Bazı olaylar vardır, tüm insanlığın yanlış olduğunu bildiği, ancak buna rağmen yapılmış, aradan uzun mu uzun yıllar geçmesine rağmen konuşulan olaylardır bunlar. Dünyanın en kanlı yılları olan 2. Dünya Savaşı'nın bitmesini sağlasa da binlerce insanın ölümüne yol açması nedeniyle hala eleştiri oklarının hedefinde olan Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının kim tarafından yapıldığını biliyor musunuz? Bu yazımızda caydırıcı silahın geliştirme sürecinin başında olan Alman asıllı ABD'li fizikçi Robert Oppenheimer'ı daha yakından tanıyacağız.
İnsanlığın icat ettiği en iğrenç silahlardan biri olan atom bombası, 2. Dünya Savaşı öncesinde geliştirilmeye başlanmış, ancak 2. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru tamamlanıp savaşı sonlandıran caydırıcı bir silah. Başta Almanya'nın geliştirmeye çalıştığı ancak sonunu getiremeden savaşı kaybettiği nükleer silah, bir savaş sırasında ilk ve son kez ABD tarafından Japonya'yı caydırmak için kullanıldı.
Kimdir bu Robert Oppenheimer?
22 Nisan 1904 yılında New York'ta doğan Alman asıllı Amerikalı fizikçi Robert Oppenheimer, bugün bile dünyanın en prestijli üniversitelerinden olan Harvard Üniversitesi'nde öğretim gördükten sonra İngiltere ve Almanya'da da fizik eğitimi görmüş gerçek dahi sayabileceğimiz bir isim. 2. Dünya Savaşı sırasında ABD'nin nükleer bomba geliştirmek için oluşturduğu Manhattan Projesi'nin başına getirilen Oppenheimer, savaş sonrasında hidrojen bombasının yapılmasına karşı çıkmış ve bu sebeple ABD tarafından Sovyetler Birliği'ne yardım etmekle suçlanmıştı. Oppenheimer'ın hayatını Manhattan Projesi ile birlikte geliştirilen atom bombaları ve suçluluk duygusu sonrası atom bombalarına olan karşıtlığı şekliyle ikiye ayırmamız gerekiyor.
Zamana karşı bir mücadele ve binlerce insanın ölümü: Manhattan Projesi
Oppenheimer ismini tüm dünyanın duymasının başlıca sebebi Manhattan Projesi'dir. Bu proje sayesinde insanlık tarihinin ilk atom bombası başarıyla üretilmiş ve bunun sonucunda 2. Dünya Savaşı'nın sonu getirilmiştir. 1942 - 1945 yılları arasında sürdürülen bu projenin başında ise dahi fizikçi Robert Oppenheimer bulunuyordu. Almanların benzer bir projeye 1940 yılında başladıkları bilindiğinden ABD'nin bu noktada elini çabuk tutması gerekiyordu. Eğer bu güçte bir silah Hitler'in eline geçerse savaşın tüm seyri değişebilirdi.
ABD, bu süreçte birkaç farklı süreci aynı anda yürütmeye çalışıyordu. Projenin başarısı için New Mexico'da izole edilmiş bir alanda J. Robert Oppenheimer'ın başında olduğu bir laboratuvar kuruldu. Bu laboratuvarda atom bombasının ham maddesinin oluşturulması için çalışmalar yürütüldü. Nükleer patlamaya uygun bir başlığın geliştirilmesi ve uçaktan atıldıktan sonra kilit bölgede patlatılması gerekiyordu. Amaç, böylesine caydırıcı bir silahın savaşın erken safhalarında yapılabilir olmasını sağlamaktı.
Dünyanın ilk atom bombası Trinity Testi'nde patlatıldı
Atom bombaları kullanılmaya başlamadan önce test edilmeliydi. Trinity Testi olarak adlandırılan test 16 Haziran 1945'te saat 05.30'da Albuquerque New Mexico'nun 193 kilometre güneyinde Alamogordo hava üssünde patlatıldı. Gerçekleştirilen patlamayı bilim insanları ve yetkililer 9 kilometre uzaklıkta bulunan bir sığınakta izlediler. Bu test, 12.200 metreye kadar genişleyen mantar bulutu açığa çıkardı.
15.000 - 20.000 ton TNT patlayıcıya eşdeğer bir güç üreten tarihin ilk atom bombası, test edildiği çölde 730 metre yarıçapındaki kumu cama dönüştürdü. Bu tarihi test, atom bombalarının çağını da başlatmış oldu.
Almanya kaybetse de Japonya direnmeye devam etti
Atom bombası yarışını kaybeden Almanya'yı saf dışı bırakmak için bir atom bombası kullanmaya gerek kalmamıştı. Ancak Almanya'nın müttefiki olan Japonya, artık yenileceği kesin gözüyle bakılsa da mücadeleye devam ediyordu. 26 Temmuz 1945'te Almanya'nın Potsdam kentinde bir toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantıda ABD, Japonya'ya teslim olması için bir ültimatom verdi. Bu ültimatoma göre Japonya savaştan çekilecek, "demokratik" bir hükümet kurulacaktı. Eğer bunlar sağlanmazsa Japonya'nın "hızlı ve toptan yok edileceği" belirtildi. Japonya ise bu ültimatomu reddetti.
