Hayatta herkes en az bir kez, içinde bir boşluk duygusu hissetmiştir ancak genelde bu his geçici oluyor.
Depresyondayken veya çok üzgünken hissedilen boşluğun süresi ise birkaç hafta hatta aylar sürebiliyor. Elbette bu durum psikolojik bir temele dayanıyor. Gelin, detaylara geçelim.
Depresyon böyle hissetmenize neden oluyor çünkü bu süreçte duygularınız oldukça karmaşık bir hale gelebiliyor.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/3c02b8e8c12ff44610529de818fefb7f7ac2ba41.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel Kaynak: Psych Central][/VIA][/VIAIMAGE]
Depresyon sürecinde çeşitli semptomlar ortaya çıkıyor. Mesela birden üzülme veya kendini kötü hissetme gibi durumlar bu süreçte çok fazla görülüyor. Zevk alınan şeyler birden anlamını yitirebiliyor. Depresyona girildiğinde beyin metabolizması bozuluyor ve stres hormonu yüksek derecede aktive oluyor. Bu hormonun aşırı salgılanması hem sinir hücrelerini hem de vücuttaki diğer organların çalışmasını olumsuz etkiliyor. Psikologlara göre depresyondaki insanların yaşadıkları bu semptomlar, hissetikleri boşluk duygusunun kaynağı olabiliyor. Yani hormon seviyelerindeki değişim bu duygunun en önemli kaynağı. Psikolog Sherry Amatenstein, bu hissin kalıcı olması dahilinde kişinin başına ciddi sorunlar çıkarabileceğini söylüyor.
Yani kişi uzun süredir hiçlik ve boşluk hissiyatı içindeyse bu tehlikeli olabilir. Bazı kişiler fiziksel ve psikolojik olarak kendilerinde bir sorun olmadığı halde sürekli sorun varmış gibi hissedebiliyor. Bu kişilere hipokondriyazis yani hastalık hastası deniyor. Bu durumdan muzdarip çoğu kişi psikolojik tedaviden geçirildiğinde içlerindeki boşluk duygusunu kapatmak için böyle bir eğilimde oldukları ortaya çıkabiliyor. Bipolar veya borderline kişilik bozukluğu olan kişilerde de bu duygu sıkça görülüyor çünkü bu bozukluklar da beyin kimyasallarının normalden farklı çalışmasına neden oluyor. Böylece bu kişilerde aniden boşluğa düşme durumu yaygın biçimde görülebiliyor.
Travma sonrası stres bozukluğu da bu duygunun bir diğer nedeni.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/d93a5a13f1a333edd7ceb2b2711717d7391ec4bb.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel Kaynak: Relationship Rules][/VIA][/VIAIMAGE]
Amatenstein, boşluğun sonsuz hafifliğine kapılan bireylerin, yaşadıkları travma sonrası içselleştirdikleri bir savunma mekanizması kaynaklı böyle duygular hissetmeye başlayabileceklerini fade ediyor. Çünkü yaşanan üzücü ve tetikleyici bir travmatik olaydan sonra artık kişi, güçlü duygularla baş edemeyecek kıvama gelip içine kapanarak hiçbir şey hissetmemeye başlayabiliyor.
Bazen iş yerinde yaşanan problemler, romantik ilişkinin bitişi, can sıkıntısı, yorgunluk veya uyku problemleri de kişinin ‘’hiçbir şey hissetmiyorum’’ moduna geçmesine neden oluyor.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/762c71864a2ac5939217b60fdf4e60152abd8c1c.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel Kaynak: Healthline][/VIA][/VIAIMAGE]
Genelde dinlenmek için iyi bir uyku gerektiği söylenir. Ancak bazen çok çalıştığınızda, üstüne günlük hayatın koşuşturmacası da eklenince yeterince uyku uyuyamak zor olabiliyor. Böylece uyku eksikliği yorgunluğa neden oluyor, yorgunluk ise boşluk hissini yaratıyor. Bu konuda Harvard Üniversitesinde yapılmış bir nörogörüntüleme ve nörokimya çalışması özelinde, iyi bir gece uykusunun hem zihinsel hem de duygusal dayanıklılığı artırmaya yardımcı olduğu, kronik uyku yoksunluğunun ise olumsuz düşünme ve duygusal çöküşler için zemin hazırladığı söyleniyor.
