İnsanların genel olarak “güvenilmez” olduğunu iddia ettiği bu akım, özellikle siyasette siyasi kişilerin sözlerini tutmayarak halkı kandırdığını, bu esnada siyasi bir manipülasyonla da iktidara geldiklerini söyler.
Hepimizin oldukça aşina olduğu makyavelist kişiler, siyaset ve ahlakı birbirinden ayrı tutuyor. Daha çok kişiye fayda sağladığı sürece her yolun mübah olduğunu söyleyen Makyavelizm, bugün tüm siyasetçilerin başvurduğu bir yöntem; biz bilsek de bilmesek de.
Machiavelli, bir hükümdarın iktidarda kalmak istiyorsa kitlelere karşı hoşgörülü olmamasını tavsiye ediyor.
Evet, doğru duydunuz. Siyasilerin başvurdukları bu yöntemde ayrıca hükümdarın, halka karşı kaba güç kullanmaktan çekinmemesini ve zamanı geldiğinde politik manipülasyonlara başvurmaktan kaçınmamasını tavsiye ediyor.
Hükümdarın, iktidarının devamlılığını sağlaması için başvurduğu her yol mübah görünür.
[GIPHY:yTGVCjkpf3uu5uiMW7][/GIPHY]
Bu gayeye yönelik aslında her türlü aracı kullanması meşru gözüküyor. Bu noktada Machiavelli’nin siyaseti “devleti yozlaştırma sanatı” olarak görmesinin ardında yatan sihri şöyle açıklayabiliriz: siyaseti “gerçekçilik” ile ele alıyor ve buna uygun açıklamalar getiriyor.
Ona göre, siyasal talep ve arz yönünden siyasal aktörlerin hepsi de kendi menfaatlerinin peşinde koşarlar. Seçmenler için temel gaye “fayda maksimizasyonu” iken siyasal partiler içinse temel gaye “oy maksimizasyonu”dur.
Seçmenlerin bir araya gelerek seslerini daha fazla duyurma maksadıyla oluşturdukları birlikler ise “rant maksimizasyonu” peşindedir. Siyasetçilerin göreve getirdikleri bürokratlar da “bütçe maksimizasyonu” için uğraştıklarında makamlarındaki konumlarını muhafaza ederler.
Makyavelizm için temel hedef, iktidarı ele geçirerek daima muhafaza etmektir.
[GIPHY:4OjAgWFAyUULLmTHf8][/GIPHY]
Bu felsefeye göre halka, devletin bekası için güçlü olması gerektiği ve bunun için de her türlü yol ve yöntemin kullanılabileceği anlatılmaktadır. İktidarda kalmanın hükümdarın çıkarına değil de devletin bekası için gerekli olduğu halka anlatılırsa halk da nasılsa buna inanmış olur.
Machiavelli’nin ifadesiyle bir hükümdar yalnız hayatını ve devletini korumayı düşünmelidir: bunu başarana kadar başvurduğu tüm yollar halk için de kabul görülür. Dünya, sıradan insanlardan ibaret olduğu için küçük azınlığın sözü sadece büyük çoğunluk ne yanı tutacağını bilmediği zaman dinleniyor.
İktidarı kazanmak da “herestetik” sanatını kullanmaktan geçiyor.
Herestetik kavramını basitçe tanımlamamız gerekirse, bir siyasi liderin ya da partinin her türlü politik manipülasyonlardan yararlanarak iktidarı kazanma stratejilerini yürürlüğe koymasıdır. Aslında bu stratejileri her siyasetçi yapıyor, sadece bunu biz fark etmiyoruz.
Bundan dolayı bu kavramı “savaş sanatı” olarak da adlandırsak yanlış olmaz. Yani, bir nevi siyasi çıkar savaşı.
Makyavelizm'i herestetik ile buluşturan her kişi artık usta bir siyasetçi olmuş demektir.
Bir iktidar hırsıyla yanıp tutuşan despot hayal edelim. Bu hırsı, onu her türlü politik manipülasyonlar uygulamaya sevk eder. Bunlar arasında hepimizin yakından bildiği yalan, aldatmaca, millete övgü, oy ticareti, oy satın alma, kayırmacılık, gerrymandering olarak bildiğimiz seçim bölgesi taksimatı gibi yöntemler vardır.
