On yıllardır bitmek bilmeyen “Turkey mi demeliyiz, yoksa Türkiye mi?” tartışmalarına mutlaka denk gelmişsinizdir. Türkiye’nin İngilizcesinin Turkey olması ve bunun da İngilizcede aynı zamanda hindi anlamına gelmesi nedeniyle bunun Türkiye’ye yönelik bir aşağılama amacı olup olmadığı tartışma konusu olmuştur.
Bu hassasiyet bir noktada ana akım siyasetin de konusu haline geldi ve 2022 yılında Türkiye’nin uluslararası alanda resmi adı Birleşmiş Milletler nezdinde “Türkiye” olarak değiştirildi. Yine Turizm Bakanlığı tarafından yurt dışına hazırlanan tüm kamu spotlarında da “Türkiye” adını görüyoruz.
Turkey ismi gerçekten de Türkleri aşağılamak için mi verildi? Bunu anlamak için belki de önce kuş olan turkey mi yoksa ülke olan Turkey ismi mi vardı diye sormak gerekiyor.
Aslına bakarsak ülkemizin adı aşağılanmak için hindi yapılmadı. Bir kuş türü olan hindi, 1500’lerde Avrupa’ya ve Amerika’ya ilk kez Osmanlı İmparatorluğu üzerinden ithal edildiğinden “Türkiye’den gelen kuş, Türk kuşu” gibi bir anlama gelebilecek şekilde bu kuşa turqi, turkey dendi. Yani yaşadığımız toprakları tanımlayan Turkey (İngilizce), Turquie (Fransızca), Turchia (İtalyanca) isimleri bu kuştan çok öncesinde kullanımdaydı.
Turkey, Türkiye’nin İngilizceye çevrilmiş hali değil. Türkiye, Turkey’in Türkçeye çevrilmiş hali. Yani biz aslında kendimizi Batılıların bize taktığı isimle adlandırmayı seçmişiz.
Turkey, orijinali Türkiye olan bir ismin bozulmuş bir versiyonu gibi duyuluyor olabilir ancak gerçek bu değil. Anadolu topraklarında henüz bir Osmanlı İmparatorluğu kurulmamış, daha henüz Osmanlı beylikleri Anadolu'ya adım dahi atmamışken, Anadolu'da, Avrupa'da ve Kafkaslarda Türk topluluklarının yaşadıkları bölgeler Batılı halklar tarafından Turquie, Turkey olarak adlandırılıyordu.
Turchia, Turquie gibi kullanımlardaki -ia eki ise Latincede “yer, yurt” anlamı veriyor; Anglia, Frankia örneklerinde olduğu gibi. Bunu Türkçedeki “-istan” gibi düşünebilirsiniz. O dönemlerde o toprakta hangi halk yaşıyorsa bölgenin ismi de Roman halkları (Roma İmparatorluğu sonrası dağılan Avrupalı halklar) tarafından bu şekilde adlandırılmış.
Biraz kafa karıştırıcı gelmiş olabilir, ancak gerçek şu ki üzerinde yaşadığımız topraklarda yaşayan Türki veya başka milletlerden halklar bu toprakları hiçbir zaman “Türkiye” olarak adlandırmamışlardı.
Romalılar ve Avrupa'nın halefleri, Osmanlı İmparatorluğu’nu kastederken, yüzyıllar öncesinden Türki toplulukları adlandırmaya alıştıkları şekilde Türkiye/Turchia adını kullansa da Türklerin, ülkeleri için kullandıkları ve belirli bir millete işaret eden bir isimleri olmadı. Örneğin Osmanlı döneminde kendi devletleri için yalnızca Devlet-i Ali (Büyük Devlet) diyorlardı.
Bugün tarihte Türk dediğimizde aklımıza gelen kavimler de kendilerini "Türk" olarak adlandırmamışlar. Sümer, Kut, Urartu, Elam gibi kavim adları vardır. Dilleri Türkçedir.
“Türk” ismine ilk kez Göktürk döneminden kalan milli kaynaklarda rastlarız. Örneğin; Tigin, Bilge Kağan, Bilge Tonyukuk gibi yazıtlarda “Türk” adı yer alır. Kısaca, bu adın kullanımı Göktürk döneminden başlayarak kesintisiz bir şekilde devam etmiştir.
Türkiye’nin Batılılaşma macerası başladığında Osmanlı İmparatorluğu'nun önde gelen aydınları, ülkelerini zaman zaman Batılı ülkelerin adlandırdığı şekilde Türkiye olarak adlandırmaya başladı.
Avrupalılar Osmanlıları Türkler olarak adlandırıyordu ve 19. yüzyılda ortaya çıkan Genç Türk hareketi de bu ismi benimsedi. Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul'da Osmanlı hükûmeti ve Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti olmak üzere iki ayrı hükûmet olduğu için Turkey/Türkiye adını seçmek ikinci hükûmeti Osmanlı hükûmetinden ayırmak için tek çözümdü. Bu da modern devlet isimleri bakımından düşünüldüğünde oldukça ideal ve doğru bir tercih denebilir.
Gerçek şu ki 1923’te ülkenin adı Anadolu ve Rumeli Cumhuriyeti de konmuş olabilirdi; bu, bir şeyi değiştirmeyecekti. Batılı ülkeler bizi yine yüzyıllardır alıştıkları şekilde adlandırmaya devam edeceklerdi.
Öncelikle Türkiye ismi birçok dilde kullanılmayan bir karakter olan ü harfini içeriyor ve bu güne dek yerleşmediğinden akılda tutulması zor. Ayrıca ülkelerin resmi isimlerini değiştirmeleri çoğu durumda pek işe yaramıyor, alışılagelen kullanım bir şekilde sürüyor.
Nasıl ki Yunanistan demek yerine resmi ismi olan “Helenistik Cumhuriyet” demiyorsak, hâlâ Çekya yerine Çek Cumhuriyeti, Kuzey Makedonya yerine sadece Makedonya demeyi sürdürüyorsak Türkiye adını uluslararası kullanımda yaygın şekilde kullanıma sokmak da aynı şekilde zor bir ihtimal.