Uçaklar, henüz insanlık tarihi için yeni bir teknoloji olsalar da sivil havacılığın yanı sıra özellikle askeri alanda en önemli araçlar haline geldiler. Havadaki hakimiyet bir ülkenin kaderini bile belirleyebilirken, elbette ülkeler de uçaklara olan yatırımlarını hızla artıyor.
Uçak teknolojilerinde halk arasında kulağa en gizemli ve korkunç gelen konseptlerden biriyse ‘hayalet uçaklar’ idi. Peki, gökyüzünde kendisini düşmanlarından gizleyen bu uçaklar aslında nasıl çalışıyor? Hayalet uçakların mantığı nedir?
“Hayalet Uçak” nedir?
Hayalet uçaklar, aslında ‘hayalet’ kavramını duyunca aklımızda oluşan algının aksine bu uçakların gözle görünmez olduğu anlamına gelmiyor. ‘Hayalet’ terimi, askeri alanda sadece uçaklar değil, gemiler, tanklar ve bilimum araçlar için, bu araçların düşman sistemlerinden gizlenme kabiliyetine sahip olduğunu ifade ediyor.
Dolayısıyla hayalet uçaklar, tamamen düşman sistemlerinden gizlenmeye odaklanan, havada düşmanı gafil avlamayı amaçlayan ve hedef alınmamaya odaklanan savaş uçaklarını kapsıyor.
Hayalet uçaklar nasıl gizli kalıyor?
Hayalet uçakların gizlenmesinde, diğer hayalet araçlarda da kullanılan bazı genel teknik ve yöntemler kullanılıyor. Uçakların asıl gizlenmek istedikleri sistem ise düşman radarları oluyor. Bir tarafın havadaki ve karadaki gözü ve kulağı olan radar sistemlerinden gizlenmek, bu tarafın ruhu bile duymadan hava sahasına girilmesine, hedeflerin tespit edilmesine/yok edilmesine olanak sağlıyor.
Hayalet uçakların radarlardan gizlenmesini sağlamak için pek çok çeşitli yöntem kullanılıyor. Fakat uçaklarda kullanılan gizlilik yöntemlerine geçmeden önce, gizlenmek istenen sistemin nasıl çalıştığını kısaca özetlemekte fayda var.
Radarın çalışma mantığını öğrenelim:
Yeryüzünde ve kara, deniz ve hava araçlarında yerleşik olarak bulunabilen geleneksel radarlar, düzenli aralıklarla çevreye elektromanyetik dalgalar gönderiyor. Bu dalgaların bir yere çarpıp tekrar alıcılara yansıması, etrafta bir birimin varlığına işaret ediyor.
Gönderilen ve alıcılara geri dönen elektromanyetik dalgalar, bilgisayarlar tarafından analiz ediliyor ve dalganın geri dönüş açısı, geri dönen dalganın şiddeti ve hızına göre alanda bulunan birimin konumu, yönü ve türü belirlenebiliyor.
Peki, hayalet uçaklar radarlardan nasıl gizleniyor?
Hayalet uçakların radarlardan gizlenmesini sağlamak da temelde uçağa yansıyan elektromanyetik dalgaların alıcılara geri dönmesini engellemekten geçiyor. Bu kapsamda uçak üreticileri, elektromanyetik dalgaları farklı yönlere saptırmak veya dalgaların uçak tarafından emilmesini sağlamak için farklı yöntemler kullanabiliyor. Bu yöntemlerden bazıları şu şekilde:
Uçağın fiziksel yapısı:
F-16 ve diğer ‘standart’ olarak kabul edilen savaş uçaklarına baktığınızda, uçak gövdelerinin pek de sivri yapılara yer vermediğini görebilirsiniz. Uçaklarda kullanılan bu tasarım, özellikle havadaki direnci en aza indirmek ve dolayısıyla manevra ve hız kabiliyetini artırmak için kullanılıyor.
Fakat hayalet uçaklarda durum daha değişik. F-117 gibi ikonik hayalet uçaklara baktığınızda çok daha köşeli, düz ve düzensiz açılarda konumlandırılmış paneller görebilirsiniz. Uçak tasarımında kenarların ve yüzeyin düz olması, aerodinamik kabiliyeti düşürüyor olsa da geleneksel radarlardan gelen elektromanyetik dalganın farklı açılarda, alıcılardan uzak noktalara yansımasını sağlıyor.
Bu tasarımla birlikte uçaktan geri yansıyabilen radar dalgaları, radar ekranlarında sadece bir kuş kadar iz bırakıyor. Zira uçağa gelen diğer dalgalar, çok farklı yönlere sektiriliyor.
Uçakların gövdesinde kullanılan dalga emici materyaller:
Hayalet uçaklarda kullanılan en kritik gizleme yöntemleriyse uçakta kullanılan materyallerde karşımıza çıkıyor. Uçak üreticileri, yıllardır araştırma ve geliştirme için milyarlarca dolar harcayarak uçakları radardan gizlemeyi sağlayacak yüzeyler ve özellikle boyalar geliştiriyor.
Günümüzde en yaygın gizleme materyali olarak kullanılan boyalar, dalgaların emilmesini sağlayacak özel mikroskopik yapılara yer veriyor. Yukarıdaki görselde de görebileceğiniz bu üçgen yapılar, gelen bir radar dalgasının yapıda hapsolmasını ve en sonunda burada seke seke enerjisini kaybetmesini sağlıyor. Böylece yansıyan dalgadan geriye ya çok zayıf bir dalga, ya da hiç dalga kalmıyor.
Uçağın termal izini azaltmak:
Bir uçağı radarlar ve diğer sistemler tarafından görünür kılan en önemli faktörlerden biriyse hız ile uçak yüzeyinde oluşan ve motorlardan çıkan ısı oluyor. Uçak üreticileri, hava sürtünmesiyle uçak yüzeyinde oluşan ısıyı düşürmek için özel materyaller ve boyalardan destek alıyor.
Fakat iş motora gelince ortaya bazı dezavantajlar yaratan çözümler çıkabiliyor. Hayalet uçaklar, uçakların yüksek hızlara ulaşmasını sağlayan ‘afterburner’ gibi teknolojilerden mahrum kalıyor, motorları çok daha düşük güçte çalışıyor. Bu sayede ortaya daha az ısı çıksa da, tespit edilmeleri durumunda düşman birimlerinden sıyrılmasında manevra kabiliyetini büyük oranda düşürüyor.
Tabii motorlardaki ısı izinin düşürülmesi için de yeni motor teknolojileri üzerinde maddi açıdan cep yakan ve kapsamlı çalışmalar sürüyor.
Peki, bu uçakları tespit etmenin hiçbir yolu yok mu? Elbette var:
Tıpkı internet ortamında beyaz-siyah şapkalı hackerlar arasındaki ilişkide olduğu gibi hayalet uçaklarda da aynı ilişki bulunuyor. Ülkeler, düşmanların hayalet uçaklarını tespit etmek ve gafil avlanmamak için bu uçakları tespit edecek yeni teknolojiler üzerine çalışmalarını gerçekleştiriyor.
Günümüzde hayalet uçakların tespitinde kullanılan yöntemlerden bazılarıysa şu şekilde:
- Düşük frekanslı radarlar,
- Birden fazla konumda bulunan elektromanyetik dalga alıcıları
- Uçakların ısılarını tespit etmek için kullanılan gelişmiş sistemler (Sonuçta uçaklardaki ısı hiçbir şekilde gökyüzüyle aynı olamıyor)