7 Temmuz 2021’de yayımlanan bir araştırmaya göre, global veriler düşük gelirli ülkelerin toksik kirlilikten ve iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan ülkeler olduğunu ortaya koydu. Araştırma, en çok ve en az risk taşıyan ülkeleri açıklarken bu ülkelerden hangilerinin kirlilik riskini azaltmak için hemen eyleme geçebileceğini gösteriyor.
İçinde bulunduğumuz çağda insan faaliyetlerinin çeşitli şekillerde gezegenimizi istikrarsızlaştırdığı su götürmez bir gerçek. Kirliliğin en büyük sonuçlarından birinin küresel ısınma olduğu bilinirken, son 2 yıldır tüm dünyayı sarsan COVID-19 pandemisinin de insan faaliyetleri olduğuna dair inanışlar var. İklim değişikliğine yönelik geçmişteki araştırmalar düşük gelirli ülkelerin toksik kirlilik ve iklim değişikliğinden yüksek gelirli ülkelere göre daha yüksek risklerle karşı karşıya olduğunu gösterirken, bu iki risk arasındaki ilişkiyi ortaya koyan az sayıda araştırma var.
Araştırmada 176 ülkeye ait veriler kullanılmış
Yeni araştırmanın yazarları, toksik kirlilik ve iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmak için 176 ülkenin 2018 yılına ait verilerini incelediler. Araştırmacıların kullandığı veriler, halka açık ND-GAIN (Notre Dame Global Adaptation Index), EPI (Yale Environmental Performance Index) ve GAHP (Global Alliance on Health and Pollution) veri tabanları tarafından sağlandı.
Araştırmacılar, iklim riskinin bölgesel dağılımı ile toksik kirlilik arasında güçlü ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki keşfettiler. Bu keşif, iklim değişikliği konusunda en yüksek risk altında olan ülkelerin toksik kirlilik bakımından da en yüksek riski taşıdığını ortaya koydu.
En riskli ülkeler dünya nüfusunun üçte birini oluşturuyor
Araştırmada, en yüksek risk taşıyan ülkelerin üçte birinin toplam dünyan nüfusunun üçte ikisini oluşturduğu ve coğrafi olarak Afrika ve güneydoğu Asya’da yer alan düşük gelirli ülkelerden oluştuğu görülüyor.
Araştırmacılar; demografik, ekolojik ve sosyal faktörlerin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve bunların geniş eşitsizlik örnekleri gösterdiğini belirtirken coğrafi yapının, yerel yapısal koşulların ve dış faktörlerin hepsinin bu ülkelerde risklerin artmasında rol oynadığının altını çiziyor.
Riski azaltmak için yapılacak yatırımlardan en yüksek geri dönüşü alacak ülkelerin bir listesini hazırlayan araştırmacılar, bu ülkelerin sırasıyla Singapur, Rwanda, Çin, Hindistan, Solomon Adaları, Butan, Botswana, Gürcistan, Kore Cumhuriyeti ve Tayland olduğunu ifade ediyor. Araştırmacılar, bu ülkelerin riski azaltma adına atacağı adımlardan en yüksek faydayı sağlayacak olmasının altında yatan sebep ise ülkelerin risk seviyeleri ve yapısal kapasiteleri olduğunu söylüyor.