Asırlardan Bu Yana Anlatılan 'Dede Korkut Hikayeleri' Aslında Nasıl Ortaya Çıktı, Özellikleri Neler?

Kadim Türk kültürünün en eski halk hikayelerinden olan ve günümüze yalnızca birkaç tane el yazması kalan Dede Korkut Hikayeleri, İslamiyet öncesi Türklerin yaşamlarını en net anlatan eser olarak kabul edilir. Yakın bir geçmişte yeni bir öyküsü daha keşfedilen Dede Korkut Hikayeleri nasıl ortaya çıktı, özellikleri nelerdir gelin yakından bakalım.

Tarih boyunca göçebe bir millet olduğumuz için maalesef binlerce yıllık kadim kültürümüzden bugüne kadar gelen kaynakların sayısı oldukça az. Dede Korkut Hikayeleri ise bu sınırlı kaynak arasında kıymetli bir inci gibi parlıyor. Yüzlerce yıl boyunca dilden dile anlatılan Dede Korkut Hikayeleri, şanslıyız ki bir dönem kaleme alınmış ve günümüze kadar gelmeyi başarmış az sayıdaki nüsha sayesinde bize de aktarılmış.

Dede Korkut Hikayeleri, İslamiyet öncesi Türk dünyasının kültürünü en net anlatan eserlerden bir tanesidir. Türklerin Oğuz boyuna ait olan bu hikayeler, destandan halk hikayeciliğine geçişin önemli örneklerindendir. Öykülerde anlatılanlar ise belki bir bin yıl daha okunacak türden bir anlatıya sahip. Gelin Dede Korkut Hikayeleri isimlerine, özelliklerine ve nasıl ortaya çıktığına yakından bakalım.

Hiç bilmeyenler için kısaca anlatalım; Dede Korkut Hikayeleri nedir?

Dede Korkut Hikayeleri, İslamiyet öncesi Türkler dönemindeki Oğuz boyunda anlatılan destansı özelliklere sahip halk hikayeleridir. Sözlü edebiyat ürünü olmasına rağmen ortaya çıkmasından yüzlerce yıl sonra yazıya dökülmüştür. Bugün bildiğimiz Dede Korkut Hikayeleri, bu el yazmalarının günümüze kadar gelmeyi başarmış üç nüshasından aktarılır. 

Dede Korkut Hikayeleri’nin günümüze kadar kalan üç nüshası ve özellikleri:

  • Dresden nüshası
  • Vatikan nüshası
  • Türkistan nüshası 

Dresden nüshası:

H. O. Fleisch tarafından tarafından bulunmuş olan ve başlığı Kitâb-ı Dedem Korkud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân olan Dede Korkut Hikayeleri Dresden nüshasında bir giriş bölümü ve 12 hikaye bulunur. Bu nüsha Almanya’nın Dresden bölgesinde saklanmaktadır. Sonradan 1815 yılında orijinalinden aktarılan bir kopya ise Berlin Kütüphanesi’nde saklanmaktadır. 

Vatikan nüshası:

Evet biraz ilginç ancak Hristiyan Katolik mezhebinin merkezi olan Vatikan’da, Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı başlığını taşıyan bir Dede Korkut Hikayeleri nüshası bulunuyor. Nüshada giriş bölümü ve 6 hikaye bulunur. Vatikan Kütüphanesi’nin Türkçe bölümünde 102 numaralı kayıtta saklanmaktadır. 

Vatikan nüshasında bulunan hikayeler Dresden nüshasında bulunan hikayelerden farklıdır. Bazı uzmanlara göre aslında bugüne gelememiş başka bir nüsha vardı ve hem Dresden hem de Vatikan nüshası ondan kopyalanmıştı. Nüshaların arasındaki farkın ise farklı anlatıcı aktarımları yüzünden olduğu tahmin ediliyor. 

Türkistan nüshası:

Uzun yıllar Dede Korkut Hikayeleri’nin yalnızca Dresden ve Vatikan nüshaları biliniyordu. Ta ki 2018 yılında Kazakistan’da bulunan nüshaya kadar. Bu nüsha ilginçtir çünkü bilinen 12 hikayeye ek bir de Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi hikayesini yani 13. hikayeyi barındırır. Nüshanın 14. yüzyıldan kaldığı tahmin ediliyor. 

Gelin tarihin tozlu sayfalarında biraz dolaşalım; Dede Korkut Hikayeleri nasıl, ne zaman ortaya çıktı?

Dede Korkut Hikayeleri’nden bir tanesi olan Alpamış’ın 5. ya da 6. yüzyılda ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Diğer hikayelerin ise 11. ve 12. yüzyılda anlatıldığı düşünülüyor. 11. yüzyılda Oğuz Türklerinin Kuzey İran’ı, Güney Kafkasya’yı ve Anadolu’yu fethetmeleri ile birlikte hikayeler bu bölgelerde de yayılmaya başlamıştır. 

