Son Zamanlarda Sosyal Medyada İyice Görünür Olan Akran Zorbalığı Aslında Düşündüğünüzden Daha Tehlikeli! Peki Neden?

Bir şiddet biçimi olan akran zorbalığı, son yıllarda iyice artmaya başladı. Özellikle yakın zamanlarda sosyal medyada birbirlerini döven ergenlerin videoları çok fazla dolaşıma girdi. Peki akran zorbalığı neden olur ve nasıl önlenebilir?

Akran zorbalığı, çocukların ve gençlerin akademik başarılarını maalesef olumsuz etkileyen bir durumdur. Zorbalık, güçlü olan birinin kendinden daha zayıf, sessiz veya içe kapanık gördüğü birine psikolojik, fiziksel veya sözlü olarak kötü davranışlar uygulaması anlamına geliyor. Bu durum, ilkokuldan liseye hatta bazen üniversiteye kadar görülebiliyor.

Zorba kişinin amacı, yavaş yavaş kurbanı üzerinde hakimiyet kurmak diyebiliriz; ki kurban kişi de zamanla yılmaya başladığı için zorba kişiler amacına ulaşmış oluyor. O zaman gelin, durumun ciddiyetine birlikte bir bakalım. 

Okullarda son sınıf öğrencilerinin, kendilerinden daha alt sınıfta olan kişilere zorbalık yaptıklarını söyleyebiliriz. 

Hatta bu durum, mağdurun kendi yaşıtları arasında dışlanıp dalga konusu olmasına bile neden oluyor. Çünkü diğer öğrenciler, onun devamlı olarak başka biri tarafından ezildiğini görünce bu kişinin pasif, işe yaramaz ve ezik biri olduğunu düşünüyorlar.

[GIPHY:3o7ZeAJ8ovFGzMuZdS][/GIPHY]

Mesela diyelim 12. sınıfta olan bir genç, şişman ve gözlüklü lise 1. sınıf öğrencisinin sınıfına gelip ona herkesin gözü önünde ‘’şişko, dört göz’’ gibi lakaplar takıyorsa, bu küçük olan çocuğun zorbalığa maruz kaldığı anlamına geliyor. Belki sizler de kendi lise dönemlerinizde böyle bir şeyi yaşamış veya şahit olmuş olabilirsiniz.

Zorbalar genelde sözlü olarak karşılarındaki kişiye zarar vermek istediklerinde o kişiye lakap takma, tehdit etme, kışkırtma, dedikodu yayma, alay etme gibi davranışlar gösteriyorlar.

Bazen zorbalığın boyutları o kadar ileriye gidiyor ki bunu yapanlar, karşılarındaki kişiyi tekme tokat dövebiliyorlar. Bununla da kalmayıp kişilerin eşyalarına zarar veren ve diğerlerine müstehcen şakalar yapan zorba çocukların olduğunu da gözlemleyebiliyoruz.

Yapılan araştırmalara baktığımızda zorbalığın dünyada ciddi bir problem olduğunu görüyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), akran zorbalığı görülme oranlarına uluslararası çapta baktığı çalışmasında, zorbaca davranışlarda bulunma oranının kızlarda %13, erkeklerde ise %28 olduğu görülüyor. Zorbalığa maruz kalma açısından bakılınca kızların %13, erkeklerin ise %15 oranında zorbalığa uğradığı tespit ediliyor.

Zorbalık yapma ve zorbalığa uğrama oranı kızlarda eşit ve erkeklere göre daha az görünüyor. Erkeklerde ise hem zorbalık yapma ve hem de zorbalığa maruz kalma daha fazla. Bunun sebebi, ataerkil sistemde erkeğin daha üstün bir konumda olması ve kendini her konuda hak sahibi görmesi olabilir.

Bu nedenle şiddet, hiddet ve psikolojik yıldırma içeren zorbalık, ataerkil bir davranış olarak yorumlanabilir. Böylece bunu hem yapan hem de bundan en fazla zarar gören erkek oluyor. 