Dünya Savaş Tarihi'nin en tartışmalı olaylarından: Atom bombalarının atılması
Oppenheimer'ı anlattığımız bir içerikte en kilit anlardan biri atom bombalarının patlatılmasıdır. Ültimatomunu reddeden Japonya'ya caydırıcı güç uygulamaya karar veren ABD, yakıtı Uranyum-235 olan Little Boy isimli atom bombasını Japonya'nın Hiroşima şehrinin 550 metre üzerinde patlattı. 6 Ağustos 1945'te yerel saatle 08:15'te Enola Gay isimli bombardıman uçağından atılan Little Boy, 44,4 saniyelik serbest düşüşün ardından patladı. Yapılan araştırmaya göre 66.000 kişinin patlamanın etkisiyle doğrudan hayatını kaybettiği, 69.000 kişinin ise belirli seviyelerde yaralandığı açıklandı. 18 bin ton TNT, yani 18 kiloton gücünde olan Little Boy, dünya tarihinde saldırı amacıyla kullanılan ilk atom bombası olmuştur.
6 Ağustos'ta atılan ilk bombadan 3 gün sonra 9 Ağustos 1945'te ABD tarafından Japonya'ya bir atom bombası daha atılmış. Japonya'nın Nagazaki şehrine atılan Fat Man isimli atom bombası, iç patlamalı plütonyum çekirdeği kullanıyordu. Little Boy'a göre daha güçlü olmasına rağmen atıldığı bölge engebeli bir arazi olduğu için daha az etki göstermiştir.
Bu silahların patlatılmasına gerek var mıydı?
Savaşın sonunu getirmek için 2 Japon şehrini; bebek, çocuk, yaşlı, genç ve hayvanlarıyla birlikte yok eden ABD, günümüzde dahi hala bu sebeple eleştiriliyor. Nagazaki'ye atılan atom bombasından 1 gün sonra; yani 10 Ağustos 1945'te pes edeceğini ilan eden Japonya, 14 Ağustos 1945'te resmen pes ettiğini duyurdu. ABD her ne kadar savaşı bitirmek için bu bombaları attığını söylese de pek çok tarihçi Japonya'nın zaten pes edeceğini, atom bombalarının pes etme kararında farklı bir etkisinin olmadığını söylüyor. Tarihte görülmemiş derecede büyük etkiler bırakan atom bombaları, ABD'nin bir nevi güç gösterisi yaparak Dünya lideri olmak istemesinden dolayı da atılmış olabilir.
Yarattığı şeyden nefret eden bir baba
Nükleer bombanın babası olarak anılan Robert Oppenheimer, yaptığı şeyden pişman olan bir bilim insanı. Oppenheimer, ilk nükleer bomba denemesi sonrasında gördüğü manzara için şu sözleri ifade ediyor:
"Dünyanın artık aynı olmayacağını biliyorduk. Bazılarımız güldü, bazılarımız ağladı. Birçoğumuz sessizdik. Benim aklıma Hint yazılarından Bhadavad-Gita'dan bir satır geldi. Vişnu, Prens'i görevini yapmaya ikna etmeye çalışırken, onu etkilemek için çok kollu formuna girer ve şöyle der: 'Ben şimdi Ölüm oldum, dünyaların yok edicisiyim.' Sanıyorum öyle ya da böyle hepimiz bunu düşündük."
Nükleer bombayı büyük uğraşlarla geliştirmeyi başaran Oppenheimer, karşısında gördüğü manzaradan korkmuştu. Hatta yol açtığı acıdan dolayı çok büyük vicdan azabı çektiği ve atom bombalarının atılması emrini veren dönemin ABD Başkanı Truman ile çatışma yaşadığı biliniyor.
Nükleer bombayı üreten adam nükleer silahlara karşı çıkmaya başladı
Binlerce ve hatta dolaylı olarak belki de milyonlarca insanın ölümünde pay sahibi olduğunu düşünen Oppenheimer, savaş sonrası geliştirilen, savaş sırasında kullanılan fisyon sistemiyle çalışan atom bombalarından çok daha güçlü olan hidrojen bombalarının yapımına karşı çıkmıştı. Bu karşı çıkışları sonrasında ABD'de komünist ve Sovyetler Birliği ajanlarına yardımcı olmakla suçlanmış olan Oppenheimer, bu suçlamalardan aklanmış olsa da kendisinden askeri sırların saklanmasına karar verildi.
Belki de ABD'ye tüm dünyadaki en büyük güçlerden birini sunmuş olan bu dahi fizikçi, 1964 yılında ABD başkanı Johnson tarafından Enrico Fermi ödülüne layık görülerek tüm suçlamalardan arındırılmıştır. 1966'da emekli olan Oppenheimer, 1967 yılında hayatını kaybetmiştir.
Ellerinin kanlandığını düşünen fizikçi
Muhtemelen hayatının son anına kadar vicdan azabı çekerek yaşayan Oppenheimer, ABD Başkanı Truman'a kurduğu "ellerinin kanlı olması" cümlesiyle de tanınır. Dönemin ABD Başkanı Truman ise sinirli bir şekilde "Onun için endişelenme, o kan benim ellerimde" şeklinde yanıt vererek Oppenheimer'ı bir daha görmek istemediğini söyler.
Bazı tarihçilere göre Oppenheimer'ın Japonya'ya atılan atom bombalarından dolayı çok üzülmediğini, ancak ilerleyen tarihlerde Dünya'nın atom enerjisini kullanan savaşlarla yok olmasından korktuğu düşünülüyor.
Elbette Oppenheimer'ın neye üzüldüğü, vicdan azabı çekip çekmediği bilinmiyor, ancak başarılı olduğu proje sayesinde ABD'yi uzun bir süre mutlak güç yapmayı başardı. Bugün bile ABD'nin bu kadar caydırıcı bir güç olmasının ardında nükleer silahların etkisi bulunuyor.
Peki sizler nükleer bombalar ve Oppenheimer hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu içeriğimiz sizin için bilgilendirici oldu mu? Düşüncelerinizi yorumlar kısmında bizlerle paylaşmayı unutmayın.