İnsanlık tarihinin en önemli medeniyetlerinden biri, şüphesiz günümüzde hayranlıkla baktığımız pek çok eser bırakan Antik Mısır medeniyeti.
En çok piramitlerle bilsek de, neredeyse 3500 yıl geriye dayanan tarihiyle Antik Mısır uygarlığı, insanlığa bilimden sanata pek çok alanda sayısız miras bıraktı. Mesela uzaylıların binlerce yıl önce bize getirdikleri teknolojilere dair hiyeroglifler… Ya da en azından kalabalık bir grup insan buna inanıyor.
Konuyu hiç bilmeyenler için çok kısa bir özet geçeyim;
[GIPHY:vsg8I17h1wLG03gehq][/GIPHY]
Antik Mısır'dan geriye kalan bazı hiyerogliflerde işte böyle bazı şekiller var. Şekillerden biri 'Dendarah Işığı' olarak bilinen ve Dendarah Tapınağı'nde bulunan bir kabartma. Diğeri ise I. Seti Tapınağı'nda bulunan bir başka kabartma.
Bu şekillere günümüzden baktığımızda haliyle bazı ortak şeyler görüyoruz; helikopter, denizaltı, bir UFO, bir ampul ve doğal olarak elektrik? Milattan önce 2000'li yıllarda? Yani günümüzden 4000 yıl önce?
Bu şekiller, hemen arkasından bir sürü komplo teorisini getiriyor. En meşhuru ise uzaylı ve zeki bir medeniyetin milattan önce 2000'li yıllarda gezegenimize gelerek Mısırlılara büyük teknolojiler getirmiş olması. Helikopter, denizaltı ve ampul gibi…
Antik Mısır uygarlığının piramitler gibi mühendislik harikası yapılar inşa etmesi her zaman akıllara 'bunları o zamanlar o yoklukta nasıl yaptılar?' sorusunu getirmiş.
Haliyle bu teorilere inanmak daha kolay oluyor. 'Anlaşıldı, uzaylılar yardım etmiş. Yoksa başka nasıl yapacaklar koca koca piramitleri?'
Bir de şu açıdan bakalım; bundan 2000 yıl sonra aşırı gelişmiş insanlık bizlerin geride bıraktığı miraslara dönüp bakıp 'Bu kadar cahillerken nasıl olmuş da bir anda uçakları, atom bombasını, interneti, yapay zekayı geliştirmişler?' deseler ve buna bir cevap olarak uzaydan gelen bir yardım seçeneğini değerlendirseler, bu ne kadar doğru olurdu?
Antik uygarlıklar, binlerce yıl önce var oldukları ve günümüzde 'teknoloji, bilim, medeniyet' dediğimiz bazı kavramları tam olarak karşılamadıklarını düşündüğümüz için onları cahil ve ilkel insanlar olarak değerlendiriyoruz
Oysa ki insanlık olarak binlerce yıldır attığımız her adım ileriye doğruydu. Zeki olduğumuz ve sorular sorduğumuz; problem çözme ve adapte olma kabiliyetimiz yüksek olduğu için zaten pek çok şeyi yapabiliyorduk.
Antik Mısır'da gök bilimleri, geometri ve tıbbın ne kadar gelişmiş olduğunu, Antik Yunan'da felsefenin ve doğa bilimlerinin geldiği noktayı, Çin'de milattan önce yıllar boyu süpernovalardan tutulmalara pek çok gök olayının muazzam şekilde gözlemlenip kaydedildiğini ve depremlerin takibi için özel sistemlerin kurulduğunu, mısırın günümüzden neredeyse 10 bin yıl önce bambaşka bir bitkiyken nasıl 'evcilleştirilerek' yenebilen bir tarım ürünü haline getirildiğini düşünelim…
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/85/246752297d277e2685c03e7d956c4e4477717a48.jpeg][/IMAGE][VIA:Raffaello Sanzio - The School of Athens][/VIA][/VIAIMAGE]
Fark etmeliyiz ki, her ne kadar sanki son 200 - 300 yıldır gelişmiş bir türmüşüz gibi gelse de, insanlık olarak neredeyse 300 bin yıl önce evrimleştiğimiz atalarımızdan farklılaşmaya başladık. Son 13 bin yıldır ise yerleşik bir hayatımız var.