Ancak yine de sadece bu verilere bakıp ''zorbalığı erkekler daha fazla yapar'' gibi bir genellemeye ulaşamayız çünkü artık en az erkekler kadar kız çocukları da birbirlere zarar veriyor. Keza Twitter'da gezen videoları izlediyseniz, siz de bu konuda bizimle hemfikir olabilirsiniz. 

DSÖ, 35 ülkeyi incelediği bu çalışmasında dünyada zorbalığın grörülme oranının, %1 ila %50 arasında olduğunu söylüyor. ABD’de Ulusal Eğitim İstatistikleri Merkezi’nin yaptığı ankete göre, her beş öğrenciden biri (%20,2) zorbalığa uğruyor.

Yapılan başka çalışmalarda zorbalığa maruz kalmanın, Avustralya’da %30-%50, İtalya’da %8-%40, İngiltere’de %4-%36, Yunanistan’da %15-%30, Kanada’da %21, Portekiz’de %20-%22 olduğu ifade ediliyor.

Yapılan çalışmalar, zorbalık yapma oranının İngiltere’de %30, Yunanistan’da %6, Kanada’da %12, Norveç’te %7 ve İltaya’da %5-%20 olduğunu söylüyor. Araştırmalardan da gördüğünüz gibi çocukların gelişimi için en önemli yerlerden biri olan okullarda zorbalığın boyutları akılalmaz durumda.

Ne yazık ki Türkiye’de de durum hiç iç açıcı değil. Son zamanlarda ülkemizdeki okullarda, şiddet ve zorbalık olayları acayip derecede arttı.

Türkiye özelinde yapılan bir çalışmada, %3,7 zorba, %26,9 mağdur, %60,8 hem zorba hem mağdur, %8,6 ise etliye sütlüye karışmayıp izleyici konumunda olan öğrencilerin olduğu söyleniyor.

6. ve 8. sınıfa giden öğrencilerle yapılan başka bir çalışmada ise çocukların %37’sinin kurban, %4’ünün zorba, %16.2’sinin hem zorba hem kurban olduğu görülüyor. Bu çocuklar arasında en çok görülen zorbalık türlerinin sırasıyla; sözel zorbalık, fiziksel zorbalık ve söylenti yayma olduğu ifade ediliyor. 

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2006’da okullardaki şiddeti incelemek için bir çalışma yapıyor. Sonuç olarak okullarda, %32,8 oranda fiziksel şiddet (yumruk atma, tekme, tokat gibi), %19,7 tehdit ve sataşma,  %12,9 dedikodu ve lakap takma, %9,5 eşyaya ve mala zarar verme şeklinde zorbalık görüldüğü tespit ediliyor.

Fark ettiniz mi bilmiyorum ancak hem dünyada hem de Türkiye'de yapılan çalışmalarda gördüğümüz gibi zorbalık yapanlar, mağdur olanlara göre küçük bir azınlığı oluşturuyor. Yani böylece sorunlu küçük bir grubun, büyük bir çoğunluğa zarar verdiği bir durum olarak algılayabiliyoruz zorbalığı.

Bu çıkarım, bizlere aslında okullardaki akran zorbalığını ve şiddetini engelleyebileceğimizi gösteriyor. Belki sizler de bu yazıyı okurken, ara ara kendi okul dönemlerinize gidip ''hiç zorbalık yaptım mı?'' ya da ''hiç zorbalığa maruz kaldım mı?'' diye kendinizi sorguluyor olabilirsiniz. Bir de bunu direkt olarak yaşayan ve psikolojisi hayat boyu bozulan insanları düşünün.

Bu insanlar, hayatlarında çok iyi başarılar elde etseler de zamanında arkadaşları tarafından kendilerine yapılan bu kötü davranışları hiç unutamayabiliyorlar. İşte sırf bu sebeple bile küçük bir kesimi oluşturan ''zorbalık'' yerine büyük çoğunluğu oluşturan ''mağduriyeti'' esas alıp bunu önlemek için bir şeyler yapmamız gerekiyor.

