Her Yıl Ortaya Çıkan "Apple Aynı Telefonu Cilalayıp Önümüze Sunuyor" Düşüncesinin Haklı Olup Olmadığını İnceledik!

Her yıl yeni iPhone çıktığında aynı anda kendini gösteren "Apple aynı telefonu cilalayıp satıyor" düşüncesinin gerçek olup olmadığına bakıyoruz.

ABD merkezli teknoloji devi Apple'ın "Wonderlust" isimli lansmanı gerçekleştirildi. Şirket bu lansmanda iPhone 15, iPhone 15 Plus, iPhone 15 Pro ve iPhone 15 Pro Max isimli yeni telefonlarını tanıttı.

Bir önceki seriye oldukça benzeyen iPhone 15 ailesi, kullanıcıların "e bu aynısı..." demelerine sebep oldu. Bunun bir tık ötesine geçip "Apple da her yıl aynı ürünü ısıtıp önümüze veriyor" diyenler de var. Peki haklılar mı?

iPhone 7’den ileriye doğru gidelim:

iPhone 7’de Apple, altıncı modelde bulunan kulaklık girişini bırakmıştı. Bunun dışında telefonun ölçüleri neredeyse iPhone 6 ile aynı olduğu için “E bu aynısı” denmişti. Fakat iPhone 6’nın kronik olan bükülme sorunu, bu modelin güçlü alüminyum kasasıyla ortadan kalkmıştı.

iPhone 6’daki tuş, pek de güvenilir bir deneyim sunmuyorken yedinci modelde bunu bir tuş olmaktan ziyade cihaza entegre hâle getirdiler. Bu sayede tuşun bozulması sorunu ortadan kalktı.

Asıl fark ise donanım tarafında ortaya çıktı. Çünkü iPhone 6’nın A8 işlemcisinin ardından Apple, yedinci modelde A10 Fusion işlemcisine geçiş yaptı. Bunun yanında gelen RAM yükseltmeleri de cihazı dönemin en hızlı telefonlarından biri yaptı.

Gündelik kullanıcı için ne değişti?

3D Touch özelliğiyle ekran, basma şiddetinizi anlayabilir hâle geldi fakat bu iPhone 6S modelinde de vardı. Onun dışında iPhone 6 ile aynı boyutta bir ekran bizleri karşılıyordu fakat ekranın en yüksek parlaklık seviyesi artırılmıştı. Touch ID önceki nesilde de vardı fakat iPhone 7 ile her zamankinden hızlı hâle getirildi.

Kamera konusunda, özellikle de ön tarafta iyileştirmeler yapıldı fakat maalesef genel olarak kimseyi olması gerektiği kadar tatmin etmedi. Bu farkı arayanların fazladan ödeme yaparak Plus modelini tercih etmesi gerekmişti. Batarya iyileştirilmiş olsa da Apple’ın kanayan yarası olmaya devam etti.

Peki iPhone 8’de ne oldu?

Tasarım konusunda iPhone 8 ve 8 Plus, önceki nesille aynı boyutlarda geldi. Fakat burada alüminyum yerine cam bir kasa kullanıldı. Ses ve güç düğmelerinden Touch ID’ye kadar tasarım anlamında pek de bir değişiklik görmedik. Fakat hoparlörlerin son ses seviyesi artırıldı.

Ekran alanında ise gelişme olarak True Tone özelliğini gördük. Performans alanında Apple’ın yeni A11 Bionic işlemcisi kendini gösterdi ve performansı çok daha ileriye götürdü. Bu noktada iPhone 8 için 2, Plus modeli için 3GB RAM kullanıldı. 

Kamera için konuşacak olursak kâğıt üzerinde pek de bir şey değişmedi fakat yeni işlemci sayesinde görüntülerin işlenmesi ve düşük ışık performansı gibi detaylar iyileştirildi.

Gündelik kullanıcı için ne değişti?

Kablosuz şarj imkânı iPhone 8 ile birlikte getirildi. Buna ek olarak bataryanın bitme süresi aynı kaldı. Ayrıca hızlı şarj desteği kullanıcılarla buluştu fakat özet olarak daha hızlı şarj edilebilen bataryaların aynı sürede bittiğini söyleyebiliriz.