Yapılan diğer araştırmalar, aşırı yorgunluğun, strese ve tükenmişlik sendromuna neden olduğunu ifade ediyor. Çünkü kişi, kendisiyle psikolojik ve fizyolojik anlamda ilgilenmek yerine başka bir şeyle çok fazla vakit harcadığı için yavaş yavaş boşlukta hissetmeye başlayabiliyor. Özellikle başka birisinin sorumluluğunu alan kişilerin veya çocuklarıyla kendisiyle ilgilendiğinden daha fazla zaman geçiren annelerin bu hissi daha sık yaşadığı görülüyor.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/675e7fd965a46da22e44daa2f065e704cbf18807.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel Kaynak: Everyday Health][/VIA][/VIAIMAGE]
Psikologlara göre, işinde patronlarından veya iş arkadaşlarından çok fazla mobbing gören, üzerine çok fazla gereksiz iş yüklenen kişiler de bir müddet sonra bu duyguyu yaşayabiliyor. Uzmanlar, bu kişilerin artık yeni bir iş aramaya başlaması ve hayatlarını değiştirmesi gerektiğini ifade ediyor.
Bazen ise problem kişinin kendisinde olabiliyor; mesela kişi, hayat amacı ve vizyonu olmayan biriyse sıklıkla boşluğa düşebiliyor. Psikolog Sherry Amatenstein, böyle hissetmemek için bir kişinin bu hayatta kendisine neyin anlam kattığını bulması gerektiği söylüyor. Sevilen birinin kaybı, sevgiliden ayrılmak veya uzun süren bir evliliğin bitmesi de kişinin kendini üzgün ve yalnız hissetmesine yol açabiliyor. Bu durum da aslında duygusuzluğa ve hissizliğe sebebiyet veriyor.
Maalesef sınırları çok fazla ihlal edilen ve istismara maruz kalan kişiler de bu duygulara kapılabiliyor.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/0cd07588011345f218371fac5ddd3b0664d41ced.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel Kaynak: The Swaddle][/VIA][/VIAIMAGE]
Bazı kişiler, bu tip üzücü deneyimler yaşadıktan sonra çeşitli bağımlılıklar geliştiriyor. Mesela aşırı alkol almak, seks yapmak ve uyuşturucu kullanmak bir müddet sonra kişinin duygularını etkileyebiliyor. Kişi, yaşadıklarını unutmak, aşırı duygu yoğunluğunu bastırmak için bu yollara başvuruyor olsa da aslında bunlar oldukça sağlıksız başa çıkma yöntemleridir. Ki tüm bunlar kişiye uzun vadede hayatında bir şeyler eksikmiş duygusu yaratır ve kişi boşluğa düşebilir.
Bazen ise bu durumun sebebi sadece, daha önce zevk alınan şeylere karşı artık hiçbir şey hissetmemek.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/f7ea8fd2118c38824b4744e366a0158871e29548.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel Kaynak: Everyday Health][/VIA][/VIAIMAGE]
Buna anhedoni deniyor. Anhedonisi olan kişiler, eskiden yaptıkları aktiviteleri artık tatmin edici bulmadığı için bir anda bunlardan soğuyabiliyor. Böylece kişiler, eskiden kendileri için anlam ifade eden şeyleri yapınca birden anlamsızlık hissine kapılabiliyor. Bu da genelde doyumsuz kişilerde olan bir durumdur. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Depresyona girdiğiniz ve üzgün olduğunuz zamanlar hiç oldu mu? Olduysa ne hissettiniz? Düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynaklar: Veryl Well Mind, Choosing Therapy, Uplifers, Psikolog Saadet Elevli