Her ülke, millet ya da inançta; toplumun kabul ettiği genelgeçer kuralları ve alışkanlıkları hiçe sayıp kendi yaşam tarzını oluşturan gruplar mutlaka vardır. Anabaptistler de bu marjinal gruplardan sadece birisi.
Bugün sizlere Anabaptistlerin doğuş hikâyesini, haklı gerekçelerini, farklılıklarını, yaşam tarzlarını ve kültürlerini anlatacağız. Eğer hazırsanız, Anabaptistler ile tanışmaya başlayalım.
Anabaptist ve Anabaptizm kavramlarına temel giriş
Anabaptistlerin yaşadığı zulmü temsil eden bir çizim
Anabaptist, Anabaptizm akımını benimsemiş; Radikal Reform taraftarı olan ve köken olarak Hristiyan İnancı'na sahip bireylere verilen genel bir isim.
Hristiyan İnancı’nda yüzden fazla hareket ve fikir olmasına rağmen, Anabaptizm’i diğerlerinden ayıran birçok özellik bulunuyor. İçeriğimizde bu özelliklere birer birer değineceğiz. Öğrendiğiniz zaman ağzınızı açık bırakacak özellikleriyle Anabaptistlerin kültürünü anlatmaya başlıyoruz.
Anabaptist kelimesinin kökeni aslında her şeyi özetliyor
Anabaptistlerin sürgün edilmesi
Anabaptizm kelimesi, Yunancada "tekrar" anlamına gelen “ana” ve İngilizcede "vaftiz" anlamına gelen "baptism" kelimelerinden (Anabaptism) meydana gelir. Kelime anlamı olarak "tekrar vaftiz etmek" olarak yorumlayabiliriz.
Hristiyanlık ve çoğunluk mezheplerden en keskin farkı
Bir bebeğin vaftiz töreni
Anabaptistler, insanların doğar doğmaz vaftiz edilmesinin yanlış olduğunu; kişinin karar verme yaşına geldiğinde (18-23 yaş) vaftiz edilip edilmek istemediğine kendisinin karar vermesi gerektiğini savunur.
Kendi hayatı ve kendi inancına karar verebilecek bir yaşa geldiğinde kişi, kendi isteği ile vaftiz edilmeyi kabul ederse; bu gerçek bir vaftizdir. Diğer türlü, henüz yeni doğmuş bir bebeğin iradesi dışında vaftiz edilmesi hem dinen uygun değil hem de kişinin hayatı için yapılmış büyük bir saygısızlıktır.
Anabaptistlerin doğuşu, birlik haline gelmeleri ve beyanları
Sattler'ın yargılanmasını konu alan bir çizim
Anabaptistler, özellikle de dinin toplum üzerinde çıkar sağlamak amaçlı kullanıldığı bir dönemde, Michael Sattler’ın hazırladığı Schleitheim İtirafı adı verilen bir belge ile inançlarını 1527 yılında İsviçre’de yayımladı. Anabaptistler, yayımlanan bu bildiriden sonra hem toplumdan, hem kiliseden hem de devletten çok büyük tepki gördüler.
Bildirinin yayımlanması ile tahmin edeceğiniz üzere Sattler; önce tutuklandı, ardından da aforoz (dinden çıkarılma) ve idam edildi.
Bildirinin ardından yaşanan hadiseler
Bildiride, kilisenin halkı pek çok konuda kandırdığı, kendilerini Anabaptist olarak tanımlayan grubun kiliseye pek çok konuda güvenmediği, yeni doğan bebeklerin vaftiz edilmesini reddettikleri, artık ortak ayinlere katılmayacaklarını hatta ortak kiliselere bile gitmeyecekleri gibi sert maddeler bulunuyordu.
Yine aynı bildiride; Anabaptist olarak devlete değil, sadece Tanrı’ya bağlı olduklarını, kesinlikle savaşlara destek vermeyeceklerini de açıkladılar. Elbette bu, devletlerin pek hoşuna giden bir durum değildi. Doğal olarak da sürgün edilmeye başladılar.
Anabaptistler, hem kilise ile farklı düşündükleri için hem de kutsal metinlere farklı yorumlar getirdikleri için kilise tarafından baskıya maruz kaldı. Bununla da kalmayıp, askeri ve ekonomik konularda devletle ters düştükleri için pek çok zulüm de gördüler.
Savaşa ve yemin etmeye kesinlikle karşılar
Anabaptistler, Dağdaki Vaaz adı verilen kutsal kaynağa dayanarak; savaşmayı ve yemin etmeyi tamamen yasak olarak görür. Kesinlikle savaşmazlar. Yine aynı kaynağa dayanarak Hz. İsa’nın yemin etmeyi yasakladığını söyler ve kesinlikle yemin etmezler
Tarihin ilk laik toplumu
Anabaptistler, kılıç hakkına karşı oldukları gibi; din ve devlet işlerinin ayrılması gerektiğini ifade eden ilk topluluktur. Bundan ötürü pek çok kaynakta laiklik kavramının atası olarak Anabaptistleri görebiliriz.
Günümüzdeki Anabaptist toplumlar
Amişler, Hutteritler ve Memnonitler, günümüzde Anabaptist yaşam tarzını sürdüren toplumlardır. Özellikle de Amişler, günümüzde Anabaptist yaşamın en büyük temsilcileridir. Ağırlıklı olarak Amerika’nın Ohio ve Pensilvanya bölgelerinde yaşayan Amişlerin yaşam tarzlarına ve kurallarına şöyle bir yakından göz atalım.
Kesinlikle tek kuruş vergi ödemiyorlar
Amerika’da yaşamlarını sürdüren Amişler; yüzük ya da herhangi bir takı kullanmazlar. Yemin etmezler, oy kullanmazlar, vergiden muaftırlar, devlet memuru ya da asker olmazlar. Kendi köylerinde gruplar halinde yaşarlar. Her şeylerini kendileri karşılarlar.
