Bilimsel deneyler oldukça karmaşık süreçlerdir. Bir konu üzerinde yapılan çalışmalar sırasında bambaşka bir şey keşfedebilirsiniz. İvan Pavlov’un yaptığı da tam olarak buydu. Rus bilim insanı aslında sindirim sistemi üzerine çalışmalar yapıyordu ancak bu çalışmalar sırasında üzerinde deney yaptığı köpeklerde oldukça farklı bir durum keşfetti. Klasik koşullanma olarak adlandırılan bu psikolojik gerçeği hepimiz Pavlov’un köpeği olarak biliyoruz.
Pavlov’un köpeği deneyleri sırasında görüldü ki bu hayvanlar önce çalışanların ayak sesine, daha sonra da özel olarak onlara sunulan zil sesi uyarıcılarına salya akıtarak tepki gösteriyorlardı. Çünkü ayak sesi ve zil sesi demek, yemek vaktinin gelmesi demekti. Bu durumun insanlarda da geçerli olması ise psikoloji biliminde yeni bir dönemin kapılarını açtı. Pavlov’un köpeği deneyleri ve klasik koşullanma nedir gelin biraz yakından bakalım.
Sindirim sistemi üzerine çalışan bir bilim insanı: İvan Pavlov kimdir?
1849 - 1936 yılları arasında yaşamış olan İvan Petroviç Pavlov, Ryazan İlahiyat Yüksek Okulu’nda temel eğitimini aldıktan sonra Askeri Tıp Akademisine girdi. Burada fizyoloji alanında uzmanlaştı ancak bir yandan da doğa bilimleri başta olmak üzere pek çok farklı konu hakkında da eğitim alıyordu. Bu süreçte insan refleksleri üzerine önemli çalışmalar yaptı.
Artık bir uzman olan Pavlov, kendine bir laboratuvar açtı. Çalışmalarındaki başarısı nedeniyle bilim dünyasında öne çıktı ve Nobel Ödülleri’nin kurucusu olan Alfred Nobel başta olmak üzere pek çok önemli isimden destek aldı. Bu destekler ile yaptığı sindirim sistemi çalışmaları sayesinde 1904 yılında Nobel Fizyoloji/Tıp Ödülü'ne layık görüldü. Ödül töreninde yaptığı konuşma ise onun çalışmalarının çok daha farklı bir boyutu olduğunu tüm dünyaya gösterdi.
“Canlıların en temel ve en güçlü içgüdüsü yiyecek bulmaktır.”
Nobel ödülünü almak için sahneye çıkan İvan Pavlov, konuşmasına hiç de beklenmedik bir şekilde başladı. Ona göre tüm canlıların en temel ve en güçlü içgüdüsü yiyecek bulmaktı. Koşullu refleks ve koşulsuz refleks gibi kavramlardan bahsetti. Çünkü Pavlov, deneyleri sırasında üzerinde çalıştığı köpeklerin henüz et verilmemesine rağmen onun ya da asistanlarının ayak sesini duyunca salya akıtmaya başladıklarını keşfetti.
Pavlov’un köpeği deneyi ile ortaya çıkan klasik koşullanma:
Ivan Pavlov, sindirim sistemi çalışmaları için köpekler üzerinde deneyler yapıyordu. Onları iyi besliyor ve bakımlarına dikkat ediyordu. Beslenme süreçlerine alışan hayvanlar, Pavlov’un ya da asistanlarının ayak seslerini duydukları zaman yemek zamanı geldiğini anlıyor ve salya akıtmaya başlayarak kendilerini yemeğe hazırlıyorlardı. Yani et doğal uyarıcısına, salya doğal tepkisini veriyorlardı.
İyi eğitimli bir bilim insanı olan Pavlov şunu düşündü, bu doğal tepki yapay bir uyarıcıya da verilebilir miydi? Hemen çalışmalar başladı. Köpeklere her et verilmeden önce bir zil sesi çaldı. Birkaç deneme sonunda köpek artık zil sesi ile et arasında bir ilişki kurmuştu. Bu durum şartlı tepki ya da koşullu refleks olarak adlandırılır. Çünkü zaten ete verdiği tepki, şartsız tepkidir.
Pavlov’un köpeği deneyi adım adım ilerledi:
Köpeklerin ilk tepkilerini fark eden Pavlov, özel bir düzenek hazırlayarak köpeklerin salya miktarını ölçmeye başladı. Onlara küçük küçük etler verdi ve doğal olarak salya oranları arttı. Daha sonra et verdikçe zil çalmaya başladı ve yine doğal olarak salya oranları arttı. Son olarak et vermeden yalnızca zil çaldı ve koşullu refleks olarak köpeklerin salya oranı arttı. Yani köpek artık yapay bir uyarıcıya doğal bir tepki verir hale geldi. Pavlov bu tepkileri üç temel başlıkta açıklar;
- Çevreden gelen her bir uyaran harekete geçiriyor ya da hareketi engelliyor.
