Dünya üzerinde en çok bulunan renkler ne diye sorsak ilk 4'ün içerisinde rahatlıkla kahverengiyi söyleyebiliriz. Topraktan ağaca kadar doğanın büyük bir kısmında baskın renklerden biri olan kahverengi, hayatımızın her köşesinde karşımıza çıkıyor. Peki hayatımızın her noktasında karşımıza çıkan kahverengiye ne zaman kahverengi demeye başladık. Osmanlı'ya 1500'lü yıllarda giren kahve, nasıl oldu da toprağın renginin ismine ilham kaynağı oldu?
Kahverengiyi bir renk olarak düşündüğümüzde kahveden çok daha eski bir tarihi olduğunu görüyoruz. Dünyanın bir ateş topu olmaktan çıkıp kara parçaları olan yaşanabilir bir gezegene dönüştüğü andan beri kahverengi, dünya üzerinde yer almaya devam ediyor. O zaman hadi gelin hayatımızın bu kadar içinde olan kahverenginin eskiden kullanılan isimlerine ve bu isimlerin bir şekilde günümüze uzanan yolculuğuna göz atalım.
Kahveyle 1500'lü yıllarda tanışan Osmanlı, kahverengiye öncesinde ne diyordu?
Kızılla siyah arası bir renk olan kahverengi, eski dönemlerde farklı isimlerle anılmıştır. Osmanlı'ya 1500'lü yıllarda gelen kahve, daha öncesinde olmadığı için bu renge farklı isimler veriliyordu. Günümüzde "kahverengi" olarak kullandığımız renk "fındıki" ismiyle kullanılıyordu. Farsça kökenli bir kelime olan "fındıki"nin tam anlamı fındık kabuğu rengiydi.
"Ala" sözcüğü de kahverengi için kullanılıyordu.
Alageyik, alabalık gibi hayvanlarda kullanılan "ala" kelimesi de kahverengi anlamında kullanılıyordu. Günümüzde bu kelimeyi biraz daha "rengarenk" anlamında olan "ela" olarak kullanıyoruz.
Eski Türkçede kahverengiye ne deniyordu?
Eski Türkçede kahverengiyi ifade etmek için "konur" ve "kongur" kelimeleri kullanılıyordu. Bu kelimelerin anlamına baktığımızda ise karşımıza "yanık al", "yağızımsı al" kelimeleri çıkıyor. Bu kelimeleri ilk defa duymuş olabilirsiniz. Günümüzde bu kelimelerden türemiş ve en popüler ten ve saç renklerinden biri olan kumralı ele alabiliriz. Kumral; "konur" ve "al" kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Konurun etimolojisine baktığımızda ise kestane renginden geldiğini görüyoruz. Yani tüm bu bileşenler bize günümüzdeki kahverengini vermiş oluyor.
Kahverengi yerine "boz" kelimesi de fazlasıyla tercih edilmişti.
Türklerin bozkırlardan gelen bir millet olduğunu biliyoruz. Kahverengi tonlarının yer aldığı bozkırlar, renklere de ilham olmuş. Kahverengiyi ifade etmek için kullandığımız boz kelimesini başka noktalarda da kullanmışız. Mesela kahverengi ayı demek yerine bozayı bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.
Bugün sizlere kahverengi demeden önce bu rengi hangi isimlerle kullandığımızı açıkladık. Bu tarz içeriklerin devamının gelmesini istiyorsanız bizlere yorumlar kısmında yazabilirsiniz.