İlk olarak 1980’li yıllarda görülmeye başlayan HIV, sonrasında bir salgın hâline gelerek tüm dünyayı etkisi altına almayı başarmıştı. Milyonlarca insanda görülen virüs, AIDS’e neden olarak birçok insanın hayatını kaybetmesine neden oluyordu. Aşı ve tedavi çalışmaları büyük ilerlemeler kaydetse de hâlen hastalığa büyük çapta çözüm getirilememişti.
Şimdi ise gelen bilgiler, HIV’nin ülkemizdeki durumunu ortaya koydu. Haber Global’in aktardığına göre Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Halis Akalın, 1 Aralık Dünya AIDS günü öncesinde açıklamalarda bulunarak Türkiye’deki verileri bizlerle buluşturdu.
Türkiye’de 65-70 bin kişinin HIV ile yaşadığı düşünülüyor
Açılımı ‘Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu’ olan AIDS’in 1981’de tanımlandığını ve bir pandemi hâline gelerek günümüzde de devam ettiğini ifade eden Akalın, 2021 sonu itibarıyla dünyada tahmini olarak 38,4 milyon HIV enfeksyionu ile yaşayan kişi olduğuna vurgu yaptı. Günümüze kadar yaklaşık 40 milyon kişinin AIDS ya da AIDS ile ilişkili fırsatçı enfeksiyonlardan ve kanserlerden kaybedildiği açıklamalarda belirtilirken 2021’de AIDS ve AIDS ile ilişkili komplikasyonlar nedeniyle 650 bin kişinin yaşamını yitirdiği eklendi.
Ülkemizdeki verilerden de bahseden Akalın, Sağlık Bakanlığı’ndan 2021 yılı sonunda elde edilen resmi kayıtlarına göre ülkemizde 26 bini erkek 32 bin 376 kişinin HIV ile yaşadığını kaydetti. Hastalığı bilmeyen kişilerin de olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirten profesör, Türkiye’de 65-70 bin civarlarında HIV ile yaşamını sürdürdüğünü tahmin ettiklerine de dikkat çekti.
Akalın, bunlara ek olarak ülkemizde HIV taşıyanların yaş dağılımı ile ilgili de konuştu. Buna göre 20-45 yaş arası, virüs ile yaşayanların en yoğun olduğu aralıkken HIV enfeksiyonunun görülme yaşı ergenlik çağına kadar düşmüş durumda. Resmi kayıtlara giren HIV’ye sahip insanların düşüşünün nedenlerinden de bahseden Akalın, bunun test yapma olanaklarının COVID-19 salgınından olumsuz etkilenmesinden kaynaklandığını, 2023’de sayıların normale dönerek artmasını beklediklerini sözlerine ekledi.
HIV ve AIDS farkı ne? Her HIV taşıyan ölüyor mu?
HIV enfeksiyonu ile AIDS’in aynı olmadığını, her HIV taşıyanın ölmediğini ve her HIV pozitif olanın AIDS olmadığını eklememiz gerekiyor. ‘İnsan Bağışıklığı Yetmezliği Virüsü’ anlamına gelen HIV; insandaki bağışıklık sistemi hücrelerini zayıflatır ve bu nedenle HIV enfeksiyonları meydana gelir.
Enfeksyionlar ilerlerse de ölümcül olan AIDS meydana gelebilir. HIV’ye sahip olan kişi, antiretroviral (ARV) ilaçlarını aksatmadan kullanırsa AIDS riskini önemli ölçüde azaltabiliyor. Zaten dünyada 38 milyondan fazla kişinin HIV ile yaşaması da bu farkı ortaya koyuyor.
Prof. Dr. Halis Akalın da HIV’nin vücuda girdikten sonra bir üst solunum enfeksiyonu gibi seyreden akut dönemini ve kronik enfeksyion dönemini izlediğini belirtiyor. Bu süreçte ağızda tekrarlayan mantar enfeksiyonları, gece yanığı gibi hastalıkların oluşabileceğini belirten Akalın, virüs vücuda girdikten sonra bağışıklık sistemi hücrelerine zamanla doğrudan veya dolaylı olarak zarara uğrattığını, bu hücrelerin sayısının belli bir oranının altına düşmesi sonucunda ise AIDS’in başladığını söylüyor. HIV enfeksiyonu zamanında tedavi edilmezse 8-10 yıl içinde bu döneme ulaşıldığını da ekliyor.
HIV ve AIDS hakkında daha bunun gibi birçok doğru bilinen yanlışlar var. Yan yana oturmak, dokunmak gibi eylemlerle hastalığın bulaşması veya genellikle eşcinsel erkekleri etkilemesi bunlardan yalnızca birkaçı. Eğer bu tarz yanlış bilgilerin doğruları hakkında bilgi almak istiyorsanız aşağıdaki içeriğimize göz atabilirsiniz.
HIV nasıl bulaşır? Korunmak için neler yapmalıyız?
Basitçe anlatacak olursak virüs; kan, meni, vajinal sıvılar, anal sıvılar ve anne sütü gibi vücut sıvılarına olan temaslar sonucunda bulaşıyor. Ayrıca organ nakli gibi işlemler de HIV’in bulaşmasını sağlayabiliyor. HIV’nin, en sık cinsel temas veya aynı enjektörün paylaşılması sonucunda yayıldığını ekleyelim. Bunun yanı sıra HIV ile yaşayan annelerin bebeklerine virüsü bulaştırması da mümkün.
Peki korunmak için neler yapmamız gerekiyor? Cinsel temas ile en sık bulaştığı düşünüldüğünde prezervatif gibi yolların HIV’den korunmak için büyük bir silah olduğunu söyleyebiliriz. Tabii ki korunmasız cinsel temastan kaçınmak da gerekiyor. Ayrıca tek kullanımlık enjektörlerin kullanılması ve ortak enjektör kullanımından kaçınılması, taraması yapılmış kan ve kan ürünlerinin kullanılması gibi şeyler de virüsten korunmanın yolları arasında.
Gebeden bebeğe bulaşın önlenmesi için ise uygun tedavi ve takip, sezaryan doğum, doğumdan anneye ve doğumdan sonra bebeğe ilaç tedavisi, bebeğin anne tarafından emzirilmemesi gibi uygulamalar öne çıkıyor. Uzmanlar ayrıca, virüsün yayılmasındaki artışı engellemek için insanların daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğinin de altını çiziyor.