Felaketler yaşanırken mücadeleden taraf olmanın yeterli olduğunu düşünüyoruz, ancak afet bölgelerinin dışına çıkıp sosyal medyaya girince tam tersini görüyoruz. Yangın bölgelerinde halkın hem ormanlar hem de canlılar için kenetlenmesi, ne yazık ki sosyal medyada birbirlerine karşıt iki görüşün savaşı kadar ilgi görmüyor. Yanlış bilgiler, kamuoyu gündemine giren hemen her krizde olduğu gibi birbirine karşıt tarafların elinde silaha dönüşüyor.
Akdeniz Bölgesi’ndeki yangınlar devam ederken, yaşananlarla ilgili sosyal medyaya yansıyan bilgilerin çoğu teyide muhtaç kaldı. Önce Yunanistan ve Avustralya’daki yangınlara ait çarpıcı fotoğrafların Türkiye’ye aitmiş gibi paylaşıldığını gördük, daha sonra dünya gündemine giren kampanyaları… Çoğu insan için #HelpTurkey ya da karşıtı #StrongTürkiye paylaşımlarından illaki birisi doğru olmalı... Ancak durum pek de öyle değil, çünkü her ikisi de bot hesaplarla başlatıldı.
Türkiye için sosyal medyada başlayan #HelpTurkey çağrısı ile tamamen karşıtı olan #StrongTürkiye kampanyaları:
2 Ağustos gecesi, Muğla ve Antalya’daki yangınlar devam ederken Twitter’da 2,5 milyon #HelpTurkey paylaşımı yapıldı. Bu paylaşımlara çoğunlukla Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslarüstü kurumlar etiketlendi. Paylaşım sayısı artıp etiket dünya gündemine girince kampanya “Türkiye’nin yangınla mücadelede yetersiz kaldığını” düşünen ve çoğu muhalif kesimden binlerce güçlü hesabı harekete geçirdi, dijital ortamda bir toplumsal harekete dönüştü.
2 Ağustos sabahında İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açıklamasıyla eş zamanlı olarak #HelpTurkey’in tamamen karşıtı olan #StrongTürkiye ve #WeDontNeedHelp etiketleri gündeme girdi. Altun ve kampanyanın diğer destekçilerine göre #HelpTurkey kampanyası, Türkiye’nin itibarını hedef alıyor, ülkeyi zayıf gösteriyordu ve yurtdışı kaynaklıydı, asla desteklenmemeliydi.
#HelpTurkey kontrollü bir şekilde başlatıldı ve kısa sürede organik bir hale dönüştü:
- #HelpTurkey etiketli ilk paylaşımlar sahte ve bot hesaplarla yapıldı.
- Bot hesaplar kampanya ile aynı gün (2 Ağustos’ta) açıldı.
- Sahte hesaplar Twitter adları değiştirildi.
- Atılan ilk tweetlerin büyük bir kısmı kopyala yapıştır metinlere sahipti.
- Bu metinler, daha sonra gerçek kullanıcılar, ünlüler tarafından organik şekilde benimsendi ve paylaşıldı.
- Hem bot hem de sahte hesaplardan atılan kopya tweetler kısa sürede silindi.
- Jones’a göre tweetlerin silinme amacı durumun keşfedilmesini engellemek.
- “Turkey on fire and needs help” cümlesi farklı dillere çevrildi, sahte tweetlere yanıt olarak atıldı, bu sayede yanıtlama etkileşimi artırıldı.
- Aynı cümle, Kpop ve BTS fanı hesaplar tarafından bile paylaşıldı.
- Kampanyanın başlangıcında kullanılan sahte ve bot hesap sayısı 46.000, bu hesaplardan yapılan paylaşımların sayısı ise 160.000 olarak belirlendi.
- Organik etkileşimlerle birlikte tweet sayısı 2,5 milyona ulaştı.
Analiz sonuçlarına göre #HelpTurkey kampanyasının organize bir şekilde başlatıldığını görmek mümkün. Ancak devamında organik bir hâl aldığını, 2 milyon 300 binden fazla paylaşımın gerçek hesaplar tarafından yapıldığını görüyoruz.
Etiket yoluyla kampanya ve görseller trendlere girdikten sonra gerçek kullanıcılar ve büyük hesaplar, durumun vehameti nedeniyle -gayri ihtiyari bir şekilde- kampanyaya destek vermeye başladı. Sahte tweetler silinince geriye kalan, gerçek kullanıcıların duygusal etmenlerle kampanyaya destek verdiği organik paylaşımlar oldu.
Gelelim #StrongTürkiye kampanyasına:
- Kampanya İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açıklama ve çağrısı ile organik bir şekilde başladı.
- Ancak bot hesapların yaptığı paylaşımlar ile tweet sayısı artırıldı.
- Paylaşımların ve Altun’un hedefinde #HelpTurkey kampanyası vardı.
- #StrongTürkiye etiketi ile yapılan paylaşımların bir kısmı, #HelpTurkey’e destek verenlerin eleştirileriydi.
- Kampanya bakanlar, üst düzey devlet memurları, belediye başkanları ve ünlülerin sahip olduğu güçlü hesaplar tarafından desteklendi.
- Bot hesaplar tarafından atılan tweetler ve hesaplar kampanya trendlere girdikten bir süre sonra silindi.
#StrongTürkiye ile birlikte Türkiye’nin yardıma ihtiyaç duymadığını belirten #WeDontNeedHelp etiketi de dolaşıma girdi. Bu iki etiket ve kampanya için yapılan ilk paylaşımlar, tıpkı #HelpTurkey’de de olduğu gibi bot hesaplar tarafından yapıldı. Yine aynı şekilde hesaplar ve tweetler silindi, etiket gündeme girip organik hesaplar tarafından benimsendikten sonra kampanya yine toplumsal bir tepkiye dönüştü.
Sonuç: Kriz dönemlerinde, özellikle sosyal medyada keskinleşen kutuplara mesafeli yaklaşmak gerek
Her iki kampanyanın da merkezi olarak yönlendirildiği söylenebilr. Bu kampanyaları görüp ya #HelpTurkey ya da #StronTürkiye’ye destek veren pek çok insan var. Yaşananların vehametine kapılarak illa ki bir tarafa destek verme ihtiyacı hissetmek, olanları uzaktan seyrederken her şeyi sosyal medyadan öğrenmeye çalışmak kadar doğal.
Sosyal medyada gördüklerimiz, eminiz ki bölgede yaşayan vatandaşların ve yardım için desteğe gidenlerin yaşadıklarının yanından bile geçmiyor. Afet bölgelerinde verilen mücadeleyi düşününce, sosyal medyadaki kutuplaşmanın hiçbir anlamı kalmıyor. Alevler arasında kalan bir ağaç, kuş ya da evini, yakınını kaybeden insanlar için kimin hangi fikri desteklediğinin pek bir önemi yok. Kutuplaşma üzerinden suni gündemler yaratıp asıl görevimiz olan yardımlaşmayı unutmamak gerekiyor.