Türkiye'den İklim Krizi ile Mücadelede Önemli Adım: Hayvancılık Sektörü İçin İlk Olacak Bir Proje Başlatıldı

İnsanlığın en büyük tehdidi olan ilkim kriziyle mücadele için ülkemizde çalışmalara başlandı. Metan gazı salınımını azaltmak adına hayvancılık sektöründe önemli bir adım atıldı.

İnsanlığın kendi elleriyle var ettiği en büyük tehdit olan iklim krizine karşı bütün dünya alarma geçmiş durumda. Birkaç ay önce Türkiye’de de iklim kriziyle mücadele kapsamında Paris İklim Anlaşması’na ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) kanun teklif edilmiş ve bu kanunun kabul edilmesiyle ülkemiz de Paris Anlaşması’nın bir parçası haline gelmişti. 

Ayrıca Türkiye bu süreçte, geçtiğimiz aylarda düzenlenen İklim Zirvesi’ne katılmış ve burada ülkemizin de içinde bulunduğu 13 ülke, önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin önüne geçmek adına karbon salınımını azaltmak gibi yeni kararlar almıştı. Bunun ardından, karbon ayak izi en yüksek sektörlerden birisi olan hayvancılık sektörüne dair yeni bir karar alındı. 

Son 20 yılda metan gazı, toplamda 85 kat daha fazla iklim krizine sebep oldu

Paris İklim Anlaşması ve İklim Zirvesi’nin ardından, ülkemizde büyükbaş hayvancılık sektöründe metan gazı salınımını azaltmaya yönelik Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) ile İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği tarafından çalışmalara başlandı. 

Bursa'nın Karacabey ilçesindeki Feyz Çiftliği'nin sahibi de olan TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu ile İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu'nun imzaladığı protokol ile birlikte iş birliği sağlandı. İmza töreninde açıklamalar yapan Bozoğlu, Türkiye'de özellikle iklim kriziyle mücadele çerçevesinde yapılan çalışmalara katkı sağlamak adına bir ilki gerçekleştirmekten mutlu olduklarını kaydetti. 

İskoçya'nın Glasgow kentinde gerçekleştirilen 26'ncı BM İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP26) alınan kararların öneminin altını çizen Bozoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 

Zirvede, tarımsal faaliyetlerden kaynaklı iklim krizine sebep olan gazlardan metan gazının yüzde 25 oranında dünyadaki sera gazı emisyonlarının içinde yer aldığı bilimsel raporlarda açıklanmıştı. Son 20 yılda metan gazının toplamda 85 kat daha fazla iklim krizine sebep olduğuna dair önemli bilimsel veriler paylaşıldı. Şimdi biz Feyz Çiftliği'nde yürüteceğimiz çalışmayla dünyanın ve ülkemizin yaşadığı iklim krizine karşı sera gazı emisyonlarını azaltabileceğimizi düşünüyoruz. Bu kapsamda hazırladığımız protokolle birlikte çiftlikte İSO 14001 Çevre Yönetim Sistemi kurulmasından, karbon ayak izinin hesaplanması ve bu karbon ayak izine sebep olan metan gazının azaltılmasına yönelik teknik ve bilimsel ne gibi çalışmalar yapılabileceğini ortaya koyacağız. Ar-Ge çalışması da gerçekleştireceğiz. Bu anlamda içinde enerji yönetim sisteminin olduğu ve belki enerji yatırımlarının da yapıldığı bir planlamayı ortaya koyacağız. 1 yıllık çalışmanın sonunda önümüzdeki aylarda Mısır'da gerçekleştirilecek COP27 Taraflar Konferansı'nda Feyz Çiftliği ile beraber yaptığımız bu çalışmaları dünya kamuoyu ile paylaşacağız.

Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar’ın başında bulunduğu bir akademik kadronun da destek vereceği çalışma için Bozoğlu, "Yapacağımız çalışmayla Türkiye önemli bir laboratuvar olacak. Hatta bu coğrafyanın ve dünyanın en önemli laboratuvarı olacak." şeklinde kaydetti. 

"Sektöre yol gösterebilmek istiyoruz"

Buna ek olarak TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu da derneklerin ve çiftliklerin sürdürülebilirlik süreçlerine verdiği öneme dikkat çekti. Tarımdaki çevresel sürdürülebilirliğin kendileri için oldukça önemli olduğunu belirten Solakoğlu, "Bizden sonraki nesillerin de bizim yaşadığımız refah içinde veya daha refah dolu bir dünyada yaşayabilmesi için böyle bir çalışmanın önce 'neredeyiz' diye tespitini yapmak, ondan sonra neler yapmamız gerektiğini tespit edip belki buradan çıkan sonuçlarla sektöre de bir anlamda yol gösterebilmek istiyoruz." şeklinde aktardı. 

Öte yandan Türkiye’deki hayvancılık sektörünün yaşadığı ekonomik sıkıntıların son ereceğine ve Türk gıda sektörünün dünya çapında bir marka haline gelebileceğine inandığını ifade eden Solakoğlu, "Bu markalaşma sürecinde iklim değişikliği çok önemli bir rol içeriyor. Yeşil mutabakata uyumlu bir üretimi bizler yapacağız ki sanayici de bizden aldıkları ürünleri bu şekilde pazarlayabilsin." ifadelerini kullandı.