Diğer tüm teknolojik aletler gibi, çamaşır makineleri de bugünkü şeklini alana kadar pek çok formata büründü. İlk örnekleri ahşap olan makinelerin ardından kurutma özelliğine sahip olanlar, sonrasında ise tam otomatik çamaşır makineleri evlerimize girdi.
Bugün kullandığımız çamaşır makineleri ise pek çok teknolojiyle donatıldı. Tasarım olarak oldukça ilerleme kaydeden bu aletler, daha yüksek kapasitelerle, pek çok farklı yıkama programı ve telefondan bile kontrol edebileceğimiz akıllı teknolojilerle donatıldı.
Tüm bu özellikler her geçen gün gelişme gösterse bile, çoğu makinede ortak olan bir tasarım anlayışı var: Kapakları. Neredeyse tüm çamaşır makinelerinin cam kapakları, her zaman içeri doğru yani 'içbükey' şekilde yapılıyor. Peki bunun sebebini hiç düşündünüz mü?
Çamaşır makinelerinin cam kapaklarının içbükey tasarlanmasının iki sebebi var:
Makine içindeki dönme mekanizmasının daha verimli çalışması
Bu tasarım anlayışının ilk sebebi; çamaşırların, kapak kısmına sıkışmasını önlemek. Çamaşırlar ne kadar hareket eder ve ne kadar fazla dönerse -suyla olan teması da artacağı için- o kadar iyi bir yıkama gerçekleşmiş oluyor. İşte camın içeriye doğru uzanması, çamaşırların sürekli dönen bu mekanizma içerisine itilmesini ve haliyle daha iyi yıkanmasını sağlıyor. Kapak düz olsaydı, çamaşırlar kapağın etrafında birikebilir ve sıkışabilirdi.
Su sızıntılarını önlemek ve kapak lastiğini korumak
Makinelerdeki deliğin etrafını çevreleyen lastikler, aslında çok önemli bir görevi üstlenir. Bu lastikler her ne kadar yüksek basınca dayanıklı bir şekilde üretilse bile makineye fazla çamaşır koyulması ve makinenin dengesiz dönüş hareketleri yırtılmasına sebep olabilir. Yırtılması halinde ise makinenin elektronik aksamına su kaçması ve beraberinde kısa devre gibi sorunlar yaşanabilir.
Kapak camının sahip olduğu içbükey tasarım, giysilerin kapak lastiğinden uzak durmasını ve onun aşınmasını da engeller, yani olası su sızıntısının da önüne geçilmiş olur.