Tabi, günümüze kadar kalan el yazmaları bu kadar eski değil. Elimize ulaşan en eski nüshanın 14. yüzyılda, diğerlerinin ise 15. yüzyılda yazıya geçirildiği tahmin ediliyor. Bu hikayelerin Kars ve Erzurum civarında hüküm süren Akkoyunlu devletinde yaşayanlar tarafından yazıya aktarıldığı düşünülüyor. 

Dede Korkut Hikayeleri’nin özelliklerine bakalım:

  • Dede Korkut Hikayeleri, Türklerin Anadolu’daki maceralarıdır.
  • Dili oldukça sadedir.
  • Dede Korkut Hikayeleri’nde Azeri lehçesi göze çarpar.
  • İslamiyet öncesi Türk kültürü hakkında eşsiz bir kaynaktır.

Dede Korkut Hikayeleri, Türklerin Anadolu’daki maceralarıdır:

Dede Korkut Hikayeleri’nin büyük bir bölümü Güneydoğu Anadolu’da bulunan Dicle Nehri ile Aras Nehri arasındaki Kara Dere ve Deraşam Suyu etrafında geçer. Fakat bir hikayede net bir şekilde Trabzon tasviri vardır. Yani Dede Korkut Hikayeleri, Türklerin Anadolu’daki maceralarıdır desek yanlış olmaz. 

Dili oldukça sadedir:

Dede Korkut Hikayeleri’nde nazım ve nesir yani şiir ve düz yazı bir arada kullanılmıştır. Hikayelerin dili son derece sadedir ancak duygusal yansımaları olan şiirlerle süslenmiştir. Dede Korkut Hikayeleri, sözlü Türk edebiyatında destandan halk hikayelerine geçişin de en önemli örneklerinden bir tanesi olmuştur. 

Dede Korkut Hikayeleri’nde Azeri lehçesi göze çarpar:

Dede Korkut Hikayeleri’nin genel dil özelliklerini incelediğimiz zaman Azeri lehçesinden izler görüyoruz. Ancak günümüzdeki lehçe ile kıyaslandığı zaman tüm metnin bu şekilde oluşturulmadığı da görülüyor. Azerbaycan Türklerinin de Oğuz boyundan geldiğini düşünürsek bu lehçe özelliklerinin görülmesi hiç de sürpriz değil. 

İslamiyet öncesi Türk kültürü hakkında eşsiz bir kaynaktır:

Türkler İslamiyete geçtikten sonra kaynaklarımız biraz daha bollaşıyor ancak binlerce yıllık bir İslamiyet öncesi dönem hakkında maalesef üçüncü kaynaklar dışında pek fazla detay bulunmuyor. Dede Korkut Hikayeleri ise tam da bu dönemi anlattığı için, üstelik en yalın haliyle anlattığı için son derece önemli bir kaynak olarak kabul edilir. 

Dede Korkut Hikayeleri İslamiyet öncesi Türklerin, özellikle de Oğuz boyu Türklerinin yaşam biçimini, ekonomik yapısını, inanç sistemini, kıyafetlerini, yeme alışkanlıklarını en net biçimde anlatır. Örneğin her hikayenin bir toyla yani karar verme öncesi yapılan eğlence toplantıları ile başlaması bile son derece önemli bir bilgidir. 

Farklı nüshalarda karşılaştığımız Dede Korkut Hikayeleri isimleri:

  • Dresden nüshasındaki hikayeler:
    • Dirse Han Oğlu Boğaç Han
    • Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması
    • Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
    • Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması
    • Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
    • Kanlı Koca Oğlu Kanturalı
    • Kazılık Koca Oğlu Yegenek
    • Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi
    • Begin Oğlu Emren
    • Uşun Koca Oğlu Segrek
    • Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkarması
    • İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldürmesi
  • Vatikan nüshasındaki hikayeler:
    • Hikayet-i Han Oğlu Boğaç Han
    • Hikayet-i Bamsı Beyrek
    • Hikayet-i Salur Kazan'ın Evi Yağmalanduğudur
    • Hikayet-i Kazan Begün Oğlu Uruz Han Tutsak Olduğudur
    • Hikayet-i Kazılık Koca Oğlu Yegenek Bey
    • Hikayet-i Taş Oğuz İç Oğuz'a Asi Olup Beyrek Vefatı
  • Türkistan nüshasındaki hikayeler:
    • Dirse Han Oğlu Boğaç Han
    • Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması
    • Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
    • Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması
    • Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
    • Kanlı Koca Oğlu Kanturalı
    • Kazılık Koca Oğlu Yegenek
    • Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi
    • Begin Oğlu Emren
    • Uşun Koca Oğlu Segrek
    • Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkarması
    • İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldürmesi
    • Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi

Kadim Türk kültürünün en önemli halk hikayelerinden olan Dede Korkut Hikayeleri nasıl ortaya çıktı, isimleri ve özellikleri nelerdir gibi merak edilen soruları yanıtladık. Eğer hala okumadıysanız emin olun çok şey kaçırdınız demektir.