Yeni işlemciyle birlikte hem telefonun genel performansı bir üst düzeye çıktı hem de kamera ile daha iyi görüntülerin yakalanması sağlandı. Son olarak en düşük depolama seçeneği 64GB seviyesine çıkarıldı.

iPhone X ile birlikte en büyük tasarım değişikliğini gördük:

iPhone 8’e kadar varlığını sürdüren Home tuşu, iPhone X ile ortadan kaldırıldı. Bu sayede kapladığı büyük alan, ekran kısmına katıldı. Üst tarafta yer alan sensörler ve kamera ise, bir çentiğin içine sığdırıldı. Bu sayede iPhone 8’in 4,7 inç boyutundaki ekranı iPhone X’te 5,8 inç boyutuna geldi.

Ekranda bir de LCD yerine OLED panel kullanıldı. Çözünürlüğün de fazlaca artırılması, ekranı kendi başına eşsiz kıldı. Kasada ise iPhone 8’de olduğu gibi alüminyum malzeme ve arkada cam bizleri karşıladı.

Çentiğin içindeki sensörler ve yeni işlemci sayesinde Touch ID, yerini Face ID’ye bıraktı. Bu sayede 3 boyutlu yüz tanıma sistemi iPhone’a gelmiş oldu. Bu sensörler sayesinde portre fotoğrafları seviye atladı.

Gündelik kullanıcı için ne değişti?

iPhone X, iPhone 8 ailesiyle aynı zamanda tanıtıldı fakat farklı dönemlerde çıktı. O modelden farklı olarak kullanıcılara daha iyi bir ekran ve kamera deneyimi sundu. Bunun yanında hoparlörden gelen sesi de artırıldı ve batarya konusunda “akmasa da damlar” dedirten bir güncelleme yapılarak kullanım süresi artırıldı. Yine de iyiden uzaktı.

Fiyatı göz önüne alındığında sadece ekran için iPhone 8/8 Plus kullanıcılarının yükseltmek isteyeceği bir cihaz olmadı. Fakat kullanıcı deneyiminde çıtayı yukarılara taşıdığı ve çentik kullanımında bir standart belirlediği su götürmez bir gerçek. (Her ne kadar iPhone X’den önce çentik kullanan telefonlar görmüş olsak da Apple’ın bunu ekran alanından çıkarıp işlevselliğe taşımasından bahsediyoruz.)

XR, XS ve XS modellerinde değişen neydi?

Bu üç modelin, temel iPhone X’den en önemli farkı, Apple’ın A11 işlemcisini değil, A12 işlemcisini kullanıyor olmalarıydı. XR modelinde alüminyum ve cam malzemeler kullanılırken XS ve XS Max üzerinde paslanmaz çelik ve cam kullanılıyordu. XS Max modelinde 6,5 inç OLED bir ekran kullanılırken XS’de 5,8 inçlik yine OLED bir ekran yer aldı. XR ise 6,1 inçlik LCD bir panelle geldi.

Ek olarak diğer iki modelin aksine iPhone XR, tek kamera düzeni kullanıyordu.

iPhone 11’e geçmeden önce bir şeyin farkına varalım:

Şimdiye kadar iPhone 7’den bu yana; True Tone, Face ID, daha geniş ve kaliteli ekran deneyimi, gelişmiş kamera, OLED panel, kablosuz şarj, uzamış batarya ömrü ve daha birçok avantaj elde ettik. Apple’ın bunları bir anda sunmaması, sürekli aynı telefonu cilalayıp bize verdiğini değil, damlaya damlaya göl olur mantığıyla ilerlediğini gösteriyor. Sona doğru geldikçe de bu gölün ne denli büyüdüğünü göreceksiniz.

iPhone 11 ile ne değişti?

A11 Bionic işlemciden A13 Bionic işlemciye geçildi. Ekranda ise OLED panel yerine LCD “Liquid Retina” isimli panel kullanıldı. Bir OLED kadar iyi olmasa da bu panel LCD’nin sınırlarını zorluyordu. Kenarlara geçtiğimizde ise paslanmaz çelik yerine alüminyum malzeme gördük.

Kamera konusunda iPhone X, nesnelere kalite kaybı olmadan yakınlaşmayı hedeflerken iPhone 11, daha geniş açılara odaklanıyordu. Bu da elbette kullanıcıya göre iyi ya da kötü olacak bir şey. iPhone 11’in hanesine kamera konusunda artı olarak yazabileceğimiz diğer şey ise gece modu olacak.

