Çocukluğunun neredeyse tamamını karanlık bir odaya kapatılmış bir şekilde istismara uğrayarak geçiren Genie'nin hikâyesi psikoloji ve dil bilimi gibi birçok bilim dalının da araştırma konusu oldu.
Ailesi tarafından zihinsel engelli olduğu iddia edilerek henüz bebekken odaya hapsedilen Genie'nin anne babası bu süreç içinde onunla hiçbir şekilde iletişime geçmediklerinden küçük kız dil bile öğrenememiş.
Karanlık duvarların içinde bir beşikle geçen 13 yıl...
Genie, 1957 senesinde Kaliforniya'da doğmuş ve henüz 2 yaşına gelmeden zihinsel engelli olduğu iddiasıyla babası tarafından bir odaya kapatılmış. Oda ne ışık alıyormuş ne de beşik ve lazımlık dışında bir eşya varmış.
Zavallı kız, bu sandalyeye bağlanarak saatlerce bağlı tutuluyormuş. Aynı durum beşiği için de geçerliymiş, yattığında bile bağlı durması gerekiyormuş. Genie ilk başlarda ses çıkarmak istese de karşısında eli silahlı veya sopalı babasını buluyormuş. Böylece hiç ses çıkarmamaya ve konuşmamaya alışmış.
Genie, o kadar yıl boyunca toplamda 15-20 sözcüğe maruz kalmış.
Ailesiyle ve dış dünyayla hiçbir iletişimi olmayan bu kız 13 yıl boyunca sadece 15-20 kelime öğrenebilmiş. Böylesine anormal bir durumun insan beynini nasıl etkileyeceğini siz düşünün...
Yalnızca dil yetisi de değil. Deli gömleği giydirilen kız, sürekli kollarıyla bacakları bağlı bir vaziyette durduğundan ve sadece süt lapasıyla beslendiğinden kasları da gelişim göstermemiş. Hatta motor hareketleri yapmaktan bile yoksunmuş.
Tüm bunlar olurken anne neredeydi diyebilirsiniz.
Görme yetisi yok denecek kadar az olan anne de aynı şekilde zalim babanın şiddetine maruz kalıyormuş. Evde öyle sıkı kurallar varmış ki Genie'nin annesi kocasının sözünden çıkamıyormuş. En sonunda kocasından, Genie'yi 13 yaşına geldiğinde serbest bırakacağına dair bir söz almış.
Genie 13 yaşına geldiğinde tabii ki babası onu serbest bırakmamış. 4 Kasım 1970 tarihine geldiğimizde, annenin kendi görme engeli için devlete başvuru yapmaya gittiğinde Genie'yi de yanına almış ve kız ilk defa başka insanlar tarafından görülmüş.
Devlet memurunun anneye yönelttiği sorular sayesinde gerçekler gün yüzüne çıkmış.
Anneyle ilgilenen devlet memuru, Genie ile alakalı sorular sormaya başlayınca kızda bir terslik olduğu anlaşılmış. Memur, onu ilk başta 6-7 yaşlarında otizmli bir çocuk sanmış ancak 13 yaşında olduğunu öğrenince adeta şok geçirmiş. Tek bir kelime bile edemeyen, bebek gibi sesler çıkaran bu kız için hemen polis memurları aranmış.
Derhâl çocuk hastanesine gönderilen kız hiç konuşmadığından olayla ilgili bilgi edinemiyorlarmış. Tutuklanan anne baba da yeterli ifade vermiyormuş tabii. Acımasız baba, mahkeme gününün sabahı "Dünya hiçbir zaman anlamayacak." yazan bir not bırakarak intihar etmiş. Anne ise görme engelinin yanı sıra babanın fiziksel ve psikolojik şiddeti nedeniyle ceza almamış.
Peki Genie Wiley'e ne oldu?
Genie kurtarıldıktan sonra konuşmayı hiçbir zaman tam olarak öğrenememiş. Böylece dil bilimindeki "doğuştancılık (dilin doğuştan beynimizde kodlu olduğu ve zamanla geliştiği)" ve "kritik dönem (dilin kritik dönem yaş aralığında edinildiği)" tartışmalarının önünü açan bir örnek olmuş.
Şu anda 66 yaşında olan Genie'nin yalnızca travmaları anlatabildiği birkaç sözcük bile yaşadıklarının bir kısmını anlamamıza yetiyor:
"tükürmek, baba kızgın, büyük odun, baba kol vurmak, yüze vurmak, Genie ağlamak, büyük odunla vurmak, baba ölü..."
Kaynaklar: Verywell Mind, The Guardian, All That's Interesting