- Harekete geçmeyi ve hareketi engellemeyi sağlayan sinirlerin beyindeki etkileşimleri belirli kurallara göre gerçekleşiyor.
- Her sinir sisteminde doğuştan gelen farklılıklar bulunuyor.
Klasik koşullanma sürecini tanımlayan temel kavramlar:
- Başlangıçta hiçbir doğal tepki oluşturmayan nötr uyarıcı yani zil sesi.
- Doğal tepkiye neden olan doğal koşulsuz uyarıcı yani köpeğe verilen et.
- Otomatik olarak oluşan doğal koşulsuz tepki yani köpeğin salyasındaki artış.
- Koşulsuz uyarıcı ile eşleştikten sonra anlam kazanan koşullu uyarıcı yani et ile birlikte çalan zil sesi.
- Koşullu uyarıcıya verilen öğrenilmiş koşullu tepki yani köpeğin zil sesini duyunca salyasındaki artış.
Pavlov’un köpeği deneyindeki klasik koşullanmanın temel ilkeleri:
- Sönme
- Kendiliğinden geri gelme
- Uyarıcı genellemesi
- Ayırt etme
- Üst düzey koşullanma
Sönme:
Deneysel çözülme olarak da adlandırılan sönme ilkesi, koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı ilişkisinin zayıflamasıdır ve bunun sonucunda koşullu tepki ortadan kalkar. Zil çalmasına rağmen köpeklere et verilmemesi sonucu köpek artık zil sesine tepki vermeyecektir.
Kendiliğinden geri gelme:
Klasik koşullanma ile öğrenilen koşullu tepki sönme ile ortadan kalksa bile geri gelebilir. Yani köpeğe zil sesi ile et verilmese ve bu tepki sönse bile bir süre sonra tekrar edilirse koşullu tepki geri gelir. Ancak bir kez söndükten sonra asla eskisi gibi olmaz.
Uyarıcı genellemesi:
Koşullu tepkiye neden olan koşullu uyarıcıya benzer uyarıcılara da aynı tepkinin verilmesini ifade eder. Köpek, aynı zil sesi olmasa da benzer seslere salya akıtabilir. Çocukluğunda bisikletten düşerek ayağını kırmış bir kişinin motosiklete binmekten korkmasını buna örnek olarak gösterebiliriz.
Ayırt etme:
Ayırt etme ilkesi, uyarıcı genellemesinin tam tersi bir etkidir. Yani bir köpek yalnızca tek bir koşullu uyarıcıya koşullu tepki gösterebilir. Bu ilke, her sinir sisteminde doğuştan bulunan farklılıklar nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Üst düzey koşullanma:
Koşullu tepki oluşturan koşullu uyarıcıya bir yenisinin eklenmesini ifade eden üst düzey koşullanmaya örnek vermek gerekirse bisikletten düştüğü için motosiklete binmekten korkan kişinin arabadan da korkmasını söyleyebiliriz.
Klasik koşullanma tekniği İkinci Dünya Savaşı’nda kullanıldı:
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların güçlü tankları ile mücadele etmek isteyen Sovyetler, Pavlov’un köpeği deneyini kullandılar. Köpekleri günlerce aç bıraktıktan sonra tankların yanında yemek verdiler. Böylece köpek, tank ile yemek arasında bir bağlantı kurdu.
Savaş alanına çıkarılan aç köpeklerin sırtına bomba bağlandı. Aç bir halde salınan köpekler Alman tanklarını görünce hemen yanına yanaştılar ve sırtlarındaki bombalar patlatılarak tanklar imha edildi. Sovyet kaynaklarına göre bu şekilde 300 tank yok edildi. Hatta öyle ki bir dönem Alman askerlerine gördükleri her köpeği vurma emri verildi.
Reklamlarda kullanılan klasik koşullanma yöntemleri ile manipüle ediliyoruz:
Klasik koşullanma tekniği bugün alkol, uyuşturucu ve sigara bağımlılığı için kullanılan bir yöntem ancak hiç beklemediğimiz bir yerde, reklamlarda da kullanılıyor. X şampuanı kullanırsak reklamdaki oyuncu kadar güzel olacağımızı, Y içeceğini içersek inanılmaz neşeli bir hayatımız olacağını düşünüyoruz. Her ne kadar bunlar mantıklı gelmese bile bilinçaltımıza ister istemez bu mesajları alıyoruz. Özellikle gençler bu manipülasyon tekniğinin hedefindedir.
Kişinin yapay uyarıcılara doğal tepki verme sürecini tanımlayan Pavlov’un köpeği deneyi ile ortaya çıkan klasik koşullanma hakkında bilmeniz gerekenlerden bahsettik. Ne kadar karmaşık bir zihnimiz olsa bile birkaç basit hile ile manipüle edilebiliyor olmamız gerçekten düşündürücü.