta Marie Curie’nin tarif defterleri bile oldukça radyoaktif. Çalışmaları kurşun astarlı kutularda saklanıyor. İncelemek isteyenlerin koruyucu kıyafetler giyerek dokunması gerekiyor.
Kaynak: Wikipedia, Britannica