Gündelik kullanıcı için ne değişti?

Gündelik kullanımda bir şeyin fark ettiğini söylemek zor. Özellikle de XR modelinden 11’e geçenler; A12 yerine A13 işlemci, çift kamera ve gece modu gibi özelliklere olmazsa olmaz demedikleri sürece pek de sürprizle karşılaşmayacaklar. Wi-Fi 6 gibi geleceğe yönelik özellikler kullanıcı için önemliyse ayrı tabii.

Pro modellerde alüminyum yerine paslanmaz çelik var. İkili kamera yerine de üçlü kamera sistemi kullanılıyor. Bunlardan ikisi, yani az önce bahsettiğimiz geniş açı lensleri üç modelde de (11, 11 Pro, 11 Pro Max) aynı. Pro modellerinde ek olarak gelen lens ise telefoto. Bu da iPhone X’den 11’e geçerken kaybedilen ‘kalite kaybı olmadan yakınlaştırma’ imkânını geri getiriyor.  Ekran konusunda OLED panel, pro modellerinde var. 

Batarya konusunda her modelde iyileştirme yapılmış olsa da elle tutulur batarya performansını günlük kullanıcı için en iyi olarak Pro Max modeli veriyor. Önümüzdeki iPhone modellerinde de bunu böyle gördük.

Gelelim iPhone 12’ye:

Baktığınızda iPhone 12’yi 11’den farklı kılan ilk detay, yuvarlatılmış kenarlardan ziyade daha keskin, köşeli tasarımı oluyor. Bunun yanında ekran kısmına geçtiğimizde iPhone 11’in LCD panelinin kenara bırakıldığını, bunun yerine tekrar OLED panel kullanıldığını görüyoruz. Arka tarafta ise yeni MagSafe ürünlerini destekleyen kasa bizleri karşılıyor. Kullanıcılar artık MagSafe powerbank veya kartlık gibi ürünleri telefonlarının arkasında rahatça taşıyabilir hâle geldi.

Kamera tarafında yapılan geliştirme, iPhone 11’in aksine iPhone 12’nin geniş açı ve selfie kameralarında gece modunun kullanımını mümkün kıldı. Bunun yanında HDR modu da uygulamada yerini aldı. Pro modellerde ise ek olarak telefoto lensini gördük. 

Batarya konusunda da her zamanki gibi bir önceki neslin üzerine geliştirmeler yapıldı ve birkaç saat kullanım ömrü eklendi. İşlemci konusunda ise A13’ten A14’e geçildi.

Gündelik kullanıcı için ne değişti?

Kamera konusunda gelişme yapılmış olsa da bu, sadece profesyonel olarak kamerayla ilgilenenlerin fark edebileceği bir fark diyebiliriz. Çünkü iPhone 11’in kamerası kötü değildi. Bunun yanında MagSafe ürünleri güzel olsa da hem fiyatları hem de ne kadar ihtiyaç duyulduğu konusu sebebiyle çoğu kullanıcı için havada kalıyor.

Hız konusunda da iPhone 11 kötü değil ve gündelik bir kullanıcı iki telefonun arasındaki hız farkını görmeyebilir. Fakat iPhone 12’deki A14 Bionic işlemci, telefonu daha uzun süre canlı tutacaktır. Aradaki fiyat farkına ve yukarıdaki özelliklere bakarak kullanıcılar hangi özelliklerin olmazsa olmaz olduğuna karar verebilir. Çoğu olmazsa olur diyebiliyorsanız iPhone 11, size 12’nin yokluğunu hissettirmeyecektir.

Mini modellerinde ekran dışında (ve muhtemelen batarya) pek bir fark bulunmuyorken Pro modellerinde malzemenin alüminyumdan paslanmaz çeliğe taşındığını görüyoruz. Pro Max’te ise saydığımız tüm kamera özellikleri seviye atlıyor. Bunlar kulağa oldukça büyülü gelse de kamerayla çok ilgilenmiyorsanız, sadece sosyal medya için kullanıyorsanız iPhone 11 size yetecektir. Fakat unutmayalım, bunların hepsi göle birer damla.

iPhone 13’te neler oldu peki?

