2005 yılının sıcak bir Ağustos gününde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden havalanan Boeing 737-31S, Yunanistan üzerinden Çek Cumhuriyeti’ne bir yolculuk gerçekleştiriyordu.
Bir önceki gün Londra’dan yeni gelen ve kontrolleri yapılan uçak, uçuş için hazır görünüyordu. Hatta uçağın küçük sorunları tespit edilmiş ve bu sorunlar uçuştan önce teknik ekip tarafından düzeltilmişti. Uçuş öncesinde yapılan ufak bir hata ise ne yazık ki uçağın düşmesine sebep oldu.
Pilotlar sorunun ne kadar büyük olduğunu algılayamadılar ve müdahale yetersiz oldu.
Uçuşu gerçekleştiren Helios Airways, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde kurulan ve ekonomik uçuşlar gerçekleştiren bir şirketti. Uçuş günü sabah 09.00’da Helios Airways’in Boeing 737-31S uçağı, 7 dakikalık gecikmeyle 09:07’de uçuşa başladı.
İlk başta her şey düzgün görünüyordu fakat kısa bir süre sonra uçak yaklaşık 3.650 metre yükseklikteyken uçağın sistemlerinden arıza uyarıları gelmeye başladı. Bu aşamada pilotlar bunun önemsiz olduğunu düşündü ve genel olarak sistemleri kontrol ederek bir aksiyon almadı.
Uçakta meydana gelen basınç kaybının farkında olmayan pilotlar, uçağı yükseltmeye devam ederken 5.500 metreye ulaşıldığı zaman uçaktaki oksijen maskeleri açıldı.
Bu güvenlik önleminden sonra uçakta hava/basınç sorunu olduğunu fark eden pilotlar hemen havayoluyla iletişime geçti ve mühendislerle birlikte sorunu çözmeye çalıştılar. Basınç kaybından dolayı iletişim bir hayli zor yapılırken 09:20’de uçakla iletişim kesildi ve 3 dakika sonra uçak 10.000 metreye ulaşarak yolculuğunu düz bir şekilde devam ettirdi.
Otomatik pilota giren uçakta bir sorun olduğu artık herkes tarafından fark edildi. Uçakla iletişime geçme denemelerinden bir cevap alınılmaması üzerine 2 adet F-16 savaş uçağı, uçağı durdurmak için havalandı.
11:24’te uçağın yakınına gelen F-16 pilotları, olası bir terör saldırısını engellemek üzere uçağı vurmaları konusunda emir almıştı. Fakat gördükleri sahne karşısında pilotlar şoka uğradı.
Uçağı uçuran kimse yoktu. Pilot koltuğuna baktıkları zaman kimseyi göremeyen F-16 pilotları, uçakta olan durumu merkeze anlattı.
Bu sırada basıncın etkisinden çıkan bir uçuş görevlisi, uçağın başına geçti fakat kısa süre içerisinde yakıtın bitmesiyle motor alev aldı ve uçak talihsiz sonra doğru sürüklendi. Bu düşüş esnasında, uçaktaki basınç farkından dolayı yolcuların hepsi bayılmıştı ve başlarına gelecek kötü sondan habersizlerdi. Bir başka deyişle, yolcular hiç acı hissetmeyecek şekilde ölüme gidiyordu.
Uçuş görevlisi Andreas Prodromou, uçağı şehirden uzak bir yöne doğru çevirdi ve olası can kayıplarının önüne geçmeyi başardı. Bu hamleye rağmen uçaktakiler, trajedik sondan kurtulamadı.
Yapılan bütün müdahalelere rağmen uçak 115 yolcusu ve 6 mürettebatı ile birlikte Grammatiko bölgesinde bulunan dağlık alana düştü.
Bu kazadan kurtulan olmadı ve yaşanan olaylar, 21. yüzyılın en trajedik uçak kazalarından biri olarak tarihe geçti. Kazada 121 kişi hayata gözlerini yumarken, kazanın ardından büyük bir soruşturma başlatıldı.
Bu olaydan sonra sorumlu şirket Helios Airways, olayın ardından eleştiri oklarının sebebi oldu ve çok geçmeden şirket kapandı.
Peki uçağın düşmesine sebep olan hata neydi?
Uçuş günü yapılan basınç kaçağı sırasında, görevli mühendis, uçağı testten geçirirken motorların çalışmaması için basınç sistemini manuel olarak çalıştırmıştı. Bu testler başarıyla sonuçlandı fakat mühendis, sistemi eski hale getirmeden uçaktan ayrıldı.
Normal şartlar altında uçakların basınç sistemleri, otomatik olarak çalışmaktadır. Fakat bu sistemin manuel modda kalması, yolcular ve uçuş için büyük bir tehlike uyandırıyor. Yani bu felaket aslında 1 düğmeye dokunulmadığı için yaşandı.
Pilotlar tarafından da uçuş öncesinde bu durum gözden kaçınca talihsiz son gerçeklemiş oldu.