Rüyalar ve beyin arasındaki ilişki yıllardır araştırılmasına rağmen bir türlü tam olarak aydınlatılamadı. Evet; rüya görüyoruz, gördüğümüz rüyaların etkisinde kalıyoruz ve beynimiz, biz rüya görürken duygularımızı tetikliyor. Peki bunun altında nasıl bir mekanizma var? İsviçre'de hizmet veren Bern Üniversitesi bünyesinde bir grup araştırmacı, bu gizemli sürecin ardında neler olduğunu açığa çıkarmayı başardılar. Gelin bu ilginç araştırmaya birlikte bakalım.
İnsanlar, REM uykusu sırasında rüyalar görüyorlar. Uzmanlar, yaptıkları araştırmalarda beyin ile uyku arasında dikkat çeken bir bağ olduğunu, olumlu duyguların uyurken pekiştirildiğini tespit etmişlerdi. Öte yandan; olumsuz duygular ise uyku sırasında baskılanıyordu. İşin ilginç yanı, beynin duyguları yöneten kısmı, uyku sırasında aktif değildi. İşte fareler üzerinde yapılan yeni araştırma, bu karmaşık durumu aydınlattı. Uzmanlar, fareler üzerinde elde edilen bulguların insanlar için de geçerli olacağını söylüyorlar.
Travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıkları engelleyebilir
Bilim insanları, farelere güvenlik ya da tehlike ile ilişkili sesleri öğrettiler. Farelerin beyinleri bu süreçte takip edildi. Bu çalışmalarla ilk aşamayı tamamlayan uzmanlar, sonra da ikinci aşamaya geçtiler. Bu aşama, öğretilen seslerin uyku ve uyanıklık durumunda beyinde nasıl işlendiği ile ilgiliydi. Araştırmanın ikinci aşaması, çarpıcı detaylar sundu.
Araştırmanın devamını anlayabilmemiz için öncelikle sinir hücrelerini, yani nöronları tanımak gerekiyor. Gelin en basit haliyle anlatalım. Bir sinir hücresi, en kaba anlatımla 3 bölümden oluşuyor. Bu bölümler; tepkiyi alan dendrit, gelen tepkileri gönderen akson ve diğer nöronlarla etkileşime geçmeyi sağlayan soma (hücre gövdesi). İşte bu hücrelerdeki çalışma düzeni, uyku sırasında neler yaşandığının kısmen de olsa anlaşılabilmesini sağlamış oldu.
*Bir sinir hücresinin görünümü.
Farelerin beyinlerini inceleyen bilim insanları, REM uykusu sırasında somanın tamamen uykuda, dendritlerinse tamamen uyanık halde olduğunu keşfettiler. Bu şu anlama geliyordu; fareler, gelen güvenlik ya da tehlike seslerini anlıyor ancak buna karşı özellikle de tehlikeye karşı aşırı derecede tepki veremiyorlardı. Çünkü sinir hücreleri "yarı çalışır" vaziyettelerdi. Uzmanlar, bu sistemin düzenli bir şekilde çalışmamasının anksiyeteye neden olduğunu düşünüyorlar.
Yapılan araştırma ile travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıklar için yeni bir kapı aralanmış oldu. Uzmanlar, farelerden elde edilen sonuçlarla stres, anksiyete, depresyon veya panik atak sorunu olan insanlara yardımcı olunabileceğini düşünüyorlar. Ancak şu an bahsettiğimiz hastalıklardan kurtulmanın yeni tedavi yollarının bulunduğunu söylemek mümkün değil. Çalışmaların devam etmesi ve araştırmanın insanlara kaydırılması gerekiyor.