Sonuç olarak, bu yanılsamayı terk etmeli ve insanlık olarak katettiğimiz uzun yol boyunca elde ettiğimiz tüm başarıların yalnızca son 200 yıla ait olmadığını anlamalıyız…
Gelelim esas konuya; anladık, bu hiyerogliflerdeki şeylerin uzaylılarla ilgisi yok. Peki o zaman ne? Çünkü gerçekten helikopter, UFO, denizaltı ya da ampul gibi görünüyorlar…
Ampulle yani 'Dendarah Işığı' ile başlayalım;
Komplo teorilerine göre bu kabartmada oldukça büyük bir ampul resmedilmiş. İçinde ise 'bariz bir şekilde' filaman var. Ampulun duy bağlantı kısmı ise yine bir bağlantı kablosu gibi görünen yerde karşımıza çıkıyor...
Modern dünyada yaşayan bir insan olarak bu görüntüye baktığımızda bariz olanı ararsak 'devasa bir ampul temsili' görebiliriz. Ancak işin aslı çok farklı ve dümdüz bir ampul görmekten çok daha anlamlı.
Aslında Dendarah Tapınağı'nda bulunan bu kabartma tek başına değil. Etrafında ve dahil olduğu tapınak boyunca pek çok yazıt var. Bu yazıtlar ise Dendarah Işığı'nın Hathor ve Horus'un oğlu Mısır tanrısı Harsomtus'u temsil ettiğini açıkça belirtiyor. Yaratıcı Tanrı Harsomtus, yılanla temsil ediliyor ve yeniden doğuşu simgeleyecek şekilde lotus (nilüfer) çiçeğinin içinden çıkıyor. Etrafında ise yine Mısır mitolojisinde inancı, gücü ve istikrarı temsil eden 'djed sütunu' olarak bilinen bir sütun var.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/86/53f0c5386aecc6b9cacddad0eb29c5a445035160.jpeg][/IMAGE][VIA:Farklı Djed sütunu temsilleri][/VIA][/VIAIMAGE]
Djed sütunu, "djed'i diriltme" adı verilen bir törende de kullanılıyordu. Bu tören, iyiliğin, ölümden sonraki hayatın ve yeniden doğuşun tanrısı Osiris'in kötülüğün tanrısı Seti'ye karşı kazandığı zaferi temsil etmek için yapılırdı. Tören sırasında firavun, rahiplerin yardımıyla bir sütunu yükseltmek için ipler kullanırdı.
Tören tarım yılının başladığı ve tarlaların ekildiği yılın zamanına denk gelirdi ve Osiris'e adanan 17 günlük festival tatilinin sadece bir parçasıydı. Genel olarak, djed töreni hem Osiris'in dirilişini hem de hükümdarın gücünü ve istikrarını temsil ediyordu.
Yukarıdaki görselde ise etrafında djed sütunu olmayan, yılan şeklinde bir başka Harsomtus var. Yine bir lotus çiçeğinden çıktığı da açıkça görülüyor. Aynı zamanda hiyeroglifleri farklı mitlere dayandırarak lotus çiçeğinden çıkan yılanın dünyanın temel maddesinden tanrılara kadar her şeyin türediği önemli bir Tanrı olan Atum-Ra'yı temsil ettiği de ifade ediliyor.
Helikopterler, UFO'lar, denizaltılar; I. Seti Tapınağı hiyeroglifleri
I. Seti Tapınağı'nda görülen bu hiyerogliflerde gerçekten de kimi şekilleri helikopterlere, UFO'lara ya da denizaltıya benzetmek mümkün. Fakat aslında burada da bambaşka ve oldukça basit bir durum söz konusu.
Abydos (Mısır) nekropolünde bulunan bu tapınak, Kral Seti I (M.Ö. 1296-1279) tarafından inşa ettiriliyor. Amacı ise yine tanrı Osiris'i onurlandırmak. Hiyegorliflerde ise "Dokuz [Mısır düşmanını] püskürten" anlamına gelen kabartmalar var. Fakat tapınak tammalanamadan Seti I. öldüğü için tapınağı oğlu II. Ramses devam ettiriyor. Bu dönemde kabartma "Mısır'ı koruyan ve yabancı ülkeleri deviren" olarak yeniden düzenleniyor.
O dönemde hiyerogliflerin sıva ile kaplanıp yeniden oyulması oldukça yaygın bir yöntem. Palimpsest olarak bilinen bu yöntemin uygulandığı bölgede sıva zamanla dökülerek her iki metni de parça parça görünür kılabiliyor. Burada da yaşanan bu. Yukarıda da görebileceğiniz üzere iki farklı hükümdar döneminde eklenen metinler bu şekilde tespit edilmiş.
Her şeyin dışında; Mısırlıların antik çağlarda modern teknolojilere ulaştığı ya da onları kullandığına yönelik hiçbir kanıt yok. Kanıt olarak gösterilmeye çalışılan bu türden veriler ise yürütülen çalışmalarla tekrar tekrar çürütülüyor.