Peki neden bu çocuklar zorbalık yapıyor? Zorbalığa karşı önlem alınabilmesi için önce buna zemin hazırlayan psikolojik arka plana bir bakalım...

Nasıl zorba olunur ve buna maruz kalan kişiler neler yaşar?

[GIPHY:d1E2GyfleudkorxS][/GIPHY]

Zorba çocukların çoğunun kişilik yapısı, saldırgan davranışlar üzerine kurulu ve genelde bu kişiler birbirleriyle arkadaş olurlar. Zorbaların genelde grup halinde dolaşarak birbirlerinden güç almaları veya okulda popüler tipler olarak görülmeleri, onlara istedikleri her şeyi yapabileceklerini düşündürüyor. 

Yani başkalarının sınırlarını kolayca ihlal edebilmeyi kendilerine hak görebiliyorlar. Tabii ki burada zorba kişileri hedef göstermek amacımız değil. Onların da böyle çocuklar/gençler olmalarına sebep olan psikolojik ve sosyal durumlar var.

Ancak yine de her çocuğun kendine göre psikolojik sorunları vs. olduğunu ve buna rağmen 'zorba olmayı' seçmediklerini varsayarsak, zorbalığı seçen çocuklara ''ama onları da anlamamız gerekiyor'' gibisinden Pollyanna'cı bir pencereden bakmak, mağduriyet yaşayanlara büyük haksızlık olur. 

[GIPHY:l41lZZv8nuT743mM0][/GIPHY]

Mesela mağdur çocuklar, zorbalıkla karşılaştıkları zaman ağladıklarında veya karşılık vermeyip sustuklarında bu durum zorbaların, mağdur çocukların üzerine daha fazla gelmelerine yol açabiliyor. Yani mağdur kişilerin, kendilerini savunmamaları da -haklı çıkarmasa bile- zorbalığı besleyen bir durum.

Arkadaşlık ilişkileri güçlü olan çocukların, zorbalığa uğrama oranları ise daha düşük çünkü birbirlerini kötü muamelelere karşı koruyabiliyorlar.

Zorbalığa uğrayanlarda psikolojik açıdan yüksek kaygı, kabuslar görme, stres, anksiyete gibi durumlar görülebilir. Hatta bazen bu kişiler iştahsızlık, baş ve karın ağrıları, yatak ıslatma gibi durumlar da yaşayabiliyor. Yani zorbalığın, buna maruz kalanlar üzerinde bıraktığı etki gerçekten içler acısı.

Aslında en temelde sorun ailede başlıyor.

Psikologlar, anneleriyle bağlanma sorunu yaşayan, güvensiz veya kaygılı bağlanan kişilerin başkalarına olumsuz ve düşmanca tavırlar takınabildiğini söylüyor. Hatta Psikolog Albert Bandura, aile içerisindeki anlaşmazlıkların çocukların sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkilediğini ifade ediyor.

Misal cezalandırıcı, ilgisiz, sevgisiz ve destekleyici olmayan bir ebeveynin çocuğu zorbalık yapabiliyor. Çocuklarını çok fazla eleştiren ve aşırı koruyup kollamaya çalışan ailelerin çocukları da mağdur olabiliyor.

Diyelim, evde şiddet uygulayan bir ebeveyn var, çocuk o ebeveyni rol model alıp okulda arkadaşlarını dövebiliyor. Aynı durumu yaşayan başka bir çocuk da şiddet gören ebeveynin rolüne geçerek okulda arkadaşları tarafından dövülen ve şiddete sessiz kalan kişi olabiliyor.

Yani aslında çocukların evde ailelerinde gördükleri davranışları, dışarıda arkadaşlarına ve sosyal çevrelerine zorba veya kurban pozisyonuna girerek yansıttıklarını söyleyebiliriz.

