Peki siz bu üzüntü hissinin bazen sebepsizce gelerek tüm gününüzü mahvetmesinin nedenlerinin ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
Oldukça can sıkıcı bir durum olan ve zaman zaman yoklayan bu tip üzüntünün nedenlerine gelin hadi hep birlikte bir bakalım.
Sebepsiz yere bir anda gelip üstünüze bir kasvet edasıyla çöken o üzüntünün nedeni depresyon olabilir.
Depresyondaki insanların üzgün olmasalar bile üzerlerinden atamadıkları, açıklayamadıkları bir üzüntüleri olduğu biliniyor. Zaten bu da depresyonun en temel belirtilerinden biri.
Ancak açıklayamadığınız, nedensiz üzüntünüzün nedeni eğer depresyonsa her zaman üzgün hissedersiniz. Yani üzüntünüz belirli bir süre sonra sıklaşır ve kalıcı hale gelir diyebiliriz. Tabii ki depresyondaysanız hayatınızda kalıcı hale gelen üzüntünün dışında başka belirtilere de ihtiyacınız olacağı için kendinize, ‘üzülüyorum o halde depresyondayım’ tanısı koymakta acele etmeyin; ki zaten tanı için bir doktora görünmeye ihtiyacınız olduğunu da unutmayın.
Ara ara sebepsiz yere üzülüyorsanız belki de sadece ruh hali çabuk değişen birisinizdir.
Bir anda üzgün hisseden biriyseniz ruh halinizde hızlı değişimler yaşanıyor olabilir. Mesela bipolar bozukluk yaşayan insanların mani ve hipomani dönemlerinden geçtiği bilinir. Bu bozukluğa sahip kişiler, bu dönemlerden sonra da birden depresyon atakları yaşayabilirler.
Yine de her ruh hali çabuk değişen kişinin bipolar olmadığını söylemek gerekiyor. Mesela karakteristik olarak mutlu, üzgün, durgun olan insanların da olduğunu unutmayalım. Diyelim ki hassas bir insansınız ve empati duygunuz çok gelişmiş, o halde sosyalleşme sürecinde karşılaştığınız çoğu şeye karşı daha duyarlı olacağınız için üzgün olmak mizacınız haline gelebilir.
Sık sık üzgün hissetmenin ardında dış çevreye yönelik güven sorunu ve kişiye özgü travmatik deneyimler yatıyor olabilir.
Kolay kolay kimseye güvenemeyen birisi, içinde oldukça derin bir melankoli hissedebiliyor. Bu nedenle de üzüntü bu kişinin yaşamının bir parçası haline gelebiliyor. Özellikle insanlara pek güvenmeyen biriyseniz, insan ilişkilerinin belirsiz seyrine karşın hüzünlü hissetmeniz olağandır.
Birine güvenince o güvenin karşılık bulmaması da neticede üzüntü hissine yol açabiliyor ve bunu sık yaşayan biri için üzüntünün kalıcı hale gelmesi kaçınılmaz olabiliyor. Böylelikle bu sorunu yaşayan kişinin toplumsal yaşamdan kendini soyutladığı görülebilir. Hatta güveni kırılmış çoğu insanın insanlarla ilişki kurmaktan kaçınarak kendini yalnızlaştırdığı bile sıkça karşımıza çıkan durumlar arasında. Bir de insanlar çocukluk yıllarında travmatik deneyimler yaşadıklarında, travma deneyiminin bıraktığı ‘hisse’ takılıp kalabiliyorlar; ki bu his çoğunlukla travma yaşayan kişinin yaşadıkları için kendini suçlamasından kaynaklanan sebepsiz bir hüzün olabiliyor.
Mevsimler de üzebilir!
Üzüntünüzün nedeni, kısalan günler olabilir. Mesela ilkbahar ve yaz aylarında, güneşli ve uzun günlerde insanların kendilerini daha iyi hissettikleri görülür. Sonbahar ve kış aylarına geldiğimizde havaların kasvetinden midir nedir, enerjiler biraz daha düşer. Bu mevsimlerde soğuk günler geçirmeye başlamak, mevsimlerle birlikte ortaya çıkan mevsimsel duygulanım bozukluğuna yol açabilir. Keza bu da genelde hüzne ve üzüntüye yol açar diyebiliriz.