Yeni bir ürünü çıktığı an dikkatleri üzerine toplayan ve haliyle satış rekorları kıran Apple, şüphesiz dünyanın en iyi bilinen markalarından ve tasarımlarıyla adeta teknolojinin yönünü değiştirir nitelikte.
Peki dünya devi Apple’ın MacBook’larına ne oldu da ihtişamıyla ortamlarda dikkati çeken bu logolarının ışıkları söndü ve yerini ayna görünümlüleri aldı?
12 inç MacBook piyasaya çıktığında, 13,1 milimetrelik MacBook Air’den %24 daha inceydi fakat bu çarpıcı yenilik, markanın klasikleşmiş bazı özelliklerinden ödün vermesine sebep oldu.
Örneğin, Apple’ın gelenekselleşmiş makas tasarımı yerine kelebek mekanizmalara sahip, yeni bir süper ince klavye tasarlaması bekleniyordu ancak klavyelerde çarpıcı bir yeniliği getireceği iddia edilen bu tasarım, beklenen gibi olmadı.
Kelebek mekanizmalı klavyeler ciddi ölçüde hatalıydı ve nihayetinde Apple çareyi makaslı klavyelere dönmekte buldu. Bu noktada 12 inç MacBook’un değiştirdiği bir diğer özelliği, ışıksız Apple logosuydu.
Bu Apple logosunun saçtığı ışık, birkaç sorunu beraberinde getiriyordu.
İlki, eğer ekranın arkasında güçlü bir ışık kaynağı varsa, ekranın tam ortasındaki logoyu ince ve sıcak bir nokta şeklinde görmekti. Apple’ın ışık saçan bu logusu, ekranın arka ışığının parlamasına ve bunun yanında harici ışığın girmesine izin veren şeffaf bir görüntüye neden oluyordu.
Bu problemler MacBook’u dışarıda kullanmanın, ekranda renk yanlışlıklarına sebebiyet verebileceği anlamına geliyordu ve bu sebeple bu olası soruna son vermek isteyen Apple, ekranın kasasını tamamen kapatmak zorunda kaldı. Bu da yarı saydam logonun, tasarımdan tamamen çıkarılması gerektiği anlamına geliyordu.
Ekranın işlevi, bu parlayan logodan çok daha önemliydi.
Önceleri piksellerinin arkasında bir arka ışık olan ve bu piksellerin sadece ışığı renklendirdiği bir LCD ekran kullanan Apple, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte OLED veya AMOLED panellere geçmek durumda kaldı.
Bu OLED’ler arkadan aydınlatmaya ihtiyaç duymuyor, bunun yerine ışıklarını kendileri üretebiliyordu. Bu sebeple de beyaz arka ışık olmadan parlayan beyaz bir logoya sahip olamayacak olan Apple, bu ışık demetinden vazgeçti.
Sürekli olarak değişim ve gelişim peşinde olan Apple için bu ışıklı logo, yeni modelleri daha ince ve hafif yapma noktasında da problem yaratıyordu.
Ekran formunda çok daha fazla yer kaplıyordu ve yarı saydam fiber olan bu logo, ekranın kalınlaşmasına sebebiyet veriyordu. Ayrıca yalnızca reklam ve pazarlama amacına hizmet ediyor ve başka hiçbir işlevsellik vadetmiyordu.
Meşhur logoya ait ışıkların aramızdan ayrılışının başka bir sebebi de tamamen estetik nedenlerdi.
1999’da PowerBook G3 ile başlayan trend, Apple için de bir geri dönüş hareketine dönüşmüştü ve bu doğrultuda Steve Jobs, Apple için yeni bir itibar oluşturmakta kararlıydı.
Son on yıldır müşterilerinin gözünde düşüşte olan Apple, “Farklı Düşün” isimli bir reklam kampanyasıyla iMac ve PowerBook gibi yeni bilgisayar tasarımları için kolları sıvadı.
Parıldayan bir Apple logusu, bu modellerde ilk kez kullanılıyordu ve müşteri çekmeye ihtiyacı olan Apple için bu marka bilinirliği, oldukça önemliydi. Ayrıca kalabalık ortamlarda insanların gözüne girercesine ışık saçtığından, dikkatleri üzerine çekme noktasında oldukça başarılıydı.
Fakat şimdilerde durum oldukça farklı.
Örneğin hemen hemen tüm kulaklık üreticilerinin ürünlerine kendi logolarını koydukları göz önüne alındığında insanların gözleri, AirPods Max’te de bir logo aradı ancak yoktu.
Apple ayrıca 24 inç iMac ile 2004’ten beri ilk defa ürününün ön yüzünden logosunu kaldırdı çünkü artık logolarını ön plana çıkarmaya ihtiyacı yoktu. Kısaca dikkatleri üzerine toplamak veya başka markalardan müşteri çekmek gibi bir amacı kalmamıştı.