Queensland Üniversitesi'nin yapmış olduğu bir araştırma, siyasi seçim zamanında insanların kararlarını etkileyen faktörlere dair oldukça ilginç sonuçlar elde etti. Araştırmanın sonucuna göre toplumun ahlaki açıdan bölünmüş ve parçalanmış olduğunu düşündüklerinde insanların, mevcut siyasi sistemi derinden sarsması mümkün olan alışılmışın dışındaki liderleri seçmesi çok daha muhtemel.
Sonuçlara dair konuşan UQ Psikoloji Okulu'ndan Dr. Charlie Crimston, insanların ahlaki düzeni yeniden kurma ihtiyacı hissettikleri takdirde kendi siyasi yönelimlerinin dışında oy kullanabileceklerini belirtti.
Toplumun bölünmüş olduğu algısı, gerçek toplumsal bölünmelerden daha büyük bir tehdit
4 farklı örneğe ve iki ayrı çalışmaya dayanan ve deneysel olarak, kurgulanmış bir toplum paradigması kullanarak, ahlaki kutuplaşma ile muhafazakar/otoriter ve ilerici/demokratik güçlü liderleri seçme arzusu arasındaki nedensel bağlantının incelendiği araştırmada; iki partili liberal demokrasilerde yüksek algılanan ahlaki kutuplaşmanın potansiyel siyasi sonuçları vurgulandı. Araştırma ayrıca, güçlü liderlere destek sağlamada toplumsal faktörlerin rolüne dikkat çeken artan araştırmalara da katkıda bulunuyor.
“Çalışma, insanlar toplumsal dokuda bir çöküş olduğuna inanırlarsa, düzeni yeniden sağlamak için Donald Trump veya Pauline Hanson gibi otoriter bir figür seçme olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldu “ ifadelerini kullanan Crimston, araştırmalarının, ahlaki bölünme ve buna potansiyel bir çözüm olarak çok uçlarda fikirleri olan siyasi liderleri seçme isteği arasında neden-sonuç ilişkisi olduğunu kanıtlayan ilk araştırma olduğunun da altını çizdi. Buna ek olarak Crimston, toplumda bir liderlik eksikliği hissi olması halinde seçmenlerin ülkeyi yeni bir yöne doğru birleştirip yönlendirebilecek bir lideri seçmeye daha yatkın olabileceğini kaydediyor.
Avustralya, ABD ve İngiltere'deki sağ ve sol seçmenler gibi grupların temel değerlerini ve karşıt grupların uyumsuz ahlaki değerlere sahip olduğu algısını inceleyen makaleye dair profesör Jolanda Jetten ise toplumun iyiyle kötü arasında bir savaş olduğu fikrinin temelinde de bu algı olduğunu aktardı. Jetten’a göre toplumun bölünmüş olduğu algısı, gerçekte var olan toplumsal bölünmelerden çok daha büyük bir tehdit oluşturuyor.
Dr. Hema Preya Selvanathan da Jetten’a hak vererek sosyal uyumu ve siyasi istikrarı tehdit eden şeyin toplumun giderek bölündüğü ve ahlaki dokusunun çökmekte olduğu konusundaki algılarımız olduğunu belirtiyor. Selvanathan ayrıca; ister politikacı, ister medya yorumcuları veya çıkar grupları olsun fark etmeksizin bunları kendi çıkarları için kullanan kişilere karşı toplumun özellikle dikkatli olması gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor.