Müneccim misiniz?: Bilimkurgu Yazarlarının Geleceği Gördüğü 12 Şey

Bilim kurgu eserleri kendi içerisinde farklı alanlara ayrılıyor olsa da bazı eserler ve bazı yazarlar diğerlerinden ayrılıyor. Bazı yazarların tahminleri adeta müneccimlik olmalarıyla öne çıkıyor.

Dünyadaki hemen herkesin gelecek hakkında bazı tahminleri vardır. Bilimkurgu yazarlarının ise bu konuda özel bir yeteneği olduğu aşikar. Pek çok büyük bilim kurgu yazarı, bugün kullandığımız teknolojileri ve ürünleri çok daha önceden kaleme almayı başardı.

Kredi kartı (Edward Bellamy)

Kredi kartları hayatımızın olmazsa olmazları arasında yer alıyor. 1950 yılında ilk defa hayatımıza giren kredi kartlarının fikir olarak ortaya çıkışı ise çok daha eski. Looking Backward adlı 1887 tarihli romanında yazar Edward Bellamy, bugünkü kredi kartına oldukça yakın bir konsepte sahip kartlardan bahsediyordu. 

Kulaklık (Ray Bradbury)

Evlerin yanmadığı, itfaiyecilerin kitapları toplayıp yaktığı meşhur Fahrenheit 451 romanında Ray Brandbury, bugün bildiğimiz kulaklık ve airbuds konseptini bu kitapta kaleme almıştı. Deniz kabuğu adını verdiği bu konseptler, teknik olarak iki hoparlörün kafamıza yapıştırıldığı çok pahalı kulaklıklar çağında oldukça beklenmedikti.

Uydular (Arthur C. Clarke)

Bilimkurgunun önde gelen isimlerinden olan Arthur C. Clarke, 2001: A Space Odyssey adlı eserinde uydu iletişiminin temel konseptini ortaya atmıştı. Ünlü yazarın o dönemde ortaya attığı diğer fikirler arasında akıllı saatler gibi teknolojiler de yer alıyordu.

Ay'a yolculuk (Jules Verne)

Jules Verne'in Ay'a Seyahat adlı kitabı oldukça popülerdir. Yazarın gelecek hakkında çok fazla başarılı öngörüsü olsa da aralarında en popüler olarak Ay'a iniş gösterilir. Kısa hikayesi "From the Earth to the Moon", sadece Ay'a bir insanın ayak basmasını değil uzay aracının yapısından kalkışına ve kalkış yerine ve görevdeki astronota kadar bilmişti.

Güvenlik kameraları (George Orwell)

George Orwell'in klasik eseri 1984, bugünkü yapıdan daha sıkı bir gözetim mekanizması içermesine rağmen bazı noktalarda oldukça isabetli tahminlere sahipti. Bunlardan biri de CCTV kameralarıydı. Günümüzde ek olarak telefon aramaları, internet aktiviteleri gibi sistemler de izlenebiliyor.

Video görüşme (Hugo Gernsback)

Huge Gernsback'ın eseri Ralph 124C 41+'da yazar Telephot adını verdiği bir cihazdan bahsetmişti. Bu cihaz dev bir ekran ve ona bağlı bir telefondan oluşuyordu. Böylece insanlar birbirlerini görerek iletişime geçebiliyordu. Gernsback'ın kitabı yayımlandığında ise yıl 1911 idi.

Antidepresanlar (Aldous Huxley)

Cesur Yeni Dünya romanında Aldous Huxley insanların kötü hissetmeme çalışmalarından bahseder. Bu çalışmaların bir parçası olarak da Soma adı verilen bir ilaçtan bahsediyordu. Soma insanların olumsuz düşüncelerini aklından uzaklaştırıyordu. Bu kitaptan yıllar sonra doktorlar antidepresan ilaçları geliştirmeye başladı.

Genetik Mühendisliği (Aldous Huxley)

Cesur Yeni Dünya romanında bir başka öne çıkan konsept de genetik mühendisliği idi. Gelecekte insanlar, farklı sınıflara ve sosyal yapılara uygun olması amacıyla genetik olarak özel olarak düzenleniyordu. Günümüzde durum o seviyede değil ancak gelmeyeceğinin de bir garantisi yok.

Tablet (Douglas Adams)

Otostopçunun Galaksi Rehberi'nde Douglas Adams, tablet-e kitap okuyucu-Siri hibriti bir cihazdan bahsetmişti. Bu cihaz konuşuyor, dijital olarak bilgileri gösterebiliyor ve ana karakterlerimize de çeşitli bilgiler veriyordu. Sesle çalıştırmak da mümkündü.

Otonom Arabalar (Ray Brandbury)

Şu anda otonom arabalar günlük kullanımda çok sık karşımıza çıkmıyor ancak bir gün hayatımıza gireceklerine kimsenin şüphesi yok. Bu konsepti ilk olarak gördüğümüz yer ise Brandbury'nin 1951 tarihli The Pedestrian romanı olmuştu. 

İnternet (Mark Twain)

Yıl 1898. Mark Twain, telektroskop adlı bir şeyden bahsediyordu. Teknik olarak dial-up bağlantı olan bu sistem insanların telefon hatlarıyla küresel bir ağa bağlanıp, dünyanın her yerinden bilgi alıp görüntülere ulaşmayı sağlıyordu. 

Transplant (Mary Shelley)

1818 yılında Mary Shelley bir hikaye kaleme aldı. The Modern Prometheus adlı hikayede bilim sonunda ölüme galip gelmişti. Bunun yolu da organ naklinden geçiyordu. Doctor Frankenstein'da ise bir araya getirilmiş ölü dokulara elektrik verilerek ortaya çıkan yapı hayata döndürülüyordu. Bu eserde organ nakli, gerçekte yapılmadan 100 yıldan uzun bir süre önce ortaya çıkmıştı.