Kamerayı alt alta değil de çapraza koyduk, alın size yeni telefon” mu diyor Apple? Hayır, iPhone 13, 12’nci modelin üzerine tasarım anlamında pek bir şey koymamış olabilir. Zira dışarıdan bakıldığında daha küçük bir çentik ve çapraz kamera düzeni dışında pek de bir fark görünmüyor. Hatta Apple'ın kurucu ortağı olan Steve Wozniak bile iPhone 13 ile 12 arasındaki farkı anlamadığını söylemişti.

Fakat kamera, ekran ve donanım özelliklerine baktığımızda asıl geliştirmeleri görebiliyoruz. Ekranla başlamak gerekirse, artık çok daha parlak ve net bir ekran bizleri karşılıyor. Pro modellere geçtiğinizde bu modellerin ekran tazeleme hızı 120Hz’e kadar çıkabiliyor.

İşlemci konusunda yeni A15 Bionic getirildi. Kameraya baktığımızda ise ışığı çok daha iyi yakalayarak daha parlak ve net fotoğraflar çekilmesini sağlayan geliştirme yapıldı. Video kısmında ise iki önemli güncelleme var. Bunlardan ilki, Dolby Vision HDR çekimlerinde FPS’in 60’a çıkarılması, diğeriyse iPhone 13 ailesiyle tanıştığımız Sinematik mod.

Son olarak batarya konusunda, özellikle de iPhone 13 Pro Max’in çığır açtığını söyleyelim.

Gündelik kullanıcı için ne değişti?

iPhone 12 kullanıcıları kamerayı, özellikle de video tarafını sık kullanmıyorsa anlattığımız video geliştirmeleri pek de bir şey ifade etmiyor. Çünkü o cihazlar da A14 işlemciyle gayet iyi görüntüler işleme kapasitesine sahip. Bunun yanında A14 ve A15’in gündelik kullanımda hissettirdiği pek bir fark yok.

120Hz ile 10Hz arasında değişen ekran tazeleme hızı, bataryanın ömrüne kayda değer katkı sağlayacaktır fakat dediğimiz gibi gündelik bir kullanıcının aradaki farkı anlaması zor. Sonuç olarak iPhone 13, 12’den her yönüyle daha iyi bir cihaz ve bu sebeple de daha uzun ömürlü olacaktır. Fakat telefonu sosyal medya, mesajlaşma ve internette gezinme amaçlarıyla kullanacak biri için fark hissettirmeyecektir.

"Deminden şimdiye geldim" dedirten iPhone 14’e gelelim:

iPhone 14 ailesiyle birlikte birçok dikkate değer yenilik karşımıza çıktı. Bunların ilki öncekine kıyasla geliştirilmiş olan fakat aynı isimle karşımıza çıkacak A15 işlemci. Buna ek olarak önceki nesildeki 4GB RAM yerine bu sefer 6GB RAM kullanıldığını görüyoruz. Boyut ve tasarım olarak ise iPhone 14, ufak farklar dışında iPhone 13 ile aynı. Hatta Steve Jobs'ın kızı da bu benzerlikle dalga geçti.

Pro modellerde A16 Bionic işlemcisini görüyoruz. Ek olarak bu modellerde Dynamic Island isimli, çentiğin işlevselliğini artıran bir özellik bulunuyor. Kabaca bildirimlere göre çentiği şekilden şekle sokuyor diyelim. Bunun ardından şükür dedirten Always-on-Display özelliği de sadece Pro modellerde bulunuyor. Pro kamera sistemi, 48MP ana kameraya yer verirken bunun yanında ultra geniş ve telefoto lensleri bulunuyor.

Gündelik kullanıcı için ne değişti?

Güvenlik alanında güncellemeler yapıldı demek isterdik. Fakat uydudan yardım çağırmanızı sağlayan hayat kurtarıcı özellik hem ücretli hem de şimdilik ülkemizde kullanılamıyor. Kamera alanındaki gelişmeler aslında dikkate değer, fakat iPhone 13’ün gündelik kullanıcısı için devrimsel değil. Video tarafında sarsılmaları önleyen Action Mode işime yarar diyorsanız ayrı.

A15, A16’nın yokluğunu gündelik kullanımda hissettirmeyecektir. Uzun yıllar güncelleme almaya devam edeceği için de A16’nın gerisinde kalmayacaktır. Bir de iPhone 14’ün kazaları tespit edebilmesini sağlayan bir özelliği var. Fakat ne olur ne olmaz bu bana lazım olur diyorsanız 8.seri Apple Watch da aynı özelliği sunuyor.