Herestetikte, iktidarı kazanmak için despot kişinin milletle bütünleşerek onları “aziz millet” gibi övgü ile selamlaması vardır. Bilhassa seçim dönemlerinde yapılan konuşmalarda edebî sanatlar halka hitap etmekte oldukça önemlidir. Örneğin, konuşmalarında özlü sözler kullanma, şiir okuma, irticalen konuşma millet üzerinde çok ektili bir taktiktir.
Özellikle son günlerde bizim gündemimizden de düşmeyen negatif log-rolling, manipülasyon araçlarından bir diğeridir.
Partiler arasında “oy ticareti” olarak tanımlanan log-rolling, siyasal aktörler arasında karşılıklı menfaate dayalı ittifakı ifade ediyor. Birbirinden oldukça ayrı düşünce ve ideolojilere sahip olan muhtelif partiler, uğruna insanoğlunun yapmayacağı şey olmayan “menfaat” söz konusu olduğunda birleşmeyi tercih ederler.
İktidar hırsı peşinde koşanlar, çeşitli partiler ile negatif oy ticareti yapabilir; bazı kirli “ittifak”lara girişebilir ve hatta oy satın alma çabasına bile girebilirler.
Gerrymandering, bilinen bir politik manipülasyon tekniğidir.
[GIPHY:Ve2D8hnVu93yex77i0][/GIPHY]
Bu strateji, seçim bölgesi sınırlarının belirli bir partinin faydasına olacak şekilde çizilmesinin sağlanmasıdır aslında. Bu noktada iktidar parti, seçimler öncesinde söz konusu bölgelere harcama ve vaatlerini artırarak seçmenin oyunu maksimize etmeye çalışır.
“Stratejik oylama” olarak adlandırılan bir başka yöntem, iktidar partinin lehine oy kullanılmasına teşvik ediyor. Bu oylama, özellikle kararsız seçmenlerin iradelerinin yönlendirilmesinde son derece etkili olabilecek bir manüpülasyondur. Belki 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye’nin milyonlarca kararsız seçmeni, yüzdelik rakamları etkileyecek şekilde bir seçim yaptı. Bu noktada kararsız seçmenler başta olmak üzere tüm seçmenlere, “oylarınız boşa gitmesin, o partinin seçilme şansı yok”, “oylarımız bölünmesin”, “kararımızdan dönmeyelim” gibi mesajlar yoğun biçimde seçmene sunularak iktidar partisine oy verilmesi gözetilir.
“Gündem kontrolü” tekniği de bu tür bir manüpülasyon amacıyla kullanılabilir.
Ülkece baş etmeye çalıştığımız enflasyon, ekonomi, deprem, yoksulluk gibi çeşitli sıkıntıların olduğu dönemde gündemi bir süreliğine unutturmak için partilerin suni gündemler yaratıp seçmenleri yönlendirmeye çalışmasıdır bu aslında.
Makyavelist lider, bunların dışında emrindeki polis ve askerin zor kullanma yetkisini kötüye kullanması, yasa dışı suç örgütleri ile iş birliği yapması, ülke içinde planlanmış bir kaos yaratması, siyasi suikastlara başvurması, keyfî tutuklamalar yapması, muhalif sesleri susturması gibi hukuk dışı uygulamaları da gerçekleştirmekten kendini alıkoymaz.
Machiavelli’nin dediği gibi, insanlar öylesine saflar ve anlık ihtiyaçlara öylesine çabuk boyun eğerler ki, aldatmayı alışkanlık haline getirmiş biri, aldatacağı birilerini her daim bulur. Sanırım bunların akabinde artık hepimizin de bir ders çıkarma zamanı geldi. Siyasetçilerin uyguladıkları “her zaman ve her şeyde iyi insan örneği olmak istersen, yitip gidersin” mantığı, bugün aslında bir milletin yitip gitmesine de neden olabilir.