Türkiye'de maaşlı çalışanların fazla mesai yapmak durumunda kaldıkları herkes tarafından bilinen bir gerçek. Hatta zaman zaman bu mesele, çeşitli davalara da konu olabiliyor. Yaşanan son olayda ise Yargıtay'dan çarpıcı bir karar geldi. Yüksek mahkeme, çalışanın iş yerinde kullandığı bilgisayarın açıldığı ve kapatıldığı saatlerin incelenmesi gerektiğine hüküm getirdi.
Özel sektörde çalışan bir vatandaş, İş Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda 1989 - 2013 yılları arasında hak ettiği fazla mesai ücretinin tarafına ödenmediğini belirterek dava açtı. Davalı şirketin avukatı ise olayın üzerinden çok zaman geçtiğini, zamanaşımına girdiği savundu. 09:00 ila 22:00-23:00 saatleri aralığında çalışmanın da kabul edilemeyeceğini söyleyen avukat, o dönemlerde çalışanın hak ettiği tüm mesai ücretinin ödendiğini savundu. İddiaları inceleyen İş Mahkemesi, davayı kısmen kabul etti.
2 kez yargılama yapıldı
Açılan ilk dava, tarafların anlaşma sağlayamaması nedeniyle temyize gitti. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yeniden yargılama yapılması gerektiğine karar verdi. Bunun üzerine yeniden başlayan süreç, bir kez daha temyize gitti. Anlaşmazlık, en nihayetinde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin masasına gitti. Yapılan incelemeler sonucunda, milyonlarca vatandaşı ilgilendiren emsal niteliğinde bir karar çıktı.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, söz konusu dava için dikkat çeken bir karar verdi. Yüksek mahkeme, iddiaların ispatlanabilmesi için davacı çalışanın iş yerindeki bilgisayarının log kayıtlarına bakılması gerektiğine karar verdi. Böylelikle çalışanın bahsi geçen dönemlerde kaç saat çalıştığı net bir şekilde ispatlanmış olacaktı. Kararda şu ifadelere yer verildi;
Davacının çalıştığı şubeden, çalıştığı dönemler itibariyle kullandığı bilgisayarların açılış kapanış saatlerini gösterir kayıtlar tespit edilmeli. Gerektiğinde bilirkişiye yerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek, işyeri giriş çıkış ile bilgisayar kayıtları, varsa mesai formları ve emsal dava dosyalarındaki tespitlerle örtüştüğü noktada davacı tanıklarının beyanları ile birlikte değerlendirilmeli. Yeniden rapor alınmalı ve sonucuna göre usuli kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekir. Raporun hazırlanması esnasında log kayıtlarının dosyada bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece daha sonra alınan 05.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise 28.01.2011-03.12.2013 tarihleri arasında log kayıtlarının dosyaya getirildiği, log kayıtlarının bulunduğu dönemlerde log kayıtlarına göre, 24.12.2010-27.01.2011 tarihleri arasında ise log kayıtlarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu halde mahkemece 05.01.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda log kayıtlarına göre hesap yapılan dönem yönünden herhangi bir indirim yapılmaksızın, tanık beyanlarına dayanan dönem yönünden ise uygun bir indirim yapılarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde log kayıtları incelenmeksizin hazırlanan rapor doğrultusunda karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.