Özellikle de sıfırdan iPhone 14 almak isteyenler için biz 43.999 TL gibi bir fiyatın söz konusu cihaza değeceğini düşünmüyoruz. iPhone’un gelişmiş kamerasıyla filmler yapıyor ve bunu işinize yatırım olarak görüyorsanız almak mantıklı olacaktır tabii fakat bu yazıyı gündelik kullanıcılar için hazırladığımızı belirtelim.

Yeni tanıtılan iPhone 15'te ne değişti?

iPhone 15 ve 15 Plus, tasarım bakımından bir önceki nesille oldukça benzer. Fakat iç tarafta kayda değer yenilikler bulunuyor. Baz modellerde iPhone 14 Pro'larda gördüğümüz A16 Bionic işlemci bulunuyor. Pro modelleri için de A17 PRO işlemcisi kullanılmış. Dinamik Ada özelliği tüm iPhone 15 ailesinde yer alıyor. Tasarımda genel hatlarıyla bir önceki nesle benzeyen iPhone 15, Lightning girişiyle değil, Type-C ile geliyor.

Yeni işlemciden doğan özellikler arasında aramalarda güçlü ses izolasyonu, kalabalık alanlarda bağırmaya gerek kalmadan rahatça konuşabilmenizi sağlayacak. Kamera tarafında ise "portre moduna geçmeyi unuttum, gitti fotoğraf" derdi ortadan kalktı. Çünkü artık iPhone, çektiğiniz fotoğrafın portre olup olmadığını anlayabiliyor. Bunun haricinde bir fotoğrafı çektikten sonra fotoğraftaki odağı değiştirmek de mümkün oluyor. Daha önce HTC kullananlar için bunu, çift kameralı M8 modelinde yer alan UFocus özelliğine benzetebiliriz.

5 kat yakınlaştırma yapabilen telefoto lensi Pro modellerde yer alıyor. Bu da kalite ve detay kaybı yaşamadan yakınlaştırma yapabileceğiniz anlamına geliyor. Yine Pro modeller için sinematik modda 4K çekim yapabilme imkânı geldi. Ayrıca sessize alma tuşu, farklı aksiyonlar atayabileceğiniz bir tuşa dönüştü.

Kullanıcı için ne değişti?

Apple, bu etkinlikte tanıttığı Watch modellerinde de, iPhone modellerinde de normalde yaptığımız şeyleri daha akıcı bir şekilde yapabileceğimizi gösterdi. Örneğin portre moduna geçmeyi unutmak birçok kullanıcı için dünyanın sonu değil. Odağın farklı bir yere kayması da öyle. Fakat bunlar yenilikten öte, basit fakat kullanımı kolaylaştıran özellikler.

Hem gece hem gündüz çekimlerinde size eşlik edecek, cebinizde 7 lens taşıyormuşsunuz gibi hissettirecek daha sağlam bir kamera, Assassin's Creed: Mirage ve Resident Evil oynatacak kadar güçlü bir işlemci, Type-C bağlantısıyla USB 3.0 veri aktarım hızı, titanyum gövde ve diğer yenilikler, geçen yıl gelen 14 serisiyle aynı fiyattan satışa çıktığını düşününce iPhone 15 ailesini başarılı kılıyor.

Fakat bu durum, gidip de iPhone 14 Pro'dan veya iPhone 14'ten derhal iPhone 15'e geçmeniz gerek demek değil. Hatta gündelik kullanıcı için bu oldukça mantıksız bir hamle olur. Zira sfır iPhone 14 (43.999 TL) ile 15 (49.999 TL) arasında 6.000 TL fark var. Fakat iPhone 15 ailesinin özellikleri sizin işinize veya hobinize yarayacaksa bu serinin güçlü özellikleri sizi yarı yolda bırakmayacaktır.

Günün sonunda bu içerik de bize gösteriyor ki son model telefonunuzu her yıl 'sırf yenisi var diye' değiştirmenize gerek yok. Fakat sırf bu cihazlar pahalı diye de markanın yaptığı önemli geliştirmeleri görmezden gelmek de aynı derecede haksızlık. Siz de düşüncelerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz.

iPhone 15 Serisi Tanıtıldı: İşte Tüm Özellikleri ve Fiyatları!

Dünyanın En Pahalı Akıllı Saati! Apple Watch Ultra 2