Öncelikle bir gerçeği tekrar hatırlatarak başlayalım; Dünya düz değil, kendi gözünüzle bile görebilirsiniz. Ancak Dünyamız yuvarlak da değil, ilk eğitim yıllarından beri öğrendiğimiz gibi Dünya kutuplardan basık ve ekvatordan şişkin bir elipstir. Bu sevimli şekil nedeniyle hem kendi hem de Güneş etrafında dönerken hafif eğimli bir yörünge çizdiği tespit edilmiştir. İşte bu durum bilim insanları tarafından eksen eğikliği olarak adlandırılıyor.
Eksen eğikliği yalnızca gökbilimcileri ilgilendiren bir durum değil, direkt olarak bu gezegende yaşayan bizi etkiliyor çünkü bu eğim sayesinde mevsimler ortaya çıkıyor ve bu sayede hayatta kalabiliyoruz. Yani yazımızı kışa, kışımızı yaza çeviren Leyla aslında eksen eğikliğidir. Gelin eksen eğikliği nedir, sonuçları nelerdir, kim bulmuştur gibi detaylara yakından bakalım ve bu durumun gezegenimiz üzerindeki etkilerinden bazılarını görelim.
Eksen eğikliği nedir?
Dünya’nın Güneş etrafında dönerken sahip olduğu dönme ekseni ve yörünge ekseni arasındaki açı, eksen eğikliği olarak adlandırılır. Dünyamızın eksen eğikliği tam olarak 23.439281 derecedir. Ancak bu derece, uzun yıllar içinde değişiklik göstermektedir.
Eksen eğikliği ölçülmesi pek çok kişiyi şaşırtabilir çünkü bildiğimiz üzere uzayda yön yoktur. Eksen eğikliği hesaplanırken Dünya ekvator çizgisi ile sabit dönüş yörüngesi hizalanır. Yapılan hizalama sonucu ortaya çıkan eğim, eksen eğikliği olarak kabul edilmektedir.
Eksen eğikliğini kim keşfetti?
Sıkı tutunun, epey geçmişe gidiyoruz. İnsanlık var olduğu günden beri uzayı keşfetme merakına ve Dünya hareketlerini anlama hevesine sahip olduğu için Dünya’nın eksen eğikliği ilk kez milattan önce 1100 yıllarında Çin ve Hindistan’da ölçülmüştür. Milattan sonra 350 yıllarında Piteas isimli bir Yunan filozofu da oldukça etkili bir ölçüm yapmıştır.
830 yıllarında Halife el-Mamun’un Bağdatlı gökbilimcilere ölçtürdüğü eksen eğikliği uzun yıllar Arap dünyasında kullanıldı. Gerçek ölçümlerden birine imza atan ilk kişi ise 14. yüzyılda yaşamış Müslüman alim İbnü'l-Şatir’dir. En doğru ve modern eksen eğikliği gözlemi ise 1584 yılında Danimarkalı gökbilimci Tycho Brahe tarafından gerçekleştirilmiştir.
Eksen eğikliğinin sonuçları:
- Mevsimlerin oluşması
- Gece gündüz süreleri
- Güneşlenme süreleri
- Mevsimsel değişiklikler ve ısı değişimleri
- İklim kuşakları
Yerçekimi olduğu için hiçbirimiz hafif bir baş dönmesi hissetmiyoruz elbette ama çok daha önemlisini yaşıyoruz, mevsimler. Gökbilimciler için sayısız sonucu olan eksen eğikliğinin herkes tarafından görülen ve hissedilen en büyük etkisi mevsimlerdir. Özellikle dört mevsimi de doyasıya yaşayan bir ülke olduğumuz için eksen eğikliğini en iyi biz biliriz.
Dünyamızın bu eğimli dönüşü nedeniyle sırayla Güney ve Kuzey Kutbu’nda altışar ay gece ve gündüz yaşanıyor. Dünyamızın Güneş’e dönük tarafında yaz ayı başlıyor, havalar ısınıyor, güneşlenme süresi artıyor ve Güneş’i çok daha yüksekte görüyoruz. Diğer tarafta ise tam tersi şeyler yaşanıyor ve kış ayları başlıyor.
Gece gündüz süreleri, güneşlenme süreleri, mevsimsel değişiklikler, ısı değişimleri ve tüm bunlara bağlı olarak oluşan iklim kuşaklarının hepsi eksen eğikliğinin sonuçlarıdır. Yani bugün gün doğumu, gün batımı, saat, mevsim ve benzeri ne kadar kavramdan bahsediyorsak tüm bunlar eksen eğikliğinin bir sonucudur.
Eksen eğikliği değişiyor:
Dünyamızın eksen eğikliği çoğu zaman sabit olsa bile belirli döngülerde değişiklik gösterir. Bunun en büyük nedeni, gezegenimizin bir topaç gibi hareket ediyor olması. Yani Dünya devamlı belirli ve sabit bir yörüngede dönmüyor, dönüş sırasında nütasyon adı verilen düzensiz bir hareketle sallandığı için eksen eğikliği de değişiyor.
Jeolojik zaman döngüsü içerisinde incelediğimiz zaman 42 bin yıllık bir süreç boyunca eksen eğikliğinin 22 ve 24.5 dereceleri arasında değiştiği tespit edilmiştir. Bu süreci şöyle bir düşündüğümüz zaman karşımıza nice korkunç kuraklık ve buzul çağı çıkıyor. Yani eksen eğikliğinin birkaç derece değişimi bile epey şeyi değiştirebiliyor.
Binlerce yıla yayılan bu eksen eğikliği değişimi süreci aslında daha küçük, yaklaşık 18.6 yıllık döngülerden oluşuyor. Her bir döngüde gece gündüz süresi, mevsim normalleri ve güneşlenme süresi gibi durumların değiştiği görülüyor. Büyük değişimler olmasa bile birkaç bin yıl içinde her şeyin tam anlamıyla tersine döneceğini söylemek mümkün.
Eksen eğikliği olmasaydı ne olurdu?
Eksen eğikli olmasaydı da yine bunlar olmaz mıydı diye düşünüyor olabilirsiniz, hayır olmazdı. Güneş ışınları devamlı düz gelirdi, yıllık sıcaklık farkları sabit kalırdı, sıcaklık sabit olduğu için mevsimler oluşmazdı, kutuplar olmazdı, gece gündüz her zaman eşit olurdu ve tüm bunların sonucunda bugün bildiğimiz hayat devam etmeyi bırakın belki de hiç oluşmazdı.
Eksen eğikliğinin var olan hayatı sürdürmemizi sağlayan mevsimleri oluşturması, düşündüğümüzden çok daha önemli. Çünkü bölgesel olarak yaşanacak ufak değişimlerin bile o bölge canlılığını yok edecek güçte olduğunu biliyoruz. Bir de bunun küresel çapta farklılık gösterdiğini düşünürsek hayatın başlamama olasılığı bir bir hayli yüksektir.
Mevsimlerin, gecemizin, gündüzümüzün, iklimlerin oluşmasını sağlayan Dünya’nın eksen eğikliği nedir, sonuçları nelerdir, olmasaydı ne olurdu gibi merak edilen soruları yanıtladık ve bu basit gibi görünen ama hepimiz için hayati öneme sahip eğim hakkında bilmeniz gerekenlerden bahsettik.