[GIPHY:xT5LMzGHxvz0buEHLO][/GIPHY]

Ayrıca zorba çocukların aileleri, onların her istediklerini yapmışlarsa, onlara hiç hayır veya yok dememişlerse veyahut aşırı pohpohlamışlarsa, bu çocuklar çevrelerine karşı ‘’küçük dağları ben yarattım’’ havasında olabilir. Keza ergenlik döneminde çevre tarafından dikkat çekme ve beğenilme isteği çok fazla devreye giriyor. Bundan dolayı zorbalar, arkadaşlarına zarar vererek yaşıtları tarafından takdir toplayacaklarını düşünebilir.

Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle zorbalık, okullardan sanal aleme taşınarak siber zorbalığa dönüştü. Hatta bu, okullardaki her türlü akran şiddetinin daha da görünür olmasına yol açtı. Fakat iyi mi kötü mü oldu, bu tartışılır.

Siber zorbalık, teknolojinin kötüye kullanımı nedeniyle ortaya çıkıyor. Örneğin bir kişi hakkında sosyal medya ifşaları çıkarmak, asılsız dedikoduları siber ortamda yaymak, zararlı e-postalar göndermek, kimliğini gizleyerek kişiye anonim tehdit/şantaj içerikli mesajlar göndermek, hakaret içeren ses kayıtları yollamak ve aramalar yapmak gibi durumlar siber zorbalıktır.

Siber zorbalığı klasik zorbalıktan ayıran en önemli faktörler, dijital ortamda gerçekleşmesi dolayısıyla her an her yerde yapılabilmesi ve bunu yapan kişinin kimliğinin anonim olabilmesidir. Ülkemizde siber zorbalık, %36 gibi bir oranla görülüyor. Buna maruz kalan siber mağdurların, aniden okulu bırakabildiklerini veya notlarının birden düşmeye başladığını görebiliyoruz.

Hatta son zamanlarda Twitter’da ana sayfanıza birbirini döven kızların veya arkadaşları tarafından ağaca bağlanıp üzerine yumurta fırlatılan çocuğun görüntüleri düştüyse buradan bile zorbalığın geldiği boyuta pay biçebilirsiniz. 

Bu ve benzeri her görüntü, insanda ''Türkiye'de değil de Teksas'ta mıyım?'' diye bir sorgulama yaratabilir. Elbette biz bu videoların yeniden üretilen bir zorbalığa mahal vermemeleri için onları burada paylaşmayı doğru bulmuyoruz.

Keza bu tip videoların sosyal medyada dolaşıma girmesi, o kötü durumlara maruz kalan çocukların ciddi boyutta ikinci bir travma yaşamalarına neden oluyor.

Düşünsenize, 10-12 yaşlarındasınız ve arkadaşlarınızın size fiziksel ve psikolojik olarak zarar verdiği videoları, tanıdık tanımadık herkes izleyebiliyor. Böyle bir şey yaşadıktan sonra uyanıp okula gitmek kaldı ki dışarı çıkmak bile eziyet gibi gelir herkese.

O nedenle videolarda her ne kadar çocukların yüzleri blurlansa bile o videoları paylaşmak da siber zorbalığa giriyor maalesef. Zorbalığın olmamasını istiyorsak, ilk önce sosyal medyada çocukların birbirlerine uyguladıkları yanlış davranışların görüntülerini paylaşmayı bırakmamız gerekiyor. 

Bunu takiben zorbalığa tepki de sosyal medyada çığ gibi büyüyor. İnsanlar bu toplumun çocuklarının neden böyle olduklarını, neden böyle yetiştirildiklerini sorguluyor. Kendi çocuklukları ve gençliklerinden pay biçen bazı insanlar, bir arkadaşları başka bir arkadaşlarına zarar verdiğinde bile hemen mağdur kişiyi koruduklarını söylüyor.

Şimdilerde ise çocuklar, zorbalığa karşı seyirci kalıyor ve bunu sanki bir film izlermiş gibi sessizce izliyor. Bu konuda çocukların farkındalıklarının çok düşük olduğu aşikar. Ancak bu kötü durumu ortadan kaldıracak kişiler de çocuklar değil ne yazık ki...

