Aslında havacılık navigasyonu ve iletişimi sistemi, 1920'li yıllarda uçuş anında paraziti (iletişim kanallarında oluşan cızırtı) engellemek için düzenlenmiş bir radyo kanalı üzerinden işliyordu.
Yani bu ağ üzerinden paraziti kesmeye çalışıyorlardı diyebiliriz. Ancak günümüzde teknoloji çok daha gelişmiş olduğu için telefonu uçaktayken hala niye uçuş moduna almamız gerekiyor diye merak ediyorsanız bunun sebeplerini bir de Yüksek Uçak Mühendisi Meriç Kahvecioğlu'ndan dinleyin.
Aslında elektronik cihazlar, uçağın iletişim ve navigasyon sistemleriyle aynı frekansta enerji yayabiliyor. Ancak 1992 yılında yapılan bir araştırmada uçuş anında bu cihazların kullanılmasının uçağa (iniş ve kalkış anı dışında) herhangi bir sorun yaratmadığı tespit edildi.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/a64316cfbe8f5b42100f4c5dabea4e230b4456d6.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel: Electronics How Stuff Works][/VIA][/VIAIMAGE]
Amerika'da iletişim komisyonu çalışanları, cep telefonları ve uçak navigasyonu için özel olarak ayrılmış frekans ayarları üretmeye başladı. Bunun amacı ikisinin de frekanslarının birbirine karışmasını önlemek. Sonra dünyadaki diğer hükûmetler de bu mantığı benimsiyor ve bu konu üzerine çalışmalar yapıyor. Hatta ABD'nin, ilgi çekici biçimde ilk kez 2014 yılında elektronik cihazların uçuş esnasında tamamen açık kalmasına izin verdiği biliniyor.
Zaten aslına bakarsanız uçuşlarda telefonun uçak moduna alınmaması, bugüne kadar uçak düşmesine sebep olmamıştır.
Bu durum belki ileride de uçağın düşmesine sebep olmayacaktır. Fakat kokpit içerisinde, HF ya da VHF antenler kullanarak yüksek frekanslarda baz istasyonlarıyla iletişim kurulması, radyo kesintilerine ya da pilotların tuhaf sesler duymasına (alıcılarda oluşan parazitler) sebep olabilir. Bunların sonucunda kule ile kurulan iletişimin sağlıklı olamayabileceği sonucu ortaya çıkıyor. Buradan ortaya çıkan yanlış anlaşılmalar ile birlikte uçuş esnasında telaş yaratabilecek durumların yaşanması olasıdır. Bunlara ek olarak az ihtimal de olsa pusula göstergelerini etkileyebilir. Bu pusulalar özellikle iniş ve kalkışta kullanıldığından iniş ve kalkıştaki alınacak aksiyonlar daha önemli hale geliyor.
İşte halen elektronik cihazların uçakta yasak olmasının en önemli nedeni: Parazitler
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/fee5a873ad81b706f5aad00fbb34744fac132924.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel: Hello Tech][/VIA][/VIAIMAGE]
Dünyada sehayat eden 2,2 milyarın üzerindeki yolcu sayısını bir düşünelim. Bu oran nereden çıktı derseniz, 2021 yılında uçakla seyahat eden toplam yolcu sayısı bu civarlardaydı diyebiliriz. Kablosuz ağlar da birbirlerinin sinyallerinden etkilendiği için zemindeki uçuş ekipmanları ile ilgili diğer kablolar, uçan tüm yolcular telefonlarını kullandığında aşırı yükleme yapabiliyor. Misal 5G kablosuz ağ normalde verilerin hızlı aktarılması ve sorunsuz internet kullanımı için sıkça tercih edilse de havacılık sektörü bunun kullanılmasını pek sevmez. Normalde havacılık iletişim sistemlerinde radyo frekansının kapasitesi oldukça kısıtlıdır.
Yani herkesin telefonunun frekansını kaldıracak kapasitede değil gibi düşünebilirsiniz. İşte bu yüzden de 5G kablosuz ağ bant genişliğinin aralığının, havacılık ağı genişliğine ayrılmış olan aralığa oldukça yakın olması; havaalanının yakınında ve uçağın inişine yardımcı olan navigasyon sistemlerinde parazit yapıyor. Parazit denen sorun da zaten iletişim esnasında telsizde oluşan hışırtılar diyebiliriz. Kalkış ve iniş uçuşun en önemli safhaları çünkü buralar pusulaların en çok kullanıldığı kısımlar. Bu nedenle parazit meydana gelebiliyor.
Aslında önceden parazit sorunu yoktu çünkü 3G ve 4.5G havacılık ağına yakın bir bant ağına sahip değildi. 5G'den sonra ise yukarıda bahsettiğimiz nedenlerle durum değişti. Buna çözüm olarak en son baz istasyonlarının havaalanına yakın yerlerde kurulmaması gerektiği konuşuluyordu. Ancak bu duruma halen çözüm bulunabilmiş değil.
"Yolcuların uygunsuz davranışlarının uçak moduyla ne alakası var?" demeyin çünkü var.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/5847c30f92dd877232da0f61f67f41f403dde058.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel: Utopia Fans][/VIA][/VIAIMAGE]
Bazı hava yolu şirketleri, müşterilerine, kullandıkları kadar ödeyebilecekleri veya ücretsiz şekilde kullanabilecekleri Wi-Fi hizmeti veriyor. Bu sayede kişiler cep telefonlarını uçuş esnasında kullanabiliyor. Ancak tabii bu hizmetten herkesin aynı anda yararlanması, uçuşun sağlıklı yapılabilmesi için bir engel teşkil ediyor. Misal 200 kişi aynı anda bir uçakta seyahat ediyor ve herkes aynı anda Wi-Fi'ye bağlanıp telefon görüşmeleri gerçekleştiriyor. Düşünsenize, böyle bir durumda kabin memurları yiyecek-içecek servisi yapmak için 200 yolcunun hepsinin telefonunu kapatmasını beklese uçak saatinden daha geç kalkmak durumunda kalır.
Kabin memurları, uçağın kalkışa geçme esnasında insanlara telefonlarını kapatmalarını söylediklerinde yolcuların agresif davranışlarıyla karşılaştıklarını söylüyor. Bazı yolcularda uçak korkusu veya uçuş tedirginliği de olabiliyor. Tabii bu nedenle de onların, emniyet kemeri takmamak, diğer yolcularla tartışmak, güvenlik önlemlerine uymamak gibi hoş olmayan davranışları olabiliyor. Yani elektronik alet kullanımının belirli kurala bağlı olmaması bu tip yolcuların uçakta daha fazla tehlike yaratmasına yol açabiliyor.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/73/ef7b2935b85936bcd0bb0c73dcbec3823174681e.jpeg][/IMAGE][VIA:Görsel: MEL Magazine][/VIA][/VIAIMAGE]
Yine de uçak artık kalkmışken telefon kullanmanın uçağa herhangi bir zarar vermediği biliniyor. Ancak kalkış ve iniş anında telefonların uçak moduna alınması son derece elzem.