Devri Kapanmak Üzere Olan Kablolu Kulaklıkların Çoğunda "3.5 mm Jak" Kullanılmasının Hikayesi

Geçmişi 1870'li yıllara dayanan 3.5 mm kulaklıklar, elektronik dünyasının vazgeçilmezlerinden bir tanesi oldu. Bu içeriğimizde, norm haline gelen bu kulaklık girişlerinin bugünlere nasıl ulaştığına bakacağız.

Elektronik taşınabilir ürünler, hayatımızın ayrılmaz parçaları haline geldiler. Evet, akıllı telefon, tablet, dizüstü bilgisayar gibi ürünlerden bahsediyoruz. Üstelik bunlarla birlikte kulaklıklar da vazgeçilmez oldu. Bugün pek çoğumuz kulaklığını yanında taşımadığı zaman, kendine bir şey eksikmiş gibi hissediyor.

Günümüzde piyasaya sürülen kulaklıkların büyük bir bölümü kablosuz. Ancak kablolu kulaklıklar, hala pek çok kişi tarafından tercih ediliyor. Zira özellikle de 3.5 mm jak girişi olan kulaklıklar, hemen her teknolojik alette kullanılabiliyor. Peki bu nasıl mümkün oldu?

3.5 mm kulaklık girişlerinin tarihine baktığımızda, bu ürünlerin tahmin edilenden de eski olduğunu görüyoruz.

1870'lere dönelim. O yıllarda telefonla iletişim şimdiki gibi değildi. İnsanlar önce telefon operatörüne bağlanır ve kiminle konuşacağını bildirir, operatör karşı tarafa ulaşır, daha sonra da iki kişi arasındaki görüşme başlardı. Bu görüşmelerin sağlanmasında 6.35 mm'lik kablo uçları kullanılırdı.

"Çeyrek inç jak" olarak da bilinen kablo ucu, yıpranmaya karşı dayanıklı olması ve kolayca takılıp çıkarılması nedeniyle operatörlerin favorisiydi. İşte bu kablo uçları, 1910 yılında Nathaniel Baldwin tarafından üretilen ilk modern kulaklığa hayat vermişti.

*Tarihin ilk modern kulaklığı.

Sony, 1979 yılında piyasaya sürdüğü ilk walkman modelinde 3.5 mm'lik kulaklık kullanmaya başladı.

*Sony'nin ilk walkman modeli: TPS-L2

Bu gelişme, elektronik ürün tarihinde dönüm noktası oldu. 3.5 mm'lik jaklar, artık hayatımızın bir gerçeği haline gelmişti. Üstelik Sony'nin ilk walkman modeli, dünya çapında ilgi görmüştü. O dönemler yediden yetmişe herkesin deli gibi satın aldığı walkman, 3.5 mm'lik girişlerin popülaritesini doğrudan artırmıştı. 6.35 mm giriş için yolun sonu gelmişti. Artık son kullanıcı, 3.5 mm'den başka bir kulaklığı hayal bile etmiyordu.

Sony Walkman'in olağanüstü başarısı, ilerleyen yıllarda Nokia ve Ericsson gibi telefon üreticilere de ilham verdi. Piyasaya sürülen ilk cep telefonları, 3.5 mm kulaklık girişleriyle geldiler. Cep telefonlarına ek olarak diğer kaset ve CD çalarlar, MP3 çalarlar, iPod'lar ve aklınıza gelebilecek ses ile ilgili tüm ürünler, 3.5 mm kulaklıklara sahip oldular.

Gelelim 2017'ye: Apple, iPhone 7 ile 3.5 mm'lik kulaklıklar için sonun başlangıcına imza attı!

[GIPHY:pjrpDJkkSFdw2EteQA][/GIPHY]

Apple, 2017 yılında piyasaya sürdüğü iPhone 7'de devrim niteliğinde bir iş yaptı. Öyle ki iPhone 7, 3.5 mm kulaklık girişine sahip değildi. Kullanıcılar bunun yerine lightning konnektörünü kullanmaya başladılar. O dönemler infial yaratan bu mesele, 3.5 mm kulaklıklıları lightning girişine uygun dönüştürücülerle çözüldü.

Günümüzde ise pek çok marka, 3.5 mm kulaklık girişlerinden uzaklaşmaya başladı.

[GIPHY:8C5uVG9lKUjbRYHiKQ][/GIPHY]

USB Type-C ve kablosuz kulaklıkların yaygınlaşması, 3.5 mm kulaklıklar için sonu getiriyor. Peki 1979'dan beri vazgeçilemeyen kulaklıklar, bugün neden yolun sonuna geldi?

Aslında bunun birkaç nedeni var. Bu nedenlerin ilki, telefonların kalınlık değerleri. 3.5 mm kulaklık girişi demek, telefon kalınlığının en az 3.5 mm olacağı anlamına geliyor. Elbette işin bir de sıvı temas durumu var. 3.5 mm kulaklık girişi olmadığında, sıvıya dayanıklılık daha iyi hale getirilebiliyor. 3.5 mm'lik kulaklıkların yolun sonuna gelmesine neden olan bir diğer neden de kablosuz kulaklıklar. Bluetooth teknolojileri gelişmeye devam ettikçe, 3.5 mm girişlere ihtiyaç kalmadı.