Zorbalığın önlenmesi için her daim yetişkin müdahalesi gerekir

[GIPHY:WsM7bI0NPL4ayrOoGQ][/GIPHY]

Bu durumu ortadan kaldırmak için zorbalık yapan çocukların özel bir psikolojik süreçten geçirilmeleri lazım. Her okulda muhakkak alanında yetkin ve uzman olan bir psikolojik danışman ve psikolog olmalı. Zorbalık yapan çocukların ailelerini sadece okula çağırıp ''çocuğunuz kötü'' demek fayda etmez.

O çocukların ailelerine gerekirse özel bir pedagojik eğitim verilmeli. Sadece zorba çocukların aileleri değil, mağdur çocukların aileleri de uzmanlar tarafından gözlemlenmeli ve gereken bilgiler kendilerine verilmeli.

Bu konuda okul yönetiminin de dikkatli olması, en ufak bir zorbalıkta bunun yanlış bir davranış olduğunu yapan kişiye fark ettirmesi gerekiyor. Hatta artık okullarda zorbalık disiplin suçu sayılıyor. Okul yönetimleri bu gelişmeyi çocukları çok korkutmadan olumlu yönde değerlendirirlerse önleyici olabilirler. 

Yukarıdaki tweet'i atan kullanıcı, ''akran zorbalığının disiplin suçu sayılmasının yanında bir de akran zorbalığını onaylayan TV dizilerini yayından kaldırdığımızda daha iyi olacak'' demek istiyor. Orta okul ve lise çağındaki çocukların, bu dizileri izlediklerini varsaydığımızda kullanıcı, düşüncesinde hiç de haksız değil.

Ancak yine de bu düşünce, teknolojinin sadece televizyondan ibaret olmadığı günümüz dünyası için biraz romantik. Malum sosyal medyadaki şiddet içerikli videolar ve görseller, TV dizilerinden kat kat daha korkunç mesajlar veriyor. 

Tam bir önleyicilik, önce aile içindeki yapıyı düzeltmekle başlar. Bunun için de sosyal hizmet uzmanları, sosyologlar, psikologlar ve psikolojik danışmanlarla birlikte çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu çalışmaların bir kereye mahsus değil, tekrarı olan düzenli ve kapsamlı bir şekilde yürütülmeleri önemli. 

Yukarıdaki resimde örnek verdiğimiz Twitter kullanıcısı da akran zorbalığının yetişkinlikte yol açtığı travmaların ne kadar derin olduğundan ve bu nedenle her okulda bir psikolog olması gerektiğinden bahsediyor.

Okullarda zorbalığa tanık olan öğretmenlerin, böyle bir durumda hemen müdahale etmeleri şart. ''Aman çocuktur bunlar, kendi aralarında hallederler'' bakış açısı oldukça yanlış.

Bu konuda ihmalkar olmayıp düzenli olarak öğrencilerin birbirlerine olan davranışlarının gözlemlenmesi, kötü davranışların hemen engellenmesi bu durumun önlenmesine yardımcı olur. Aksi takdirde bu tip davranışların yanlış olduğunu hiç fark edemeyip öğrenemeyecek bir nesille karşı karşıya olacağız.

Yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi bir Twitter kullanıcısı kendi çocuğunun yaşadığı deneyimden bahsetmiş. Kullanıcının deneyiminden anlaşıldığı üzere öğretmenlerin konuyu daha fazla ciddiye almaları gerekiyor. 

[GIPHY:j5QmKNxMNEy24wrr5R][/GIPHY]

Üstelik yapılan araştırmalarda zorbalık yapan erkeklerin 24 yaşına geldiklerinde %60’ının, en az bir kez bile olsa yasa dışı bir suç işledikleri tespit ediliyor. %35 veya %40’ının ise iki veya daha fazla kere suçla haşır neşir oldukları görülüyor. Bu bulgular, zorbalık ortadan kaldırılmadığı takdirde kişinin yetişkin olduğu zaman da anormal davranışlar gösterebileceğini ifade ediyor. Peki siz ne düşünüyorsunuz? Okulda hiç zorbalığa maruz kaldınız mı?