Elektrik, telefon, bilgisayar da dahil olmak üzere hiçbir teknolojiyi kullanmıyorlar. Ölümle burun buruna gelmedikleri müddetçe hastaneye gitmiyorlar. Ölümcül olmayan tüm rahatsızlıkları kendi aralarında bitkisel yöntemler ile çözüyorlar.
Amişler için özel trafik kuralları bile var
Amişlerin faytonları için ayrılan özel bir alan
Amişler, araba yerine fayton ya da bisiklet kullanıyorlar. Bundan ötürü Amerika’da Amiş köylerine giden yollarda hız kuralı vardır. Ayrıca yine bu yollarda korna kullanmak yasaktır. Bunun sebebiyse atların kornadan ürkmesidir.
Amişler, yüzük de kullanmazlar fakat evli olup olmadıklarını anlamak kullandıkları başörtülerden ve sakallarından belli olur. Bekâr kadınlar siyah, evli kadınlar ise beyaz renk başörtü kullanırlar. Erkekler ise bıyık ve sakal bırakarak evli olduklarını ifade ederler. Ayrıca tahmin edeceğiniz üzere dışarıdan da evlilik kabul etmez ve sadece kendi aralarında evlenirler.
Marangozluk onlar için kutsal meslek
Yeni evlenen Amiş çiftlerinin evi, köy halkı tarafından el birliğiyle hazırlanır.
Amişler, Hz. İsa’ya olan bağlılıklarından ötürü marangozluk mesleğine çok büyük önem verirler. Marangozluk konusunda epeyce ustadırlar. Ayrıca tarımla da meşgul olurlar. Her ihtiyaçlarını kendileri karşıladıkları için kıyafet dikmekten hayvan yetiştirmeye kadar her işe hakim olmak zorundadırlar.
Doğum oranları ve nüfusları
Amişler, oyuncaklarda asla yüz kullanmazlar.
İnanışlarına göre çocuk sahibi olmak huzur ve bereket anlamına gelir. Bundan ötürü her Amiş çifti ortalama 8 çocuk sahibidir. Çocuklar, 18 yaşına gelene kadar vaftiz edilmez. Kişi, karar verebileceği yaşa geldiğinde ise kendisine seçenek sunulur. Amiş olmak istemeyenler köyü terk eder. Bireylerin %95’i Amiş olarak kalmayı tercih etmektedir. Yüksek doğum oranlarından ötürü nüfusları Amerika’da 300 bin dolaylarındadır ve hızla da yükselmektedir.
Meşhur Kars kaşar peyniri, Amişlerin bize mirası
Amişler, 1600’lü yıllarda Avrupa’da zulüm gördüğü dönemde Osmanlı Devleti’ne sığınmışlardı. Amişler o dönem çoğunlukla İzmir, İstanbul ve Kars’da yaşadılar. Kars kaşar peyniri, Amişlerin bizlere bıraktığı en önemli mirastır. İstanbul’daki Amişlerin öldürülmeye başlanması üzerine Amişler, Osmanlı topraklarını da terk etmek zorunda kaldılar.
Yayılmacı olmayan nadir inançlardan biri
Günümüzdeki neredeyse tüm inançlar ve dinler, yayılmayı emreder fakat Anabaptistler tam aksine inançlarına kimseyi kolay kolay kabul etmezler. Katılmak isteyen kişileri de uzunca bir süre kendi yaşam alanlarında testlere tabi tutarlar. Testi geçen pek az kişi Anabaptist olur ve Amişlere katılır.
Amerika'nın Amişlere uyguladığı politika
İlk zamanlarda bu tuhaf toplum, ABD tarafından birçok yaptırıma ve baskıya maruz kaldı. Özellikle de vergi ödememek, eğitim şartı gibi konularda devlet ile sert çatışmalar yaşadılar fakat daha sonra Amerikan halkının da sağduyusu ile Amişlere ayrıcalıklar tanındı. Günümüzde sekiz yıllık mecburi eğitim dışında eğitim mecburiyetleri bulunmaz. Ayrıca eğitimleri kendi okullarında da verebiliyorlar.
Vergi konusunda ise yine ABD tarafından ayrıcalık edinmiş bir toplumdur. Zaten her ihtiyaçlarını kendileri karşıladıkları için vergi ödemek gibi bir durumla da pek nadir karşı karşıya gelirler.
Breaking Amish ve Return to Amish
Daha önce birçok kez Amişleri anlatan televizyon yapımları hazırlanmıştı fakat 2012 yılında TLC'nin hazırladığı Breaking Amish dizisi, çok büyük bir ilgi gördü. 4 sezon süren hikaye, daha sonra 2014'te yan hikaye olarak Return to Amish dizisi ile 6 sezon daha sürdü. TLC'nin hazırladığı bu iki yapım, günümüzde halen Amişler hakkında hazırlanan en popüler ve uzun soluklu yapım olarak öne çıkıyor.
Bugün sizlere Anabaptistlerin ve günümüzdeki en büyük temsilcisi olan Amişlerin yaşam tarzından bahsettik. Sizler daha önce Amişleri duymuş muydunuz? Yaşam tarzları hakkında neler düşünüyorsunuz? Beğendiğiniz ya da tuhaf bulduğunuz şeyler nelerdi? Bir Anabaptist olsaydınız Türkiye'de yaşayabilir miydiniz ya da Anabaptist iseniz Türkiye'de yaşarken hangi konularda zorluk çekiyorsunuz? Yorumlarda belirtebilirsiniz.
Kaynak: 1 / 2 / 3 / 4 / 5 / 6 / 7 / 8 / 9 /